Conan Alfa Yayınları Tam Maceralı Koleksiyon Dizisi Sayı 023 - Zingara Büyücüsü

doruk

Onursal Üye
19 Mar 2010
355
4,851
Ümraniye
Keyifle okuyunuz

31067334376_520bd5e144_b.jpg


 

prince

Onursal Üye
20 Ağu 2012
4,471
27,020
Hoş geldin dostum.Barbar Conan'ın ismi hafızalara en çok kazınmış maceralarından biriyle buluştuk sayende.Hafta sonu keyifli geçecek.:)
Hemen indiriyorum.Çok teşekkür ediyorum...
 

prestij16

Süper Üye
9 Ağu 2010
2,585
3,389
doruk paylaşımı süpriz oldu
bende usta nerelerde diyordum
rüzgar gibi esmenizi dilerim üstadım
emeklerinize sağlık teşekkürler 5 yıldız ..
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Bu kitabın ikinci macerası Robert E. Howard'a ait. Ayışığında Gölgeler adındaki öykü, aksiyon dozu yüksek bir öyküdür. Aynı zamanda kahramanın bir bayanın çaresizliğinden yararlanmayışıyla, romantik barbar konseptini başlatan öykülerden biridir...

AYIŞIĞINDA GÖLGELER'DEN....


Cimmerialı yüküne rağmen yaylayı çabucak geçti. Olivia gözlerini açtığında kayalıkların gölgesinin altından geçmekte olduklarını gördü.

“Bir şey kayalığa tırmandı,” diye fısıldadı. “İnerken arkamdan geldiğini işittim.”

“Denemeye mecburuz,” diye homurdandı Conan.

“Korkmuyorum—Artık,” kız içini çekti.

“Beni kurtarmak için geldiğinde de korkmuyordun,” diye karşılık verdi. “Crom, ne gündü ama! Böylesi pazarlık ve kavgaları hiç duymadıydım. Az kalsın sağır oluyordum. Aratus kalbimi sökmek istiyor, İvanos nefret ettiği Aratus’a karşı koyuyordu. Bütün gün boyunca birbirlerine hırlayıp tükürdüler. Tayfa çabucak oylama yapamayacak kadar sarhoş oldu, aksi takdirde—”

Ayışığında bronz bir heykel gibi durdu birden. Kızı çevik bir hareketle usulca yana atıp arkasına aldı. Yumuşak çimde dizleri üstüne doğrulan kız gördüğü şey karşısında feryadı bastı.

Kayalıkların gölgelerinden korkunç, paytak bir kütle—insan biçiminde bir dehşet, gülünç bir hilkat müsveddesi çıkıyordu.

Genel görünüşü insana benzemiyor değildi. Hâlbuki parlak burun delikleri, içinde uzun fildişi benzeri ak dişler parlayan gevşek dudaklı ağzıyla, ayışığının resmettiği çehresi hayvaniydi. Ayışığında gümüşe çalan kabarık, boz kıllarla kaplıydı; iri, biçimsiz pençeleri neredeyse yere değiyordu. Cüssesi muazzamdı. Kısa, eğri bacakları üstünde dururken oval kafası karşısındaki adamınkinden yüksekteydi; kıllı göğsü ve dev omuzlarının kavisi nefes kesiciydi; devasa kolları budaklı ağaçlara benziyordu.

Ayışığı sahnesi Olivia’nın bakışında dalgalandı. Yolun sonu buydu demek—zira hangi insani mahlûk, bu kıllı kas ve vahşet dağının öfkesine karşı koyabilirdi? Yine de dehşetten açılan gözlerle canavarın karşısındaki tunç tenli adama bakarken, rakipler arasında müthiş bir akrabalık algıladı. Yaşanan, insan ve hayvan arasındaki mücadeleden ziyade insafsızlık ve yırtıcılıkta denk, iki vahşet yaratığının kavgasıydı. Canavar ak dişlerin bir ışıltısıyla saldırdı.

Hayvan, devasa cüssesi ve bodur bacaklarına rağmen afallatan bir çeviklikle dalarken koca kolları iki yana açıldı.

Conan’ın eylemi Olivia’nın gözünün izleyemediği bir hız bulanıklığıydı. Ölümcül pençeyi savuşturduğunu ve kılıcının ak bir şimşek çakışıyla kalın kollardan birini dirsekle omuz arasından böldüğünü gördü sadece. Kesik kol korkunç bir şekilde seğirerek düşerken, çimlere oluk oluk kan fışkırdı ama diğer biçimsiz el, daha kılıç biçerken Conan’ın kara yelesine kilitlendi.

Cimmerialının boynunu anında kırılmaktan kurtaran yalnızca demirden boyun kasları oldu. Sol eli canavarın güdük boğazını kapmak için atıldı. Sol dizi hayvanın kıllı göbeğine iyice yaslandı. Sonra da sadece saniyeler sürmesine rağmen felç halindeki kıza çağlar boyu sürmüş gibi gelen müthiş bir kavga başladı.

Maymun, ay ışığında parlayan dişlerine doğru çekerek Conan’ın saçlarına asılmayı sürdürdü. Cimmerialı sağ elindeki kılıcı bir kasap satırı gibi kullanarak tekrar tekrar hayvanın uylukları, göğsü ve karnına saplarken, demir gibi sertleşen sol koluyla bu girişime karşı koydu. Hayvan cezasına müthiş bir sessizlikle katlanıyordu; korkunç yaralarından oluk oluk akan kandan zayıf düşmemişti anlaşılan. İnsansı maymunun acı kuvveti, direnen kol ve diz karşısında hızla galebe çalıyordu. Conan’ın kolu baskı altında karşı konulmaz şekilde büküldü, her saniye canını almak aralanan salyalı çenelerin biraz daha yakınına çekildi. Barbarın yanan gözleri maymunun kan çanağı gözlerinin içine bakıyordu artık. Tam kıllı bedenin derinliklerine saplanan kılıcına boş yere asılıyordu ki köpüklü çeneler Cimmerialının yüzüne birkaç santim kala kasılarak kapandı ve hayvanın ölüm çırpınışıyla çayıra savruldu.

Yarı baygın Olivia, bedeninden çıkan kabzayı tutan maymunun insan gibi çırpınıp debelendiğini gördü. İğrenç bir saniye geçti, ardından koca gövde ürperdi ve hareketsiz kaldı.

Conan doğrularak cesede doğru topalladı. Güç bela nefes alıyor, eklemleriyle kasları neredeyse dayanma güçlerinin sınırlarına kadar zorlanarak burulmuş gibi yürüyordu. Kanlı kafa derisini hissedip canavarın kıllı elinde hala tuttuğu uzun, kızıl lekeli siyah saç tellerini görünce kalayı bastı.

“Crom!” diye soludu. “Sanki işkence sehpasında gerildiğimi hissettim! Bir düzine adamla dövüşmeyi tercih ederdim. Bir saniye daha geçse kafamı koparacaktı. Kahrolası hayvan bir tutam saçımı kökünden yoldu.”

Kılıcın kabzasını iki eliyle kavrayarak asıldı ve kurtardı. Olivia kolunu tutmak için yakınına sokuldu, fal taşı gibi gözlerle yerdeki canavara baktı.

“Bu… Bu da ne?” diye fısıldadı.

“Bir Boz Maymun!” diye homurdandı “Dilsizdir ve insan eti yer. İç denizin doğu sahiline komşu tepelerde yaşar. Bu adaya nasıl geldi bilmiyorum. Bir fırtınada, anakaradan sürüklenen bir kütüğün üstünde belki de.”

“Kayayı atan buydu demek?”

“Evet, çalılıklarda durup üstümüzdeki dalların başımızın üstüne eğildiğini görünce bundan şüphelendiydim. Bu yaratıklar her zaman bulabildikleri en derin ormanlarda gizlenir ve nadiren ortaya çıkarlar. Onu bu açıklığa neyin getirdiğini bilemiyorum ama bu bizim için iyi oldu. Onunla ağaçların arasında karşılaşsaydık hiç şansım olmazdı.”
 
Üst