Conan the Barbarian 100 - Kara Kıyıda Ölüm

BRAN MAK MORN

Çeviri & Balonlama
13 Tem 2011
193
2,218
conanthebarbarian10001.jpg


Kara Kıyının Kraliçesi' nin hüzünlü ve şaşırtıcı sonunun anlatıldığı Conan The Barbarian 100. sayıyı söz verdiğim üzere paylaşıma sunuyorum. Paylaşımımı başta "Şükrü" kardeşim olmak üzere tüm "Çizgiroman Diyarı" emekçilerine armağan ediyorum. Balonlamayı orijinal baskı yerine Dark Horse' un yeni renklendirilmiş versiyonuna yapmayı daha uygun buldum. Beğeneceğinizi umuyorum. Bundan sonraki çalışmalarımı Kral Kull ve Red Sonja ile sürdüreceğimi de belirtmek istiyorum.

 
Moderatör tarafında düzenlendi:

savok

Admin
30 Eki 2009
19,991
83,647
Kasımpaşa
Onlarca kez okudum, siyahını beyazını renklisini, soluğunu, yırtığını pırtığını
ama her defasında hüzünlendim,
her defasında okumaktan büyük keyif aldım..
Ama bu seferki hepsine fark atar..
Çok beğendim..
Çok teşekkür ederim.
Saygılar..
 

say''er

Aktif Üye
10 Mar 2011
255
1,782
Tek kelimeyle harika, bu seriye de devam etmen umuduyla, kull ve red sonja'yı da dört gözle bekliyorum.


not: link çalışıyor, yeni indirdim.
 
Son düzenleme:

Şükrü

Çeviri & Balonlama
16 Şub 2011
1,286
2,168
Far Far A Way
Eline sağlık abi, ilk defa benim için bahşedilen bir şeyi okumak beni onura edecektir. Sizi kutluyorum çünkü bu tetralı maceralardan değil, hatalar epey bir fazla. Seçim yapmak için bayağı bir uğraşılıyor. Tekrar ve tekrar elinize sağlık.
Fakat indirmek çok zor.Ve ben de sevgili çizgi diyarı üyeleri için bir alternatif koyarım yani :) :
 
Son düzenleme:

BRAN MAK MORN

Çeviri & Balonlama
13 Tem 2011
193
2,218
Arkadaşlar, dosyayı indirmek için indirme programı kullanırsanız, daha kolay ve çok hızlı bir biçimde indirme işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Hepinize ayrı ayrı selamlar...
 

ertuğrul

Admin
5 Nis 2009
24,851
137,097
Eline sağlık değerli dostum...
Güzel paylaşım ve emeğin için teşekkür ederim.
Link aktif,şu an indiriyor.
 
12 Şub 2010
15,006
543,719
Conan'ın Belit'i, Teks'in Lilyth'i
Sonsuz hüzünlü maceralar
Bu kez hüzün, BRAN MAK MORN paylaşımıyla tekrarlanıyor
Mükemmel bir paylaşım,
Teşekkürler.
 

Toprak

Yeni Üye
5 Eki 2011
51
26
çok teşekkürler.. Conan'ın hüzünlü hikayelerinden biridir bu çizgi roman..
 

instiraction

Yeni Üye
6 Ara 2011
2
2
Bu sayıyı uzun zamandır okumak istiyordum fakat bir türlü link çalışmıyor hem indirme programı hem normal şekilde indiremedim bir yardımcı olursanız çok sevinirim. Bu arada ingilizcem iyidir ve bu sıralar çok boş vaktim var size conan çeviri ve balonlamalarında nasıl yardımcı olabilirim?
 

BRAN MAK MORN

Çeviri & Balonlama
13 Tem 2011
193
2,218
Link yenilenmiştir dostum, rahatlıkla indirebilirsin. Şu an işlerimin yoğunluğundan dolayı balonlama yapmaya pek vaktim olmuyor ama ilk fırsatta "Muzaffer Conan" macerasına el atmayı düşünüyorum. Bu maceranın ilk iki bölümü ülkemizde yayınlanmış olmasına karşın 3 ve 4. bölümleri yayınlanmadı bu bölümlerin çevirisinde yardımını esirgemezsen ziyadesiyle memnun olurum, selamlar...
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
" Conan’ın halsizce uyanmaya çabaladığı sırada, kargaşa ve bozgun izledi bu görüntüyü. Çalılardan iğrenç bir şekil sokulurken, kara çiçek kümesi altında yattığını görür gibi oldu. Vahşi bir çabayla onu rüyalarda tutan görünmez bağları kırarak ayağa kalktı.

Açıklıkta şaşkın şaşkın etrafına baktı. Kara Nilüfer yanında sallanıyordu; telaşla ondan uzaklaştı.

Yanındaki süngersi toprakta, sanki çalılıklardan çıkmaya hazırlanan bir hayvan basıp geri çekilmiş gibi bir iz vardı. Bu inanılmaz irilikte bir sırtlan ayağının izine benziyordu.

N'Gora’ya seslendi. İlkel sessizlik, içinde kendisiyle alay edercesine kırılgan ve boş boş yankılanan ormanı sarmalıyordu. Güneşi göremedi ama vahşiliklerde bilenen içgüdüsü gün sonunun yakın olduğunu söylüyordu. Saatler boyu baygın yattığı düşüncesiyle içinde bir panik yükseldi. Telaşla karşısındaki çamurlu toprakta apaçık görünen mızraklıların izlerini takip etti. Adamlar tek sıra halinde koşmuşlardı. Bir açıklığa gelince bir an durdu: Lotus rüyasında gördüğü açıklığın burası olduğunu ürpererek fark etti. Mızrak ve kalkanlar, sanki palas pandıras bir kaçış esnasında düşürülmüş gibi dağılmıştı.

Açıklıktan çıkıp ormanın derinliklerine giden izlerden Conan, mızraklıların sahiden de rastgele kaçtığını anladı. Ayak izleri dört bir yana uzanıyor; ağaçların arasında körlemesine dağılıyordu. Ani bir telaşla hızlanan Cimmerialı ormandan, on beş yüksekliğinde bir uçurumla son bulan dik yamaçlı, tepeye benzer bir kayalığa çıktı. Uçurumun kenarında bir yaratık çömelmişti.

Conan önce onun iri, kara bir goril olduğunu zannetti. Sonra, bunun maymun gibi çömelen, uzun kolları sarkmış, gevşek dudaklarından salyalar damlayan dev bir zenci olduğunu gördü. Boğuk bir hıçkırıkla koca ellerini kaldırarak üzerine doğru atılana kadar anlayamadı yaratığın N’Gora olduğunu. Zenci saldırırken Conan’ın bağırışını kaale almadı. Gözleri aklarını gösterecek şekilde devrildi, insanlıkdışı bir maskeyi andıran yüzünde dişleri ışıldadı.

Conan, aklına damla damla akan delice dehşetten ürpererek kılıcını kara adamın gövdesine sapladı; N’Gora yere yığılırken de kendisini pençelemeye çalışan ellerden sakınarak uçurumun kenarına yürüdü.

Gevşek, çarpık duruşları, ezik uzuvlar ve kırık kemiklere işaret eden N’Gora’nın mızraklılarının yattığı, aşağıdaki sivri kayalıklara bir an bakakaldı. Hiç biri kımıldamadı. Devasa bir karasinek bulutu kanlı taşların üstünde vızıldıyordu. Karıncalar şimdiden cesetleri kemirmeye başlamıştı. Etraftaki ağaçlarda leşçi kuşlar tünemişti; başını kaldırıp uçurumun üzerindeki adamı gören bir çakal sessizce uzaklaştı.

Conan kısa süre kıpırdamadan durdu. Sonra hızla dönüp çim, çalılar ve yoluna yılan gibi serilen sarmaşıkların arasından pervasız bir hızla geri koştu. Kılıcı sağ elinde sallanıyordu ve yüzünde alışılmadık bir solgunluk vardı.

Ormanda hüküm süren sessizlik bozulmamıştı. Güneş batmış, koca gölgeler hızla kara toprağın çamurundan yükselmekteydi. Pusudaki ölüm ve acımasız ıssızlığın devasa silüetleri arasında, kızıl ve mavi bir çelik ışıltısıydı. Gölgelerden, loş nehir sahiline koşarken, hızlı solukları dışında ses duyulmuyordu.

Gri alacakaranlıkta çürük iskeleye yaslanan kadırgayı gördü ve harabeler gözünde sarhoş gibi sallandı.

Taşların arasında, şurada burada sanki özensiz bir el tarafından kızıl bir fırçayla rastgele saçılmış gibi çiğ, parlak renkli benekler vardı.

Conan bir kez daha ölüm ve yıkıma bakıyordu. Önünde mızraklıları yatıyordu ama hiç biri onu selamlamaya kalkmadı. Ormanın kenarından nehir sahiline kadar, çürük sütunlarla harap iskelenin arası, parçalanıp ezilmiş, yarısı yenilmiş insan müsveddeleriyle kaplıydı.

Tüm beden ve beden parçalarının etrafında o sırtlanlarınkine benzer bir sürü ayak izi vardı.

Conan güvertesine alacakaranlıkta fildişi gibi parlayan bir nesne asılı kadırgaya yaklaşarak sessizce rıhtıma çıktı. Nutku tutulan Cimmerialı, kendi kadırga serenine asılı Kara Sahilin Kraliçesine baktı. Seren ve ak boynu arasında gri ışıkta kan gibi parlayan kızıl bir pıhtı dizisi uzanıyordu. "
 
Üst