Teks Willer’de kapak çalışmaları,alıntılar ve esinlemeler

[vefalı]

The Unforgiven / Affedilmeyenler 1960

Yönetmen John Huston
Müzik Dimitri Tiomkin
Görüntü Yönetmeni Franz Planer
Süre 125 dk
Tür Dram, Duygusal, Western
Ülke ABD
OYUNCULAR
Burt Lancaster Ben Zachary
Audrey Hepburn Rachel Zachary
John Saxon Johnny Portugal
Charles Bickford Zeb Rawlins
Lillian Gish Mattilda Zachary
Joseph Wiseman Abe Kelsey

Teksas'a ve Teksas insanına adanmış bir destan denemesi..Hepburn, Kızılderili kökenli ve 'beyaz' bir aileyle ayrım gözetilmeden yaşayan bir genç kız.. Fakat yakın bir gelecekte tutucular (ve ırkcılar) tarafından saldırılara uğrayacak, ailenin erkekleri bu nedenle sonsuz bir çatışmaya gireceklerdir..Irkcılığı ve bağnazlığı sorgulama ön planda tutulmuş.

 

[profesör]

Burt Lancaster 50 li 60 lı yılların ünlü aktörü, mesajı olan filmleriyle etkili bir sanatçıydı.

Galep'in ondan etkilenmesini doğal buluyorum, iyi de olmuş.

Bana sorarsanız, yüzü ile Julia'ya esin kaynağı olmuş olan zarif prenses Audrey Hepburn ' ü tercih ederim

Sevgili vefalı dostumun bu paylaşımından iki as ve iki harika kapak çıktı.

Teşekkür ve saygılarımı sunuyor, son büyük buluşmadaki eksikliğini kulaklarını çınlatarak özlem gidermeye çalıştığımızı anımsıyorum.

 

[carson10]

Bu film geçen hafta TRT 1'in Western kuşağında "Affedilmeyen" adıyla gösterildi. Filmi yarısında
yakalayabildim. Güzel filmdi. Bu harika tespitler için Sağolun Vefalı Üstâd. Film bir klasik.

 

[Gabby]

68 no'lu Tex'te kullanılan Burt Lancaster pozu da öyle bir poz ki nereye koysan sırıtmaz:

Tüfek yerine eline balta tutuştur, kostümü de değiştir al sana Zagor…
Çıkar üstündekileri, ver eline bıçağı Tarzan;
hazır soymuşken kallavi bir kılıç ekle olsun Conan…

Sözkonusu filmde de olduğu gibi, o yılların sinema afişlerinde ressam çizimleri kullanıldığını görüyoruz ki bu da anlaşılabilir bir şey.
Matbaa sektörünün maliyet açısından günümüzdeki nimetlerden uzak olması, sadece sinema afişlerinde değil reklam sektöründe de
fotoğraf yerine illüstrasyon kullanımını öne çıkarmış.

“afiş filmin davetiyesidir” anlayışıyla hazırlanmış ve sinema feneri de denen devasa boyutlu ışıklı sinema önü afişlerini yansıtan
o günlerin fotoğraflarını ve yine eski reklamlardaki çizimleri incelerken keşke hep böyle devam etseymiş diyesi geliyor insanın…

 

[Soleil]

1960 yapımı Affedilmeyen filminin birbirinden 12 sene arayla yayınlanan 2 ayrı Teks kapağı için Galep'e ilham verdiğini görmek oldukça etkileyici. 219. sayıda (Requiem per una canaglia / Kötü bir kadına ağıt) Teks'in, sırtına ok saplanmış yaralı bir adamı sürüklemesi doğrusu çok garip görünüyordu. Demek işin doğrusu, film afişindeki gibiymiş.
Bu filmi ilk 1981 yılında gördüm ancak seyretmek bundan birkaç yıl öncesine nasip oldu. Bu arada filmde ırkçılığı ve bağnazlığı sorgulamanın ön planda tutulduğu düşüncesine katılmıyorum. Filmde ırkçılık da konu ediliyor fakat kızılderili düşmanlığı hicvedilmiyor. Bilakis filmin kahramanları bir kadını vermemek uğruna onlarca kızılderiliyi gözlerini kırpmadan öldürüyorlar. Filmin son sahnesine kadar bu yapılıyor ve bu davranış da adeta kutsanıyor. Kızın bebekken nasıl alındığının hikayesi anlatılırken insanın tüyleri ürperiyor ve hiç kimse bundan dolayı kızılderililere karşı bir suçluluk duygusu hissetmiyor. Filmde verilmek istenen mesaj, ırkçılığı kötülemek filan değil; bu filmin çevrildiği tarihte Amerikan sineması kızılderililere iyi gözle bakacak düzeye henüz gelmemişti. Onlara göre, kızılderililerin canı, kanı, malı herşeyi beyazlara mübahtı, onların herşeyi alınabilir, fakat onlara hiçbir şey verilemez.
Filmin mesajı: İnsanın karakterinde ırkı değil yetiştiği çevre belirleyicidir. Beyazlar medenidir, kızılderililer vahşidir, onlardan (ç)alınan şey geri verilemez.