Makale - Zor ve gizemli bir dünyaya hoş geldiniz - Sevil Atasoy

toxine

Onursal Üye
11 Mar 2013
995
3,267
Tespit edilemedi

Zor ve gizemli bir dünyaya hoş geldiniz

Sevil Atasoy
18 Eylül 2005


Prof. Dr. Sevil Atasoy kimdir?


İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’nden mezun oldu. Biyokimya
alanında uzmanlık ve tıp bilimleri doktorası yapan Sevil Atasoy, 1976
senesinde biyokimya uzmanı oldu. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp
Enstitüsü öğretim üyesi görevi yaptı.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde öğretim üyeliğinin yanı sıra, 1980-93
arasında Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Kimyasal Tahliller İhtisas
Dairesi başkanlığı, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nün 1987-
2005 yılları arasında müdürlüğünü yürüttü. Ayrıca 2009 senesine
kadar öğretim üyeliğini sürdürdü.

Sevil Atasoy, 2005-10 arasında Birleşmiş Milletler Uluslararası
Uyuşturucu Kontrol Kurulu'nun başkanlığını yaptı.

2016 senesinin Nisan ayında 2017-2022 dönemi için Uluslararası
Uyuşturucu Kontrol Kurulu üyeliğine tekrar seçildi.

Kitapları:
Bu Ayak İzi Senin DR. Watson
Labirent/ Adli Bilimlerin Gizemli Dünyası
Karanlığa Yolculuk
Yeraltındaki Melekler Yerüstündeki Şeytanlar
Her Çikolata Yenmez ve Başka Tatsız Öyküler
Acayip İşler

2005-2009 yılları arası, Hürriyet gazetesinde haftalık adli bilim
yazıları kaleme aldı. İngilizce, Almanca ve Fransızca bilen Atasoy,
Hürriyet gazetesinin Pazar ekinde “Delil Avcısı” adlı sayfada 250
kadar gerçek suç öyküsü yayınladı.


---

Delil Avcısı
Zor ve gizemli bir dünyaya hoş geldiniz


Size, akıllara durgunluk veren Ölüler Meydanı Jemaa el-Fna’yı
anlatabilirdim. Ya da Katmandu’dan Lhassa’ya planladığınız yolculukta
yanınıza alacaklarınızı.

Gelin görün ki, paylaşmak istediğim başka şeyler var.

Dünyanın dört bir yanındaki olay yeri inceleme birimlerinde ve kriminal
laboratuvarlarında çalışan adsız kahramanların bilim ve teknolojiyi
kullanarak suçu nasıl aydınlattıklarını, suçluyu, suçsuzdan nasıl
ayırdıklarını...

Kimyanın, matematiğin, fiziğin, genetiğin ve daha nice bilim dalının
‘forensic science’, yani ‘adli bilimler’ çatısı altında suçla mücadeleye
nasıl katkıda bulunduğunu...

CSI:Miami ya da benzeri dizilerde gördüğünüz teknolojilerin ne kadarının
gerçek, ne kadarının hayal olduğunu anlatmak istiyorum.

Anlatmak istediğim başka şeyler de var.

Okunduğunda, duyulduğunda, tanık olunduğunda pek de keyif
vermeyen...

İsyan ettiren, hayrete düşüren, ‘Bu kadar da olmaz ki!’ dedirten...

Yukarıdakiler kadar hoşlanmayabilirsiniz, ama bunları da anlatmak
istiyorum.

Suçun kimi zaman neden aydınlatılamadığını, suçluların kimi zaman neden
yakalanamadığını ya da masumiyetin neden kanıtlanamadığını...

Gözbebeğimiz, umut bağladığımız ‘forensic science’ın kimi zaman nasıl
‘junk science’ yani ‘çöp bilim’e dönüştüğünü...

Ama her şey bir yana önce şunu sormak istiyorum: ‘Faili meçhul’lerden
ve ‘ben masumum’ diye çırpınanlardan rahatsız oluyor musunuz?

Eğer birine ya da her ikisine ‘evet’ diye cevap verdiyseniz, bilin ki
bilimsel deliller olmadan suçlular adalete teslim edilemez, bilimsel deliller
olmadan haksız yere itham edilen korunamaz.

Gerçeğe ve sadece gerçeğe ulaşmaya çalışan delil avcılarının, zor, ama
bir o kadar gizemli ve çekici dünyasına hoş geldiniz.

Lisa Eder cinayetinden artakalan kül kan, kıl ve koli bandının düşündürdükleri

OLAYIN HİKAYESİ

KÜLLERİN SESSİZLİĞİ

Geçen yıl 20 Ekim günü, Kassel - Hannover otoyoluna dakikalar
mesafesindeki St. Thomas Kilisesi’nde 200 kişiydiler.

Tören bitiminde bunlardan altısı, ayçiçekleri ile süslenmiş beyaz tabutu
omuzlarına aldı, önce içeridekilerin, sonra dışarıda yağmur altında
bekleyenlerin arasından geçirdi ve siyah bir limuzine yerleştirdi. Limuzin,
otopsilerden geçmiş cenazeyi yakılacağı yere götürdü.

Küller, havaya savrulmadı. Alman yasaları bunu yasaklıyor. 2 kilo kadar
kül, özel bir çanakta toplandı. Birkaç zerresi rüzgara kapıldı, geldi aylar
sonra aklıma düştü.

Kilometrelerce ötede küle dönüşen küçük, sarışın, mavi gözlü kız, tatile
geldiği ülkemde öldürülmeden önce neler yaşadı? Aslında küller, adli
bilimcilere pek çok şey anlatabilir. Ne yazık ki merak ettiklerim
konusunda sessizler.

SİNEKLERİN DİLİ

Cenaze töreninden 10 gün önce bir pazar günü 15.00 sularında, küçük
kızın annesi Petra Eder, tatile geldiği yörenin güvenliğinden sorumlu
olan Alanya Yeşilköy Jandarma Komutanlığı’nı aradı. 11 yaşındaki kızı
Lisa’nın, 3 saat önce kaldıkları otelin yakınındaki marketten bir deniz
yatağı almak üzere çıktığını ve geri dönmediğini bildirdi. Soruşturma
sonucunda, market sahibinin Lisa’ya bir deniz yatağı sattığı, deniz
yatağını şişirirken, Lisa’nın ‘şimdi geliyorum’ diye çıktığı ve bir daha
markete geri gelmediği anlaşıldı.

Ertesi gün öğleden sonra, bir temizlik işçisi, Alanya İç Kale mevkiinde,
Muhtarın Yeri adlı mekana 50-60 metre uzaklıkta, çıkışa göre yolun
solunda, her gün yaptığı gibi, çam ağaçlarının arasında pet şişe ve
naylon toplamaya başladı. Elindeki yaraya sineklerin konduğunu
görünce. ‘Buralarda sinek olmaz, ölü var herhalde’ diye düşündü. Yolun
6-7 metre aşağısında Lisa Eder’in cesedini buldu.

Temizlik işçisi verdiği ifadede, değme olay yeri inceleme uzmanlarına taş
çıkartırcasına sinekleri, kırmızı karıncaları anlattı. Hatta kızın giysileri
üzerinde yaprak ve ot olmadığından, yoldan aşağı yuvarlanmayıp, buraya
bırakılmış olması gerektiğini bile söyledi.

Kızın cesedi bulunduğunda üzerinde açık mavi tişört, lacivert etek
vardı, altı çıplaktı. Olay yeri inceleme uzmanları uzun sarı saçlarının
örttüğü sağ yanağı üzerinde ve usulca çevirdiklerinde sırtında sağ
omuzuna doğru koli bandı, ayrıca ensesi, beli ve sırtında 4 adet siyah
kıl buldular ve inceletmek üzere aldılar.

SUÇ VE DELİL

Lisa Eder’e iki kez otopsi yapıldı. Biri bulunduğu gün Alanya Adli Tıp
Şube Müdürlüğü’nde, diğeri 4 gün sonra Hannover Tıp Fakültesi Adli Tıp
Enstitüsü’nde.

Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu, her iki yerin otopsi raporunu ve
gerçekleştirilen diğer tetkikleri değerlendirdi ve kesin ölüm nedenini,
‘ağız, burun çevresinde görünen travmatik değişimler, ölü lekelerinin
yayılımı ve renkleri ile diğer olay yeri ve otopsi bulguları göz önüne
alındığında ağız ve burun kapanmasına bağlı solunum yetmezliği’ olarak
bildirdi. Ayrıca, Lisa’nın ölmeden kısa süre önce ‘anal yoldan cinsel
saldırıya’ maruz kaldığını ekledi.

Cesedin bulunduğu günün akşamı jandarma, otel yakınındaki
dükkanlardan birinin sahibini şüpheli olarak polise teslim etti. Çünkü
pantolon paçasının sağ arka, orta kısmında kan, otosunda sarı saç ve
işyerinde koli bandı bulunmuştu. Ankara Polis Kriminal
Laboratuvarlarında pantolondaki kan lekesi incelendi ve Lisa’nın DNA’sı
ile uyumlu olduğu saptandı. Şüpheli, çok güçlü bir delille sanığa dönüştü.

SADECE MERAK

Jandarma sanığın üzerindeki kot pantolonun sağ arka kısmındaki kan
lekesinden şüphelenmiş. Bu leke de Ankara Polis Kriminal
Laboratuvarı’nda incelenmiş ve kanın DNA’sı Lisa’nın özelliklerini
tutmuş. Diyebilirsiniz ki, ‘Bu tür bir DNA delili olduktan sonra, koli
bandıymış, lifmiş, kılmış, tükürükmüş, poşetmiş bu ayrıntılarla
uğraşmanın ne önemi var?’ Sadece merak ediyorum.

LISA’NIN ANNESİYLE GÖRÜŞTÜM

Lisa Eder’in cesedi bulunduğunda üzerinde açık mavi tişört ve lacivert
kısa bir etek var. Kendisini en son gören market sahibine ceset
gösterildiğinde ‘Kız bu kız, ama etek bu değil’ dediğinden, Lisa’nın
annesi Petra’yı Almanya’dan telefonla arayıp sordum. Etek kendi
lacivert, pamuklu kumaştan eteğiymiş. Market sahibi yanılmış. Bu, görgü
tanıklarına her zaman güvenmemek gerektiğinin iyi bir örneği. Petra ile
telefonda uzun bir süre konunun değişik ayrıntılarını da görüştüm.
Soruşturma ile ilgili tek bilgi kaynağı, Bild Gazetesi’nde ara sıra
yazılanlarmış. Sanığın pantolonu üzerindeki kanın, Lisa’ya ait olduğunu
bile bilmiyordu. Üstelik Hannover Adli Tıp Enstitüsü, kendisine
Türkiye’deki otopsiyi, uzman olmayan bir hekimin yaptığını söylemiş. Bu
tip soruşturmalarda resmi kaynakların, tarafları ve kamuoyunu
bilgilendirmesinin ne denli önemi olduğunu bir kez daha gördüm.

ANALİZ 1

Kırmızı leğeni ve kımıldayan siyah poşeti konuşturmak

Lisa Eder cinayeti ile ilgili olarak, halen kovuşturulan sanığın, Lisa’nın
kaybolduğu saatlerde, iki eliyle zor kaldırdığı siyah bir poşetle
dükkanından çıktığını ve otomobilinin bagajına koyduğunu gören var.
Ayrıca, bazı ev komşuları, içerisinde siyah bir poşet bulunan, kırmızı bir
leğeni, oldukça zorlanarak 3. kattaki dairesine taşıdığından söz etti.
Hatta kapının göz deliğinden bakan biri, poşetin kımıldadığını ve dışına
taşan ayaklar gördüğünü de belirtti. İfadeler birleştirilirse, Lisa’nın
dükkanda poşete konduğu, otomobilin bagajına yerleştirildiği, eve
götürüldüğü ve kırmızı bir plastik leğen içinde, yukarı taşındığı
düşünülebilir. Sanığın evindeki balkonunda el konan kırmızı leğen ve
siyah poşetlerde Lisa’nın açık mavi tişörtünün ve lacivert eteğinin lifleri,
saçı veya çıplak teninin değmesi nedeniyle DNA’sı bulunabilse, ne kadar
değerli bir delil oluşturur. Dosya içerisinde, henüz bu konuda bir veri
yok. Yoksa evde el konan siyah poşetler arasında Lisa’yı taşımada
kullanılan poşet yok mu? O zaman suç sırasında kullanıldığı varsayılan
poşet nerede? Bulunursa, kaldırmak için elle tutulan kısmında sanığın
DNA’sı, içinde Lisa’nın DNA’sı var.

ANALİZ 2

Lisa’nın iç çamaşırı nerede

Giysilerle ilgili önemli ayrıntı, ceset üzerinde iç çamaşırının bulunmayışı.
Halbuki Lisa’nın annesi bana, otelden çıkarken kızının iç çamaşırı
giydiğini söyledi. Bu çamaşır acaba nerede? Sanığa ait bir mekanda
bulunmuş olsa ya da bir çöp kutusunda ele geçse ve üzerinde sanığın
DNA’sı bulunsa, ne kadar değerli bir delil oluşturacaktı.

ANALİZ 3

Koli bantları çok şey anlatabilir

Lisa’nın cesedi üzerindeki koli bandı parçalarından yola çıkan güvenlik
güçleri, sanığın ev ve işyerinde buldukları koli bantlarına el koydular.
Lisa’nın üzerindeki bantlarda, kendi kanının olduğu saptandı. Ev ve
işyerindeki bantlarda kan ve vücut sıvısı aranmış ve bulunamamış.
Zaten, çok zayıf bir ihtimaldi. Şüpheliye ait mekanlarda ele geçen
bantlarla, mağdur ya da diğer eşya üzerinde bulunan bantların
özelliklerinin karşılaştırılması, aynı imalatçının ürünü olup olmadıklarını
ortaya çıkartır. Yırtılma yerlerinin tam olarak örtüşmesi, suç sırasında
kullanıldığının kesin delilidir. Lisa Eder cinayetindeki bantlar, sanırım
henüz tüm bildiklerini söylemiş değiller.

ANALİZ 4

Lisa uyutuldu mu

Katil, Lisa’nın direncini kırmak için, sadece hırpalamak, ağzını burnunu
kapatmak ve belki de koli bandıyla sarmakla yetinmeyip bir madde
vererek uyuttu mu? Ölen kişilerin kan ve iç organ parçalarında
toksikolojik analiz çok büyük emek isteyen, zor bir iştir. Hele hangi
maddeyi arayacağınız size söylenmez ise. Yönlendirme olmadığından,
bütün dünyada olduğu gibi, Adli Tıp Kurumu Toksikoloji Şubesi de
yüzlerce maddenin tarandığı sistematik analiz gerçekleştirdi ve bir şey
bulamadı. Oysa bu standart analiz dışında, bu tip olaylarda sıklıkla
karşılaşılan başka maddeler de aranabilirdi. Örneğin,
gamahidroksibütirat. ‘Tecavüz şurubu’ olarak bilinen GHB, renksiz,
kokusuz ve hafif mayhoş bir sıvı, satışı yasak. Hızla derin bir uykuya ve
geçici hafıza kaybına neden oluyor. GHB’yi mutfakta bile sentezlemek
mümkün. İmalatında kullanılan 2 madde, besin desteği satan
dükkanlarda ve spor salonlarında bulunabiliyor. Aynı anda yutulursa,
vücut bunları kendi içinde de GHB’a dönüştürüyor. Benzer şekilde,
cinsel saldırılar öncesi, sıklıkla kullanılan ve piyasada kolayca bulunan
başka maddeler de var. Özel olarak talep edilseydi, ellerinde olduğunu
çok iyi bildiğim ileri teknikleri kullanarak arayacaklardı. Ortaya çıkacak
sonuç da, belki olayın daha iyi anlaşılmasına çok önemli katkılar
sağlayacaktı.

ANALİZ 5

Tükürük, sperm kadar değerli

Dosyada, Lisa Eder’in ağzı içinden, ayrıca anal ve vajinal bölgelerden
alınan sürüntülerde sperm arandığına ve bulunamadığına dair rapor var.
Ancak bir cinsel saldırıda her zaman sperm bulunmayabilir. Bulunsa bile,
ağız ya da cinsel organlarda olmayabilir. Özellikle çocuklara yönelik
cinsel saldırılarda, saldırgana ait tükürük bulabilme olasılığı her zaman
daha fazladır. Tükürük demek de, DNA demektir. Bu nedenle tükürüğün
bulaşma olasılığı bulunan vücut bölgelerinden, örneğin boyun, ense,
göğüs üzeri ve çevresi, uyluk araları, cinsel organ etrafı gibi bölgelerden
mutlaka usulüne uygun olarak örnek almalı ve burada DNA analizi
yapılmalıydı.

ANALİZ 6

Kılların köksüzlüğü

Lisa’nın cesedi üzerinden toplanan 4 adet kıl, ayrıca sanığın otosunun
arka koltuğu üzerinden alındığı belirtilen iki kıl, ne yazık ki yapılan
genetik analizlere cevap vermedi. Çünkü köksüzdüler ve kök olmayınca
hücre çekirdeğinde bulunan DNA analizi yapılamıyor. Bu nedenle Lisa’nın
üzerindeki kılların kime ait olduğunu bilemiyoruz. Otodaki 2 kılın da
Lisa’ya aidiyeti saptanamadı. Batı ülkelerinin güvenlik birimleri, köksüz
kılla karşılaştıklarında artık mitokondriyal DNA çalışıyorlar.

---

Buradan çıkan sonuç: gerçeklerin kurgusal romanlardan daha vahim olduğu.

---

Delil Avcısı sonraki makale
Maynuşların dünyasına düşen Madrid bombası

---
 
Son düzenleme:

Mehmet Serdar Ateş

Onursal Üye
4 Ara 2009
969
3,351
Kütahya
Bu tür olaylarda kriminal bütün detayları konuşturup, olayı bütün detayları ile ortaya çıkarıp gerçek suçlunun bulunması ve hak ettiği ceza ile cezalandırılması, toplumun güvenliğinin sağlanması açısından çok önemli.
...
Üzücü ancak sürekli yaşanan çocuk istismarı ve cinayetlerinin önüne geçmek devlet idaresinin en öncelikli görevlerinden birisi olmalı...
...
İnsanca yaşama hakkı her insanın en kutsal hakkıdır. Bu hakka kimse müdahale edemez. Etmemeli, ettirilmemeli...
...
makale bilmediğimiz, sadece polisiye dizilerden gördüğümüz bilgilerle kısıtlı bilgi dağarcığımıza yeni bir ufuk açtı.

makale ve yayın için teşekkür ederim.
 
Son düzenleme:
Üst