Conan Alfa Yayınları 1999 Sayı 04 - Bir Cadı Doğuyor

prince

Onursal Üye
20 Ağu 2012
4,471
27,003


30n8bdf.jpg
s60fnt.jpg

2h51846.jpg
ibgmfn.jpg

fedky9.jpg



Hep birlikte mutlu umutlu sabahlara günaydın diyerek uyanmak dileğimle...

300 dpi. orjinal taramayı paylaşıyorum.


Conan ve çizgilere gönül vermiş dostlarıma saygılarımla...


Mediafire




 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ahmet akyol

Onursal Üye
18 Ocak 2016
654
2,551
İzmir
Sabahın bu erken saatinde güzel bir süpriz,Conanın güzel çizimlerini kaliteli bir taramada okumak ayrı bir keyif...Teşekkürler Prince.
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Bu öykünün orijinalinde Conan neredeyse bir yan karakterdir. Olaylar kentte yaşayan çeşitli kişilerin gözünden anlatılır. Conan bir görünür, bir çıkar. Hakim olduğu iki bölümden biri, çarmıha gerildiği sahnedir ki tüm yazılı Conan külliyatında en ikonik sahnedir bu. Sağ kalmanın olanaksız olduğu yerde sağ kalan bir adam. Ayrıca Conan bu öyküde tüm tabloyu görebilen tek kişidir. Herkes kendi öyküsünü kendi sıkıştığı hayat diliminden anlatır. Conan'ın diğer öyküleriyle bu öykünün her aşamasına hakim yan karakter durumu, öyküyü fanlar tarafından beğenilmeyen öyküler arasına sokar.

Bence öykü, çarmıh sahnesi ve Bilgin Astreas'ın yazdığı mektupta Shem dünyasının içişleri ve Hyborialılarla ilişkilerine açıklık getirmesi açısından önemlidir....

Çarmıh sahnesi şöyledir:


" Akşamın geç vakti ıssız ve terk edilmiş görünen manzaradaki tek yaşam iziydi çarmıhtan sarkan adam. Bir milden daha az mesafedeki Khauran, sanki dünyanın öbür ucunda ve başka bir çağda olsa gerekti. Gözlerindeki teri silkeleyerek tanıdık topraklara boş boş baktı. Şehrin her iki tarafı ve ötesinde, tarla ve asma bahçelerinin ovayı sınırladığı mesafelerde, sığırların otladığı bereketli çayırlar uzanıyordu. Kuzey ve batı ufukları, uzaktan minyatür görünen köylerle benek benekti. Güneydoğuda, daha berideki gümüşi parıltı, bir nehir yatağına işaret ediyor, o nehrin hemen ardında ise kum çölü başlıyor ve ufkun ötesine dek uzanıyordu. Conan, kapandaki bir şahinin engin göğe baktığı gibi baktı akşam güneşi altında turuncu renkte ışıldayan engin boşluğa. Gözüne ışıl ışıl Khauran kuleleri ilişince tiksintiyle sarsıldı. Şehir ona ihanet etmişti—ahşap bir çarmıhta ağaca çivili bir tavşan gibi askıda bırakan ahval içinde kapana kıstırmıştı onu. Bu azap ağacından inip, kendini şu engin boşlukta bir kaybedebilse—insanların insanlığa ihanetler kurduğu kargacık burgacık caddeler ve surlu inlere ebediyen sırtını çevirebilse.

Kızıl bir intikam arzusu ezip geçti düşüncelerini. Dudaklarından tutarsız küfürler döküldü. Tüm evreni büzülüp odaklanarak, onu yaşam ve özgürlükten ayıran dört demir çivide toplandı. Muazzam kasları demir halatlar gibi düğümlenip titredi. Çivileri ahşaptan sökmek için, solgun teninden ter boşandıran bir çabayla kollarını kaldırmaya çalıştı Yararsızdı. Çok derine saplanmışlardı. Sonra çivilerden kurtarmak için ellerini yırtmaya yeltendi ama nihayet uğraşmayı kesmesine yol açan bıçak gibi keskin acılar değil, bunun beyhudeliği oldu. Çivilerin kafası iri ve geniş olduğundan yaralardan geçmiyordu. Ömründe ilk kez, çaresizlik dalgasıyla sarsıldı dev. Başını göğsüne yasladı, güneş ışınlarından korumak için gözünü kapatarak kıpırtısız kaldı.

Tam tüylü bir gölge gökten dalışa geçiyordu ki, bir kanat sesi yukarı bakmasına yol açtı. Gözlerini hedefleyen keskin gaga yanağını kesti, gayrı ihtiyari gözlerini kapatıp başını çevirdi. Boğuk, umutsuz bir tehdit narası attı, sesten ürken akbabalar da dönüp uzaklaştı. Başının üzerinde temkinli daireler çizmeye döndüler. Kan Conan’ın ağzının üzerine süzüldü; gayrı iradi dudaklarını yalayıp tuzlu sıvıyı tükürdü.

Susuzluk şiddetle çöküyordu. Bir gece önce epeyce şarap içmişti ama bugün şafak vakti meydanda yaşanan savaştan beri dudaklarına su değmemişti. Öldürmek de insanı terletip susatan bir işti. Cehennemde, açık bir parmaklıktan dışarı bakan biri gibi baktı uzaktaki nehre. Göğsüne kadar girip omuzlarını yıkadığı coşkun nehirleri düşündü. Köpüklü bira dolu koca boynuzları, özensizce yudumladığı veya taverna zeminine dökülen ışıltılı şarap dolu kupaları hatırladı. Amansız acısından, canı yanan bir hayvanın böğürdüğü gibi bağırmamak için dudaklarını ısırdı.

Güneş kızgın bir kan denizine batan kızıl bir küre gibi batıyordu. Ufku saran kızıl sipere karşı, bir rüya kadar gerçekdışı süzülüyordu şehrin kuleleri. Göğün çoğu kana boyanmış gibi geldi puslu bakışlarına. Kararmış dudaklarını yalayarak kan çanağı gözlerle uzaktaki nehre baktı. O da kan kırmızıydı, gölgeler ise abanoz kadar kara gözüken doğudan sürünerek yükseliyordu.

Daha yüksek sesli kanat vuruşları yankılandı sağırlaşan kulaklarında. Başını kaldırıp bir kurdun yanan bakışıyla tepesinde dönüp duran gölgelere baktı. Haykırışının artık onları korkutamayacağını biliyordu. Biri daldı, daldı, giderek daha alçağa geldi. Vahşet ve vahşetin çocuklarının müthiş sabrıyla bakıp bekleyerek başını elden geldiğince çekti. Akbaba hızlı bir kanat uğultusuyla daldı. Başını geriye çekerken, hayvanın gagası Conan’ın çenesindeki deriyi yırtarak hızla indi, sonra kuş uzaklaşamadan Conan’ın başı güçlü boyun kaslarının üstünden atıldı ve dişleri çıplak, sarkık gerdana bir kurt gibi kilitlendi.

Akbaba anında çarpıntılı bir histeri viyaklaması patlattı. Dövünen kanatları insanı körleştirdi, pençeleri göğsünü yırttı. Ama amansızca asılmayı sürdürdü; kaslar çeneleri arasında topaklanmaya başladı. Nihayet leşçi kuşun boyun kemiği o güçlü dişler arasında kıtırdadı. Kuş gayrı ihtiyari bir çırpınışla gevşedi. Conan onu bırakıp ağzındaki kanı tükürdü. Yoldaşlarının kaderinden ürken diğer akbabalar, meclis kurmuş kara iblisler gibi tünedikleri uzaktaki bir ağaca kadar uçtular.

Vahşi zafer Conan’ın uyuşmuş beyninde dalga dalga kabardı. Hayat damarlarında daha güçlü, daha vahşi akıyordu. Hala öldürebiliyor, hala yaşıyordu. Her duyarlılık zerresi, hatta acısı bile reddiyeydi ölüme."
 
Son düzenleme:

kadirnip

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
21 Kas 2014
4,654
22,314
Adana
Nefis tarama ve paylaşım için, çok teşekkürler sevgili Prince...
Ayrıca Hüseyin Aksakal Üstadıma da teşekkürler... Çarmıh sahnesi, ancak bu kadar güzel bir nesir ile resmedilebilirdi...
 

emekli

Aktif Üye
17 Eki 2015
267
569
Bayram hediyesi için bu güzel çizgi romanı harika taramalarınızla bizlere hediye ettiğiniz için çok teşekkür ederim değerli üstad. sizin, bütün site yöneticisi, üstadlar ve değerli üyelerin bayramlarını kutlarım.
 
Üst