Conan Alfa Yayınları 1999 Sayı 18 - Yakan Hançer

prince

Onursal Üye
20 Ağu 2012
4,471
27,020

file
file

file
file



Bize ait bir Conan çalışması daha arşivlerimizdeki yerini alsın...


Hafta sonunuz güzel geçsin dostlar.Her şey gönlünüzce olsun...


300 dpi. orjinal taramayı paylaşıyorum.

Conan ve çizgilere gönül vermiş dostlarıma saygılarımla...



Mediafire



 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ekenciz

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
13 Eyl 2009
2,993
13,518
Sıkı maceradır. John Bus ve Tony DeZuniga döktürmüşlerdir. Teşekkür ederim.
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Değerli Prince, yaptığınız işi takdir etmemek mümkün değil. Olgerd Vladislav'ın çöldeki macerası belirtildiği üzere Fred Blosser'in bir öyküsünden uyarlama imiş. Bunu okumadım.
Fakat Yakan Hançer macerası aslında Three Bladed Doom (Üç ağızlı Ecel) adlı El Borak (Francis Gordon) adlı kahramanı anlatan Robert E. Howard öyküsünden Sprague De Camp eliyle Conan ve Hyboria çağına uyarlamadır. Alfa versiyonu Flame Knife adlı bu öyküyü Alev Bıçağı şeklinde çevireceğine, yakan hançer diye çevirmiş. Aslında burada ağzı dalgalı bir bıçak kastediliyor. Ateş yapan bir zehir içerdiğinden ötürü böyle çevrilmesi de nispeten kabul edilebilir.

Orijinal öyküde bıçağın ilk ortaya çıkışı şöyle aktarılır:


Kralın gözü, bir cumbayı gizleyen perdeye takıldı, perde usulca sallandığından aylak aylak rüzgar çıkmış olması gerektiğini düşündü. Gözleri altın parmaklıklı pencereye takıldı ve buz kesti. Hafif perdeler hareketsiz duruyordu. Yine de cumbanın üzerindeki perdeler kıpırdamıştı…

Kısa ve şişman olmasına rağmen, Kobad Şah kişi olarak cesaret yoksunu değildi. Ayağa fırlayarak perdeleri tuttuğu gibi iki yana açınca, esmer bir eldeki bir hançer arada ışıldadı ve göğsünün ortasına indi.

Düşerken, saldırganı da kendisiyle birlikte sürükleyerek bağırdı. Adam vahşi bir hayvan gibi hırlıyor, fal taşı gibi gözleri delice parlıyordu. Hançer, ilk darbeyi durduran zırh gömleğini açığa çıkararak kesti kralın giysisini.

Dışarıda kralın tiz imdat çığlıklarına derin bir nara karşılık verdi. Çizmeli ayaklar koridorda koşturdu. Kral saldırganı gırtlağından ve bıçak tutan bileğinden yakalamıştı ama adamın lifli kasları, çelik halatlar gibi düğümlenmişti. Yere yuvarlanırken, zırh gömleğin bağlantılarından seken hançer, kolu, kalçası ve elini sıyırdı. Sonra kabadayı, altında zayıflayan hükümdarı boğazından yakalayıp bıçağı yeniden kaldırırken, lamba ışığında mavi bir şimşek gibi bir şey çaktı. Katil yıkıldı, kafası dişlerine kadar arılmıştı.

“Majesteleri! Efendim!” Bu kraliyet muhafızlarının yüksek muhafızı Gotarza idi. Uzun kara sakalının altında beti benzi atmıştı. Kobad şah bir divana çökerken, Gotara, yaralarını sarmak için perdelerde şeritler yırtmaya başladı.

“Bak!” diye soludu kral işaret ederek. Yüzü solgun, eli titriyordu. “Bıçak! Asura adına, bıçak!”

Bıçak ölünün elinde ışıldıyordu. Bir aleve benzeyen dalga biçimli ağzıyla acayip bir silahtı bu. Gotarza irkildi ve nefesinin altından küfretti.

“Alev Bıçağı!” diye soludu Kobad Şah. “Vendhya ve Turan Krallarını öldüren silahın aynısı!”

“Gizlenmişler’in işareti,” diye mırıldandı Gotarza korkunç dinin uğursuz sembolünü huzursuzca süzerken.


Not: Ham çeviri olduğundan düzgün bir üslubu yoktur. Bunun için affınıza sığınırım
 

sarkomer

Yönetici
18 Ağu 2009
13,336
302,187
Saygılar ve selamlar bizden size Sayın "prince"...
Emekleriniz ve bu güzel paylaşımınız için teşekkür ediyorum.
Sağ olun, var olun...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst