Hal Foster'den sevgilerle...

[Gabby]

Üzerine çok kafa yorduğum, çizgilerini beynime kazıdığım bir büyük usta Hal Foster.
Bu gök kubbede hoş bir seda bırakarak göçüp gidenlerden, dolayısıyla bu gün itibarıyle
Harold R.Foster 123 yaşında, iyi ki doğdu.

Hep etkileyici olmuştur ve bu etkiler oldukça geniş çaplıdır. Aşağıda
Usta'dan ödünç alınan karenin farklı versiyonlarını örnekledim:


EsseGesse (Kaptan Swing)

Kaan (Suat Yalaz)

Karaoğlan (Suat Yalaz)

Tarkan (Sezgin Burak)

 

[serdary67]

Gerçekten çok iyi yakalamışsın azizim bu kadar da kopya bize özel galiba.

 

[büyük beyaz]

Harika eşlemeler.
Lütfen devam ediniz, çok büyük bir keyifle takip ediyoruz.
Selamlar.

 

[profesör]

essegesse de etkilenmiş olduğuna göre, bizim tarihi kahramanlarımızın da etkilenmesini hoş görmek gerek

Allah için güzel yumruk attırmış Hal Foster ustamız; kodu mu oturtan cinsten.
toprağı bol olsun...

Ben de bir çizgi roman çizmeye kalksam bu kareyi kesin kullanırdım

Çizgiye ruh katmış Hal Foster gibi bir kaç usta, dünya çizgi roman çizerlerine ilham vermişler

Bazen esin kaynağı, bazen taklit, kopya kaynağı olmuşlar

NewLand gibi ustalar da, çizgi roman okurluğundan bir kaç adım öteye gitmemizde eğitici, öğretici, ufuk açıcı oluyorlar

Teşekkür ve saygılarımı sunuyorum

 

[Gabby]

... bu kadar da kopya bize özel galiba.

Kendimize de çok haksızlık etmeyelim serdar67 , sadece bize özel olmadığını göreceksin, biraz sabır. Foster'in etki alanı oldukça geniş derken bunu kastetmiştim.

 

[savok]

İşte insanın aklına gelir uzaklaştıramazsın ya öyle bir şey...
Şimdi bizim Hal Foster Ustanın etkilendiği (esinlendiği) bir başkası var mıdır acaba?..
Aman beğeni ile izliyorum..
Yanlış anlaşılmasın...
Adama sümsüğü koydun mu işte bu şekilde olur, bunun başka yolu yok...
Saygılar üstad..

 

[hadon]

Harika... Gözünüze sağlık...

 

[Sadık Mustafa]

Harikasın dostum, ilğiyle takip ediyorum.
Hal Foster gibi dev ustaların da kendince yararlandığı bir takım Materyal
mutlaka olmuştur.

Dünya'nın önde gelen ustalarından bir tanesi de Frank Bellamy dir. Katkı yapmak adına, perdenin arka yüzünü paylaşmak istedim...

 

[direnc11]

Ama Hal Foster'in çizimleri o kadar etkileyici ki... Kaçınılmaz galiba bu sonuç.

Hem NewLand üstadıma hem de katkıları için Sadık Mustafa üstadıma çok teşekkür ediyorum.

Keyifle takip ediyorum.

 

[R.Türkmen]

Hal Foster'ın da var. Arşivden bulabilirsem eklerim. Filmlerden yararlanmış.
Hal Foster'ın çizimleri kuşkusuz muhteşemdir. Suat Yalaz üstadın deyimiyle, fotoğraf gibi, film karesi gibi, sanki hareketler durdurulmuş gibidir. Belki film karelerinden yararlandığı içindir.

Fransız ekolünün ünlü çizeri 'Gir' (Jean Giraud Moebius) ki bana göre halen günümüzdeki çizerler ne çizerlerse çizsinler Gir'in ekolünü taklit ederler. Gerçekten her açıdan muhteşem bir çizerdir. Gir'in de faydalandığı fotoğraf, film karesi örnekleri mevcuttur.
Yani öyle herşey hep hayalgücü ile çizilmiyor. Merak etmeyin. Bir insan zaten her şeyi hayal edip çizemez. Bakması da gerekir, daha doğru çizebilmek için. Milyonlarca görüntü var, yararlanmamak mümkün değil.
Elbette yazmayı çizmeyi bilmek gerekiyor. Yararlandığınız her neyse, fotoğraf, çizim, film karesi, model vs. onu sizin yani kendinizin yapabilmeniz önemlidir. Yani kendi tarzınızı yansıtabildiğiniz oranda bu makuldür. Yoksa elbette taklittir. Yukarıdaki örneklere bakarsak sadece hareket alınmıştır. Motamot kopya etmemişlerdir. Frank Bellamy ise fotoğraflardan hem hareketi, hem ışık gölgeyi almıştır.

Ben de Gir'den bir kaç tane paylaşayım. Şimdi bu örneklere bakarsak kim çıkıp da esinlenme veya taklit diyebilir. Fotoğraftan yararlanılmış, hareket alınmıştır, ama kendi tarzında çizilerek. Özgün yani..

Bu başlı başına ayrı bir dersin konusudur.

 

[Sadık Mustafa]

Sevgili dostum Ramazan, bir zamanlar Hal Foster konusunu epey bir irdelemiş, daha detaylı örnekler vermiştin.

Hal Foster mutfağında neler olmuş, neler bitmiş. Değerli arşivinden örnekler paylaşıp bizi aydınlatırsan sevinirim..

Bu vesileyle bir kaç örnek daha vereyim.

 

[direnc11]

Bu başlık sonrasında kendimi epey fena hissettim. Ben de çizgi roman okuyorum sözde.

Ustaların, üstadların arasında feyz alıyoruz, keyif alıyoruz. Çok yaşayın. Bunu söylemeyi çok istedim. Hemen aradan çekiliyorum.

 

[Gabby]

Şimdi bizim Hal Foster Ustanın etkilendiği (esinlendiği) bir başkası var mıdır acaba?..

Hal Foster gibi dev ustaların da kendince yararlandığı bir takım Materyal mutlaka olmuştur.

Selamlar Savok selamlar Sadık Mustafa. Muhakkak olmuştur, olmaması zaten garip olurdu. Çizimlerinin altyapısı için tarihi şatolar, saraylar, kaleler, köprüler vb. için
bunları içinde barındıran ülkelerde incelemeler yapmış, sayısız materyali pür dikkat incelemiş olmalı. Zaten bunları layıkıyla yerine getiren kuşakları etkileyen sanatçıya dönüşüyor.

Çizerlerin adlarına açılmış resmi veya fan sitelerinde, o sanatçılar stüdyo materyallerinin ne kadarını genele açarsa ancak o kadarını bilebiliyoruz. Bellamy örneklerini yıllar
önce incelemiş tadı damağımda kalmıştı. Üstad'ın kimseye ihtiyacı yok, kağıda dökeceği pozu en iyi kendisi bildiği için foto makinesiyle geçiyor aynanın karşısına çekiyor
resmini. Fotonun aynada parlama yapması, kötü çıkması onun için dert değil, göreceğini zaten görmüştür. Son tahlilde kağıda dökülen saatlerce incelenesi çizimler oluyor.

Aşağıdaki kendi tesbitim olan ve bana büyük mutluluk yaşatan örneği zenginleştirerek ayrı bir başlıkta paylaşacaktım ama konu açıldığı için burada da paylaşayım.
Hal Foster'in esinlendiği tablonun çizeri, Red Kit'in Ressam adlı macerasıyla da onurlandırılan vahşi batının ünlü ressamı Frederic Remington.

 

[R.Türkmen]

Tarz ya da üslup böyle bir şey işte..
Castillo ve Pratt'in aynı hareketi kendi üslüplarına göre yorumlayışlarına güzel bir örnek. Biri çizgisel (tarama), biri lekesel (fırça) üslupta...
Her ikisi de kendine özgü.

Biri Sezgin Burak, biri Suat Yalaz gibi...

 

[profesör]

Büyük Serial Film
36 Kısım Tekmili Birden

Ben geriye yaslandım, keyifle izliyorum

 

[serdary67]

Ramazan türkmen bey ve sadık mustafa bey işi çok şenlendirdiler bakalım daha neler göreceğiz.

 

[Beymelikli18]

Teşekkürler üstadlar devam tek kelimeyle harika

 

[Sadık Mustafa]

Çizerlerin adlarına açılmış resmi veya fan sitelerinde, o sanatçılar stüdyo materyallerinin ne kadarını genele açarsa ancak o kadarını bilebiliyoruz. Bellamy örneklerini yıllar
önce incelemiş tadı damağımda kalmıştı. Üstad'ın kimseye ihtiyacı yok, kağıda dökeceği pozu en iyi kendisi bildiği için foto makinesiyle geçiyor aynanın karşısına çekiyor
resmini. Fotonun aynada parlama yapması, kötü çıkması onun için dert değil, göreceğini zaten görmüştür. Son tahlilde kağıda dökülen saatlerce incelenesi çizimler oluyor.

Sevgili NewLand, sayende kıvama geldik. Forum dostlarıda işin keyfini çıkartmaya başlamışken, son kez FRANK BELLAMY'den çok özel örneklerden paylaşım yapayım.. Sonra HAL FOSTER efsanesine kaldığımız yerden devam ederiz..

 

[scanfan]

Bu arada Frank Bellamy'nin bir tür "selfie" yaparken kullandığı fotoğraf makinesi "Polaroid"in "Land" serisinden "Polaroid Land Camera Automatic 100". Bu model ilk kez 1963'te ortaya çıkmıştı. Anında fotoğraf çıkartan Polaroid kameralar dijital teknoloji ile beraber piyasadan silindiler.

​

 

[R.Türkmen]

Hal Foster'in yararlandığı 1925 yapımı Mae Murray'li "The Masked Bride" filminden benzerlikler.

Ayhan Başoğlu...

 

[R.Türkmen]

Şöyle bir çeşitlemeyle noktayı koyayım.

Bilenler bilir, Gabby dostumuzun bir eşleştirmesiyle "Tarkan'dan kovboy yürüyüşü..."

Esteban Maroto'nun Frezetta esinlenmeleri...

Frank Frazetta'dan...

Gir... Çizgi efektleri bir harika...

Corben Güzel bir yöntem...

EKLER...

Çizim de, renklendirme de mükemmel hani, aynen yararlanmış ama hakkını da vermiş.

GİR, Suat YALAZ Güzel bir esinlenme...

GİR, Talat GÜRELİ

 

[serdary67]

Pes yani ayhan başoğlu da esinlenmiş demek sözüm kalmadı.Ramazan abim yakalayan gönlüne sağlık.

 

[Gabby]

Tarkan'dan kovboy yürüyüşü...

...

Ben bu eşleştirmeyi bi' yerlerden hatırlıyorum. Anılarım canlandı, dün gibiydi... selamlar...

 

[profesör]

Ustalar resmi geçidi

Rodi ve Profesör'ün çilekli turtasından
Konyakçı ve Sallaso'nun fıçısından
daha lezzetli

 

[Beymelikli18]

portakallı ördek tadındaydı hepsi

 

[Sadık Mustafa]

portakallı ördek tadındaydı hepsi

Üstüne kaymaklı kadayıf desem poli23..

Yüzlerce örnekten bir kaç kare daha paylaşıp, çizmeyi aşmadan köşeme çekileyim..

NewLand usta, bu güzellikler için teşekkür ediyorum. Sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Bizimle olmanız büyük mutluluk..

Hal foster'in meşhur Dağı

Sezgin Burak

Suat Yalaz

Hal foster

Sezgin Burak

Hal Foster

Sezgin Burak

 

[R.Türkmen]

Sadık dostumun dediği gibi böyle sayısız çok örnek var. Paylaşmakla bitmez.
Ama bu şu demek değildir, binlerce sayfa çizgi roman çiziyorsunuz,
her gün gazeteye, her hafta dergiye yetiştirmek zorundasınız. Türkiye şartlarından bahsediyorum.
Hem yazıyorsunuz, hem çiziyorsunuz. Hiç kolay iş değil.
Elbetteki o tempo içinde gerek zaman darlığından, gerekse etkilenmekten ne bulursanız yararlanıyorsunuz.
Bunu da normal karşılıyorum.

Hal Foster Prens Valiant'ı çizmeye başladığında 44 yaşındaydı. 1764 sayfa çizmiş, sonrasını varisi John Cullen Murphy'e devretmiştir.
Örnek vermek gerekirse Suat Yalaz Karaoğlan'ı çok genç yaşlarda çizmeye başlamış.. Önünde öğreneceği biri yok, kaynak yok.
Yegane kaynağı izlediği filmler, Hal Foster ve Alex Raymond gibi büyük ustalar...
Onların çizimleri de öyle böyle değil, iştah kabartacak güzellikte film gibi sahnelerden oluşuyor.
Neyse, üstat sadece Karaoğlan ile 80 küsur tane macera yazıp çizmiş.
Kaan, Yandım Ali, yakın tarih belgeselleri, İslam Tarihi ve Fransa'da ürettiklerini saymıyorum bile.
Muazzam, durmaksızın çizmiş gibi bir şey. Bunlar çok iyi ve ulaşılması çok zor rakamlar.
Mizahi dili, eğitici öğretici konuları ve kıvrak fırçasıyla uzun yıllar Belgesel çizgi romanlarının aşılabileceğini sanmıyorum.
Keşke onun da devredebileceği gençler olsaydı, ya da yerine birilerini yetiştirme imkanı bulsaydı.

Şimdi bu örneklere baktığımızda herkes herşeyden yararlanmış.
Ama bu işi abartmadan makul seviyede tutabilmek önemli. Yoksa tabi ki her şeyden yararlanacaksın. Bu çizeri de geliştirir.
Ama takliti alışkanlık haline getirmemek lazım. Sürekli taklit ederek bu iş yürümez, yürütemezsiniz. Bu işte çabuk olmak, seri çizebilmek önemlidir.
Bir şeylere baksanız da bakmasanız da kağıda şakır şakır desen atmalısınız. Yoksa dünya çapında üretemezsiniz.

Bugün teknoloji gelişti. Teknolojinin sunduğu sayısız avantajlar var.
Çizim programlarının içerisinde 3D-4D modelleme yapılmış hazır figürler, mekanlar bulunuyor. Kendiniz de ekleyebiliyorsunuz.
Modeli Mouse hareketleri ile istediğiniz harekete ve açıya getirip, kendi tipinizi, kendi kıyafetlerinizi giydirip çizebiliyorsunuz.
Bu da size ait bir şey oluyor. Çünkü kontrol tamamen sizin elinizde...
Daha önceden de dediğim gibi mesele yazıp çizmeyi bilmekte, sinemayı iyi bilmekte, yararlandığınız kaynaktan özgün bir iş ortaya koyabilmekte...

Örnek vermem gerekirse Manga programında modeli istediğiniz harekete ve açıya getirebiliyorsunuz.
Önden, yandan, alttan, üstten ve hatta her hareketini parmak ucuna kadar tutup değiştirebiliyor, istediğiniz şekle sokabiliyorsunuz.
(Marvel'de bu konuda çok daha gelişmiş programlar var. Orada eğitimden geçmek gerekiyor.)
Benim yaptığım hareketler karşınızda. Artık gerisi çizim yeteneğimize ve ışık gölge bilgimize kalıyor. Asıl başarı bundan sonrasında.:)

 

[hggurak]

Tam bir resital,
Tam bir festival...
Bu başlık altında yorumlarıyla ve verdikleri olağanüstü güzellikteki örneklerle dimağımızı zenginleştiren tüm ustalara selam olsun...

 

[Beymelikli18]

Benden de hepinizse selam ,saygı ve sevgiler..

 

[hemşinli]

Paylaşimlar için teşekkürler.. kim ne derse desin, bizim kahramanlarin heybeti ve maceralarindaki heyecan temposu hiç birinde yoktur..

 

[gandor08]

Bu konu ne kadar güzelleşmiş böyle, lütfen devam.

Harika tespitler. Herkese ayrı ayrı teşekkürler.

 

[serdary67]

Sadık dostumun dediği gibi böyle sayısız çok örnek var. Paylaşmakla bitmez.
Ama bu şu demek değildir, binlerce sayfa çizgi roman çiziyorsunuz,
her gün gazeteye, her hafta dergiye yetiştirmek zorundasınız. Türkiye şartlarından bahsediyorum.
Hem yazıyorsunuz, hem çiziyorsunuz. Hiç kolay iş değil.
Elbetteki o tempo içinde gerek zaman darlığından, gerekse etkilenmekten ne bulursanız yararlanıyorsunuz.
Bunu da normal karşılıyorum.

Hal Foster Prens Valiant'ı çizmeye başladığında 44 yaşındaydı. 1764 sayfa çizmiş, sonrasını varisi John Cullen Murphy'e devretmiştir.
Örnek vermek gerekirse Suat Yalaz Karaoğlan'ı çok genç yaşlarda çizmeye başlamış.. Önünde öğreneceği biri yok, kaynak yok.
Yegane kaynağı izlediği filmler, Hal Foster ve Alex Raymond gibi büyük ustalar...
Onların çizimleri de öyle böyle değil, iştah kabartacak güzellikte film gibi sahnelerden oluşuyor.
Neyse, üstat sadece Karaoğlan ile 80 küsur tane macera yazıp çizmiş.
Kaan, Yandım Ali, yakın tarih belgeselleri, İslam Tarihi ve Fransa'da ürettiklerini saymıyorum bile.
Muazzam, durmaksızın çizmiş gibi bir şey. Bunlar çok iyi ve ulaşılması çok zor rakamlar.
Mizahi dili, eğitici öğretici konuları ve kıvrak fırçasıyla uzun yıllar Belgesel çizgi romanlarının aşılabileceğini sanmıyorum.
Keşke onun da devredebileceği gençler olsaydı, ya da yerine birilerini yetiştirme imkanı bulsaydı.

Şimdi bu örneklere baktığımızda herkes herşeyden yararlanmış.
Ama bu işi abartmadan makul seviyede tutabilmek önemli. Yoksa tabi ki her şeyden yararlanacaksın. Bu çizeri de geliştirir.
Ama takliti alışkanlık haline getirmemek lazım. Sürekli taklit ederek bu iş yürümez, yürütemezsiniz. Bu işte çabuk olmak, seri çizebilmek önemlidir.
Bir şeylere baksanız da bakmasanız da kağıda şakır şakır desen atmalısınız. Yoksa dünya çapında üretemezsiniz.

Bugün teknoloji gelişti. Teknolojinin sunduğu sayısız avantajlar var.
Çizim programlarının içerisinde 3D-4D modelleme yapılmış hazır figürler, mekanlar bulunuyor. Kendiniz de ekleyebiliyorsunuz.
Modeli Mouse hareketleri ile istediğiniz harekete ve açıya getirip, kendi tipinizi, kendi kıyafetlerinizi giydirip çizebiliyorsunuz.
Bu da size ait bir şey oluyor. Çünkü kontrol tamamen sizin elinizde...
Daha önceden de dediğim gibi mesele yazıp çizmeyi bilmekte, sinemayı iyi bilmekte, yararlandığınız kaynaktan özgün bir iş ortaya koyabilmekte...

Örnek vermem gerekirse Manga programında modeli istediğiniz harekete ve açıya getirebiliyorsunuz.
Önden, yandan, alttan, üstten ve hatta her hareketini parmak ucuna kadar tutup değiştirebiliyor, istediğiniz şekle sokabiliyorsunuz.
(Marvel'de bu konuda çok daha gelişmiş programlar var. Orada eğitimden geçmek gerekiyor.)
Benim yaptığım hareketler karşınızda. Artık gerisi çizim yeteneğimize ve ışık gölge bilgimize kalıyor. Asıl başarı bundan sonrasında.:)

Aslında bugün artık çizimde bilgisayar o kadar çok kullanılıyor ki ve programlar o kadar gelişmiş halde ki elle çizim teknikleri unutulmaya başlandı.Suat yalaz bugün olsa kimbilir ne kaliteli işler çıkarırdı.O eskinin elle binbir zahmetle yapılan çizimleri bugün daha bir anlamlı geliyor insana.

 

[R.Türkmen]

Merak etme Serdary67. Halen önce elle kağıda çiziliyor. Kağıda kurşunkalem çizmeden bilgisayarda bir şey yapmak sağlıklı olmuyor. Ama sonrasını bilgisayarda yapmak çok temiz oluyor artık. Baskı açısından vs.. Ayrıca kağıttan geçmemiş, o tecrübeyi yaşamamış birisine teknoloji de fayda etmez. Bu işin mutlaka en az bir aşaması kağıtta olmak zorunda.

 

[R.Türkmen]

Hangi konuya koyacağımı bilemedim ama üzerine hasbihal ettiğimiz için burası uygun olur diye düşündüm.

SADECE GERÇEKÇİ

Klasik Disney Kahramanları, Finli artist Jirka Vinse Jonatan Vaatainen'in gerçekçi dijital çizimleri ile tıpkı gerçek hayattan oluşturulan resimler gibi...

Prens Eric

Tarzan

Aladdin

Not: Aladdin'in Tom Cruise'dan esinlenildiğini duymuştum, ilk çıktığı dönemde.

Adam / The Beast

Prens Charming

Herkül

John Smith

Prens Phillip

Bunlar da Prensesler...

Ben beğendim.​

 

[hashusdin]

Çok güzel paylaşım.

 

[R.Türkmen]

Burada başladık, buradan devam edeyim.
Şimdi rastladım... 1980 ve 1982 yılları arasında İspanya’da yayımlanan 52 sayılık “Phantom - El Hombre Enmascarado” serisinin 33. Sayısının kapağında; Şehit ressamımız Hasan Rıza’nın (1858-1913) “Osmanlı Kuşatması” tablosundan esinlenilmiş... Dikkatimden kaçmadı. Hasan Rıza'nın savaş tabloları enfestir.

Zonaro’nun sandığımız “Fatih’in İstanbul’a Girişi” tablosu da aslında Hasan Rıza’ya aittir.
(Daha önceden Yedi Kıta Dergisi'nde okumuştum.)

​

 

[Sadık Mustafa]

Çok nefis şeyler paylaşmışsın, eline yüregine sağlık..