Conan - Aforizmalar

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,206
3,846
Osmaniye
Sevgili Barbarımız maceradan maceraya atlarken, gerek kendisi gerekse hikayedeki başka karakterlerin sarfettiği cümleleri burada ekran görüntüsü ve hangi sayıyı ait olduğunu belirtmek kaydıyla paylaşıyorum sayın Çizgi Diyarı Ahalisi.....

Dileyen herkes aynı format olmak kaydıyla paylaşabilir.


Not: Varsa böyle bir konu silinmesini rica ederim, foruma baktım göremedim.
 

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,206
3,846
Osmaniye
"Hain" Kazananın yenilene verdiği bir isimdir.

Lütuf isimli macera.
Conan Alfa Yayınları 1999 Sayı 23 - Kartalların Yolu
Conan - Alfa Yayınları (1999) (34'lük Seri)



oE6Lvq.png
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,727
Kdz. Ereğli
En kral aforizmalar roman ve öykülerde... Çizgi Romanlara hepsi aktarılmamış olabilir...

KILIÇTAKİ ANKA: "Büyük bir şair bir kraldan yücedir. Onun şarkıları asamdan güçlü; zira o bana şarkı söylediğinde kalbim neredeyse göğsümden sökülüyor. Ben ölüp unutulurum ama Rinaldo’nun şarkıları hep yaşayacak."

"“Ozanlar iktidardakilerden hep nefret ederler. Onlar için mükemmellik daima ya hemen ilerideki köşenin ardındadır ya da bir sonrakinin. Geçmiş ve gelecek düşleri içinde bugünden kaçar onlar."

FİL KULESİ:"Crom’a yakarmak yararsızdı; çünkü zayıflıktan nefret eden, kasvetli, vahşi bir tanrıydı o. Ancak bir erkeğe doğuştan cesaret ve düşmanlarını öldürme arzusu ile yeteneğini bahşederdi ki Cimmerialıya göre herhangi bir tanrıdan tüm beklenmesi gereken de buydu.

EVDEKİ HAYDUTLAR: “Bir rahip ne zaman yeminini tutmuş?” Conan tartışmanın gidişatını anlayarak sızlandı. “Bırak ümüğünü keseyim; Kanı ne renk görmek istiyorum. Labirent’te kalbi kara diyorlar; kanı da kara olmalı demek ki...”

KARA SAHİLİN KRALİÇESİ: Omuzlarını silkti. “Sürüyle tanrı tanıdım. Onları reddedenler de, sofuca inananlar kadar kör. Ben ölümün ötesini öğrenmeye çalışmam. Nemedialı kuşkucu filozofların öne sürdüğü gibi karanlık; Crom’un bulutlu ve buzlu krallığı veya Nordheimlilerin Valhalla’sı gibi karlı ovalar veya tonozlu salonlar olabilir. Bilmiyorum ve umursamıyorum. Bırak da kana kana yaşayayım vakit varken; bırak kırmızı etin tadına varayım, şarabın damağımı yakışını, beyaz kolların sıcak kucaklayışını, mavi kılıçlar parlayıp kızıllaşırken savaşın çılgın neşesini hissedeyim. Böyle mutluyum. Gerçek ve yanılsama üzerinde düşünmeyi âlim, rahip ve filozoflara bırak. Şunu biliyorum, eğer hayat bir yanılsamaysa, ben de bir yanılsamadan başka bir şey değilim ve bu durumda yanılsama benim gerçeğimdir. Yaşıyorum, hayat doluyum, seviyorum, öldürüyorum ve bundan hoşnutum.”

KAYIP KADINLAR VADİSİ: “Benim bir barbar olduğumu söyledin,” dedi haşin bir edayla, “Crom’a şükürler olsun ki bu doğru. Eğer muhafızların yumuşak mideli zayıf, uygar adamlar olacağına yaban ellerden olaydı, bu gece kara bir domuzun kölesi olmazdın. Ben Conan’ım bir Cimmerialı. Kılıcımla yaşarım. Fakat beyaz bir kadını bir zencinin pençesinde bırakacak bir köpek değilim. Senin gibiler bana hırsız dese de, hiçbir kadının ırzına geçmedim. Gelenekler ülkeden ülkeye değişir ama bir adam yeterince güçlüyse, anayurdunun adetlerininin birkaçını her yerde dayatabilir. Kimse de bana aciz diyemez!"
...

“Dış Karanlık’tan bir zebani,” diye homurdandı. “Sıradışı bir şey değil bu. Dünyayı çevreleyen ışık kuşağının dışında pireler kadar kalabalık halde gizlenirler. Zamora’da bilgelerin onlardan bahsettiğini duymuştum. Bazıları dünyaya ulaşmak için yol bulur ama bunu yaptıklarında dünyevi bir biçim almak, bir tür ete kemiğe bürünmek zorundalar. Benim gibi bir adam, ister cehennemden isterse yeryüzünden gelsin, diş ve pençelere bir kılıçla karşı koyabilir.

KARA DEV “Olsun,” Cimmerialı homurdandı, “Bir düşmanı karşılaşmaya gitmek onu beklemekten iyidir.”

BİR CADI DOĞUYOR: “Evet! Ve senin de tahmin ettiğin gibi, bir zamanlar Zaporoska Nehrinde bir Kozak atamanıydım. Yaşamak ister misin?”

“Sadece bir ahmak sorar bu soruyu,” diye soludu Conan.

ZAMBOULA YAMYAMLARI: “Hepsi bir rahip—beni kendisi için arzulayan Hanuman Başrahibi Totrasmek— yüzünden. Köpek!”

“Bu yüzden ona sövmeye gerek yok,” Conan sırıttı. “Yaşlı sırtlan ağzının tadını zannettiğimden iyi biliyormuş.”

KARA ÇEMBERİN AHALİSİ: “O isli, esrarlı giysiler içinde bir yıldız kadar yüce, soğuk ve uzaktın. Artık kanıyla canıyla bir kadınsın! O kayanın arkasına Vendhya Devi’si olarak gittin, dağlı bir kız olarak çıktın—herhangi bir Zhaibar kızından bin kat güzelsin gerçi. Bir tanrıçaydın—artık gerçeksin!”

...
“Tapınak avlusunda çöpleri yalayan köpek tanrının kulu sayılır mı?” diye karşılık verdi Üstad.
...
“Kozmosun anahtarını tutanlar için her madde birdir,” dedi esrarengiz bir edayla. “Bir usta için hiçbir şey durağan değildir. İrade buyurduğunda isimsiz bahçelerde çelik çiçekler açar veya çiçek kılıçlar parlar ay ışığında.”

KAYAN GÖLGE: “Benim halkımın töresi böyle değildir,” Conan gürledi, “Natala’nınki de. Hyborialılar, tanrıları Mitra’ya insan kurban etmez. Benim halkımınkine gelince—Crom adına, bir rahibin bir Cimmerialıyı mihraba çekmeye çalışmasını görmek isterdim. Kan dökülür ama rahibin istediği şekilde değil.”

KARA DEVLERİN HAVUZU: Conan tiksintiden donup, mide bulantısından sarsılarak baktı. Şahsen aç bir kurt kadar temiz bir doğası olsa da, çürümüş uygarlıkların sapık gizemlerinden bihaber değildi. Zamora kentlerinde dolaşmış, Günahkâr Shadizar kadınlarını tanımıştı. Ancak salt insan yozlaşmasını aşan, kozmik bir iğrençlik—insan anlayışı haricindeki bir yönde gelişen, hayat ağacının sapkın bir dalı—algılıyordu burada.

KIZIL ÇİVİLER:
Bu ilkel öfke gösterisi Valeria’nın damarlarındaki kanı dondurdu ama Conan anlama amaçlı bir ilgiden çoğunu hissetmeyecek kadar yakındı ilkelliğe. Barbar için kendisi, diğer insanlarla hayvanlar arasında Valeria’nın bildiği anlamda önemli bir varoluş farkı yoktu. Aşağıdaki canavar kendisinden sadece fiziksel açıdan farklı bir yaşam biçimiydi o kadar. Ona da kendisininkine benzer nitelikler atfediyor, gazabında kendi öfkesinin benzerini görüyordu; kükreyiş ve böğürüşü ise onun küfürlerinin sürüngen eşdeğeriydi sadece. Tüm vahşi şeylerle, hatta ejderlerle bir akrabalık hissettiğinden, hayvanın vahşetini izlerken Valeria’nın üstüne çöken mide bulandırıcı dehşeti yaşaması imkânsızdı.

KARA NEHRİN ARDINDA: “Barbarlık insanlığın doğal halidir,” dedi hala kasvetle Cimmerialıya bakan sınır adamı. “Uygarlık doğadışıdır. Koşulların bir cilvesidir. Ve Barbarlık nihayetinde muzaffer olmalıdır.”

KIZIL KALE “Tazminatmış!” Conan’ın güçlü göğsünden çıkan derin bir kahkaha tufanıydı bu. “Alçaklık ve ihanetin fiyatı! Ben bir barbarım diye krallığım ve halkını, hayatım ve sizin pis altınınız için satar mıyım zannettin? Hah! Sen ve yanındaki o kara suratlı domuz, taçlarınızı nasıl edindiniz? Savaş ve çileyi babalarınız çekti ve taçlarını altın tabaklarda size sundu. Belki birkaç kardeşinizi zehirlemek dışında—parmağınızı bile oynatmadan mirasa kondunuz—uğruna savaştım ben. .

“Satende oturup uğruna halkın ter döktüğü şarabı yudumluyor, ilahi saltanat haklarından söz ediyorsunuz—Pöh! Ben tahta çıplak barbarlık çukurundan tırmandım, tırmanırken de başkalarınınkini döktüğüm kadar kendi kanımı da döktüm ziyadesiyle. Eğer içimizde insanları yönetme hakkı olan biri varsa, Crom adına, o benim! Kendinizi nasıl benden üstün sayarsınız?

“Aquilonia’yı sizin gibi—şeceresi bin yıl süren biri—bir domuzun pençesinde buldum. Ülke baron savaşlarıyla bölünmüş, halk zulüm ve fahiş vergiler altında inim inim inliyordu. Bugün hiçbir Aquilonia soylusu, tebaamın en mütevazısına dahi eziyet edemez, halkın vergileri de dünyadaki her yerden düşüktür.






 

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,206
3,846
Osmaniye
En kral aforizmalar roman ve öykülerde... Çizgi Romanlara hepsi aktarılmamış olabilir...

KILIÇTAKİ ANKA: "Büyük bir şair bir kraldan yücedir. Onun şarkıları asamdan güçlü; zira o bana şarkı söylediğinde kalbim neredeyse göğsümden sökülüyor. Ben ölüp unutulurum ama Rinaldo’nun şarkıları hep yaşayacak."

"“Ozanlar iktidardakilerden hep nefret ederler. Onlar için mükemmellik daima ya hemen ilerideki köşenin ardındadır ya da bir sonrakinin. Geçmiş ve gelecek düşleri içinde bugünden kaçar onlar."

FİL KULESİ:"Crom’a yakarmak yararsızdı; çünkü zayıflıktan nefret eden, kasvetli, vahşi bir tanrıydı o. Ancak bir erkeğe doğuştan cesaret ve düşmanlarını öldürme arzusu ile yeteneğini bahşederdi ki Cimmerialıya göre herhangi bir tanrıdan tüm beklenmesi gereken de buydu.

EVDEKİ HAYDUTLAR: “Bir rahip ne zaman yeminini tutmuş?” Conan tartışmanın gidişatını anlayarak sızlandı. “Bırak ümüğünü keseyim; Kanı ne renk görmek istiyorum. Labirent’te kalbi kara diyorlar; kanı da kara olmalı demek ki...”

KARA SAHİLİN KRALİÇESİ: Omuzlarını silkti. “Sürüyle tanrı tanıdım. Onları reddedenler de, sofuca inananlar kadar kör. Ben ölümün ötesini öğrenmeye çalışmam. Nemedialı kuşkucu filozofların öne sürdüğü gibi karanlık; Crom’un bulutlu ve buzlu krallığı veya Nordheimlilerin Valhalla’sı gibi karlı ovalar veya tonozlu salonlar olabilir. Bilmiyorum ve umursamıyorum. Bırak da kana kana yaşayayım vakit varken; bırak kırmızı etin tadına varayım, şarabın damağımı yakışını, beyaz kolların sıcak kucaklayışını, mavi kılıçlar parlayıp kızıllaşırken savaşın çılgın neşesini hissedeyim. Böyle mutluyum. Gerçek ve yanılsama üzerinde düşünmeyi âlim, rahip ve filozoflara bırak. Şunu biliyorum, eğer hayat bir yanılsamaysa, ben de bir yanılsamadan başka bir şey değilim ve bu durumda yanılsama benim gerçeğimdir. Yaşıyorum, hayat doluyum, seviyorum, öldürüyorum ve bundan hoşnutum.”

KAYIP KADINLAR VADİSİ: “Benim bir barbar olduğumu söyledin,” dedi haşin bir edayla, “Crom’a şükürler olsun ki bu doğru. Eğer muhafızların yumuşak mideli zayıf, uygar adamlar olacağına yaban ellerden olaydı, bu gece kara bir domuzun kölesi olmazdın. Ben Conan’ım bir Cimmerialı. Kılıcımla yaşarım. Fakat beyaz bir kadını bir zencinin pençesinde bırakacak bir köpek değilim. Senin gibiler bana hırsız dese de, hiçbir kadının ırzına geçmedim. Gelenekler ülkeden ülkeye değişir ama bir adam yeterince güçlüyse, anayurdunun adetlerininin birkaçını her yerde dayatabilir. Kimse de bana aciz diyemez!"
...

“Dış Karanlık’tan bir zebani,” diye homurdandı. “Sıradışı bir şey değil bu. Dünyayı çevreleyen ışık kuşağının dışında pireler kadar kalabalık halde gizlenirler. Zamora’da bilgelerin onlardan bahsettiğini duymuştum. Bazıları dünyaya ulaşmak için yol bulur ama bunu yaptıklarında dünyevi bir biçim almak, bir tür ete kemiğe bürünmek zorundalar. Benim gibi bir adam, ister cehennemden isterse yeryüzünden gelsin, diş ve pençelere bir kılıçla karşı koyabilir.

KARA DEV “Olsun,” Cimmerialı homurdandı, “Bir düşmanı karşılaşmaya gitmek onu beklemekten iyidir.”

BİR CADI DOĞUYOR: “Evet! Ve senin de tahmin ettiğin gibi, bir zamanlar Zaporoska Nehrinde bir Kozak atamanıydım. Yaşamak ister misin?”

“Sadece bir ahmak sorar bu soruyu,” diye soludu Conan.

ZAMBOULA YAMYAMLARI: “Hepsi bir rahip—beni kendisi için arzulayan Hanuman Başrahibi Totrasmek— yüzünden. Köpek!”

“Bu yüzden ona sövmeye gerek yok,” Conan sırıttı. “Yaşlı sırtlan ağzının tadını zannettiğimden iyi biliyormuş.”

KARA ÇEMBERİN AHALİSİ: “O isli, esrarlı giysiler içinde bir yıldız kadar yüce, soğuk ve uzaktın. Artık kanıyla canıyla bir kadınsın! O kayanın arkasına Vendhya Devi’si olarak gittin, dağlı bir kız olarak çıktın—herhangi bir Zhaibar kızından bin kat güzelsin gerçi. Bir tanrıçaydın—artık gerçeksin!”

...
“Tapınak avlusunda çöpleri yalayan köpek tanrının kulu sayılır mı?” diye karşılık verdi Üstad.
...
“Kozmosun anahtarını tutanlar için her madde birdir,” dedi esrarengiz bir edayla. “Bir usta için hiçbir şey durağan değildir. İrade buyurduğunda isimsiz bahçelerde çelik çiçekler açar veya çiçek kılıçlar parlar ay ışığında.”

KAYAN GÖLGE: “Benim halkımın töresi böyle değildir,” Conan gürledi, “Natala’nınki de. Hyborialılar, tanrıları Mitra’ya insan kurban etmez. Benim halkımınkine gelince—Crom adına, bir rahibin bir Cimmerialıyı mihraba çekmeye çalışmasını görmek isterdim. Kan dökülür ama rahibin istediği şekilde değil.”

KARA DEVLERİN HAVUZU: Conan tiksintiden donup, mide bulantısından sarsılarak baktı. Şahsen aç bir kurt kadar temiz bir doğası olsa da, çürümüş uygarlıkların sapık gizemlerinden bihaber değildi. Zamora kentlerinde dolaşmış, Günahkâr Shadizar kadınlarını tanımıştı. Ancak salt insan yozlaşmasını aşan, kozmik bir iğrençlik—insan anlayışı haricindeki bir yönde gelişen, hayat ağacının sapkın bir dalı—algılıyordu burada.

KIZIL ÇİVİLER:
Bu ilkel öfke gösterisi Valeria’nın damarlarındaki kanı dondurdu ama Conan anlama amaçlı bir ilgiden çoğunu hissetmeyecek kadar yakındı ilkelliğe. Barbar için kendisi, diğer insanlarla hayvanlar arasında Valeria’nın bildiği anlamda önemli bir varoluş farkı yoktu. Aşağıdaki canavar kendisinden sadece fiziksel açıdan farklı bir yaşam biçimiydi o kadar. Ona da kendisininkine benzer nitelikler atfediyor, gazabında kendi öfkesinin benzerini görüyordu; kükreyiş ve böğürüşü ise onun küfürlerinin sürüngen eşdeğeriydi sadece. Tüm vahşi şeylerle, hatta ejderlerle bir akrabalık hissettiğinden, hayvanın vahşetini izlerken Valeria’nın üstüne çöken mide bulandırıcı dehşeti yaşaması imkânsızdı.

KARA NEHRİN ARDINDA: “Barbarlık insanlığın doğal halidir,” dedi hala kasvetle Cimmerialıya bakan sınır adamı. “Uygarlık doğadışıdır. Koşulların bir cilvesidir. Ve Barbarlık nihayetinde muzaffer olmalıdır.”

KIZIL KALE “Tazminatmış!” Conan’ın güçlü göğsünden çıkan derin bir kahkaha tufanıydı bu. “Alçaklık ve ihanetin fiyatı! Ben bir barbarım diye krallığım ve halkını, hayatım ve sizin pis altınınız için satar mıyım zannettin? Hah! Sen ve yanındaki o kara suratlı domuz, taçlarınızı nasıl edindiniz? Savaş ve çileyi babalarınız çekti ve taçlarını altın tabaklarda size sundu. Belki birkaç kardeşinizi zehirlemek dışında—parmağınızı bile oynatmadan mirasa kondunuz—uğruna savaştım ben. .

“Satende oturup uğruna halkın ter döktüğü şarabı yudumluyor, ilahi saltanat haklarından söz ediyorsunuz—Pöh! Ben tahta çıplak barbarlık çukurundan tırmandım, tırmanırken de başkalarınınkini döktüğüm kadar kendi kanımı da döktüm ziyadesiyle. Eğer içimizde insanları yönetme hakkı olan biri varsa, Crom adına, o benim! Kendinizi nasıl benden üstün sayarsınız?

“Aquilonia’yı sizin gibi—şeceresi bin yıl süren biri—bir domuzun pençesinde buldum. Ülke baron savaşlarıyla bölünmüş, halk zulüm ve fahiş vergiler altında inim inim inliyordu. Bugün hiçbir Aquilonia soylusu, tebaamın en mütevazısına dahi eziyet edemez, halkın vergileri de dünyadaki her yerden düşüktür.








Tam anlamıyla "show" yaptınız üstat. Elinize sağlık.
 

büyük beyaz

Yönetici
Çeviri & Balonlama
E-Dergi Takımı
17 Ağu 2009
17,730
43,945
denize sıfır
Bizde barbarı cahil, kaba adam sınıfından saymıştık.:)
Ne cevherler çıkarmış.
Teşekkürler arkadaşlar, çok keyifliydi.:)
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,727
Kdz. Ereğli
Sadece felsefe değil...
GWAHLUR MÜCEVHERLERİ'NDEN

"...Dev maceracı dünyadaki gezileri esnasında, özellikle çok sayıda yabancı lisanı konuşup okuyabilmeyi de içeren geniş bir bilgi dağarcığı edinmişti. Güvenli çatılar altındaki birçok bilgin Cimmerialının linguistik yetenekleri karşısında apışıp kalırdı, zira yabancı bir lisanı bilmenin yaşamla ölüm arasındaki çizgi olduğu bir sürü macera geçmişti başından...."
 

The_DarknesS

Yönetici
Çeviri & Balonlama
17 Nis 2010
9,538
28,575
İzmir
''Crom Ölüleri Say!''

Muhtelif yerlerde görüldüğü üzere Barbarın tanrısı bir sanki muhasebeci edasıyla kelle hesabı tutmaktadır. Conan bodozlama daldığı her düşman grubunun üstüne yukarıdaki cümleyi haykırarak saldırır.
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,727
Kdz. Ereğli
EJDERİN SAATİ/FATİH CONAN'DAN:

Conan etrafına merakla baktı. Daha önce hiç Asura tapınağını ziyaret etmemişti ve Tarantia’da böyle bir tapınak olduğundan bile bihaberdi. Bu dinin rahiplerin mabetlerini fevkalade şekilde gizleme âdeti vardı. Mitra müridleri Hyboria ulusları arasında ezici şekilde çoğunluktaydı ama Asura dini resmi yasaklar ve halkın düşmanlığına rağmen devam etmişti. Conan’a, sürekli tütsü dumanları yükselen, üstünde ürkütücü kafası perili gölgelerde sallanıp duran büyük, çöreklenmiş yılan önünde kaçırılan insanların kurban edildiği kara mihrapların bulunduğu gizli tapınaklara dair karanlık öyküler anlatılmıştı.

Zulüm, Asura müritlerinin tapınaklarını kurnazca sanatlarla gizlenmesine ve ayinlerini karanlıkla örtmesine yol açmış, bu gizlilik ise daha büyük kuşku ve kötülük öykülerine yol açmıştı.

Ancak bir barbarın engin hoşgörüsüydü Conan’ınki; Asura müritlerine zulmü reddetmiş, karşılarında delil sayılmayacak söylenti ve ithamlardan iyi bir kanıt bulunmadığından halkın da zulmetmesine izin vermemişti. “Onlar kara büyücüler ise,” demişti. “Tacizlerinize nasıl katlanıyorlar? Değillerse, bunda bir kötülük yok. Crom’un iblisleri! Bırakın diledikleri tanrıya ibadet etsin insanlar.”
 
Üst