Alfa Teks

Lami Tiryaki

Onursal Üye
21 Nis 2009
513
3,727
1972’de Yüzbaşı Volkan’la başlayan, geleneksel çizgi roman içeriğimizin dışına çıkma çabaları, Ali Recan’ı önce Kaptan Venüs’ü yaratmaya sonra da kendi bağımsız yayınevi Alfa Yayınları’nı kurmaya kadar götürecekti.

Alfa Yayınları, Yüzbaşı Volkan’la başladığı yolda rotayı, 1980 yılının Haziran ayında Conan’la Amerikan çizgi romanlarına çevirip, buradan sağlam adımlarla yürümeye başladı. Seçim çok ama çok isabetliydi. Hala Conan dendiğinde akla ilk Alfa Yayınları’nın gelmesi tesadüf değildir. Conan’ın çok iş yaptığını gören Ali Recan, bu alanda göze görünür bir boşluk olduğunu fark etmekte gecikmedi. Girişimci çizgi roman üreticisi ve yayıncı, gözüne Türkiye’de doğru dürüst emekleme dönemi bile geçirmemiş bir alanı, süper kahramanlar dünyasını kestirip, oldukça kararlı bir şekilde yoluna devam etti.



Yayınevi, başlangıçta başarılı bir yayın grafiği çizdi. Türk çizgi roman okuyucularını, sevimli bir formatta yayınladığı pek çok süper kahraman çizgi romanlarıyla buluşturdu. Sonrasında, o dönemi yaşayan çizgi roman okurlarının bildiği üzere siyaset ve başka alanlarda iz bırakmaya koyuldu. Bu dönemde Alfa Yayınları’nın yönetimi Mehmet Turgut Sağıroğlu ve kızı Gül Feride Sağıroğlu isimleriyle anılan Sağıroğlu ailesine geçti. Aslında öğrendiğimiz kadarıyla Sağıroğlu ailesi daha çok maddi destek veriyor, işin yönetiminde çizgi roman sevdalısı profesyoneller çalışıyordu. Hatta bir dönem Ali Recan, Alfa Yayınları’na tekrar dönüp kendi kurduğu yayınevinde sorumlu yönetici olarak ta çalışmış.

Benim de hatırladığım üzere bu dönemlerde, Alfa’nın çok fazla Amerikan Süper Kahraman çizgi romanlarına boğulmuş olduğu; Türkiye’de iş yapmak isteyen çizgi roman üreticilerinin Avrupa kökenli veya yerli çizgi romanlara yönelmesi gerektiği üzerine pek çok spekülasyon yapılıyordu. Aslında bu duruma ne kadar spekülasyon denir bilmiyorum ama, 2000’lerin ortasına kadar bu tezin epey doğru olduğuna şahsen inananlardanım. Alfa yöneticileri de bu durumu değerlendirmiş olacaklar ki, Avrupa kökenli veya Avrupa harici olsa da western veya güncel temalı çizgi romanlara da yayın yelpazesinde yer vermeye başladı. Honda, Zorro, James Bond, Kit Karson, Korku gibi çizgi roman örneklerini yayınladı.

Aslında çizgi roman okurlarının kasdettiği, doğrudan Bonelli ve diğer İtalyan üretimi ürünlerdi. Lamı cimi yok, bu memlekette Zagor, Mister No, Teks, Tommiks, Teksas, Kaptan Swing gibi İtalyan çizgi romanlarının sarsılmaz bir üstünlükleri vardı. Yayınevinin bu yöndeki tercihi Teks’ten yana oldu. 1990 yılında Alfa Yayınları, Ceylan Yayınları’nın Temmuz 1987’de, Teks’in yayınını bıraktığı yerin bir miktar ilerisinden yayınlamaya başladı.


Alfa Teks İlk Sayı Görünmez Tehlike

Ceylan Yayınları’nın Temmuz 1987’de yayınladığı son Teks fasikülü olan 5. sayının 21. sayfasında başladığı ve orijinal 309. sayıya denk gelen, Shangay’lı Kadının Dramı isimli macera 6. sayı yayınlanmadığı-veya bazı söylentilere göre yayınlanmış, ancak ben rastlamadım-için yarım kalmıştı. Alfa, bu maceranın devamı ve finalini içeren orijinal 310. sayı “Görünmez Tehlike”yi (La Minaccia Invisibile) orijinaliyle, kapak sırtı dahil, birebir aynı formatta ve orijinal kapağıyla, ancak zamanın yerli çizgi roman kalıpları içinde yayınladı. 15 günlük seri olarak başladığı Teks’e iddiali bir giriş yapan yayınevinin Yazı İşleri Müdürü Erdal Çakıcıoğlu, ilk sayının 4. sayfasında yayınlanan “ÇIKARKEN…” başlıklı yazısında, Teks’i yayınlamaya başlamanın heyecanı dışında Alfa’nın okuyucusuna ne kadar çok değer veren bir yayınevi olduğundan, “önüne ne konursa okuyacak olana hitap etmenin” dışında, okurun beğenisini gözeten bir yayınevi olduklarını vurgular. Teks’i yayınlarken okuyucu fikirlerini gözeteceklerini öne sürer.

Yayınevi sözünün arkasında durur ve Balıkesir’den çizgi roman sevdalısı Mehmet Mengü’nün uzun bir mektubunu 2. ve 3. sayılara yayılmış bir şekilde eksiksiz yayınlar. Mehmet Mengü, bu güzel mektubunun içeriğinde yayınevinin ne kadar isabetli bir iş yaptığının altını çizerek iyi dileklerini ve temennilerini sıralar(bence forumda sahiplerine ulaşılabilen bu mektuplar izin alınıp yayınlanmalı; bu harika anılar ölümsüz kılınmalıdır). 4. ve 5. sayılarda, belki de o zamana kadar yapılmamış bir uğraşa girip Teks hakkında editoryal bir yazı yayınlarlar. Bu yazının içinde, Pandora yayınevinin Gian Luigi Bonelli ile yaptığı muhteşem bir söyleşisi de yayınlanır. Böylece türk okuyucusu, belki de ilk kez Bonelli ismi hakkında bilgi sahibi olmuştur. Aynı sayıda ve devamında Ervin Mübarekyan isimli bir okuyucu, “daha baştan Teks’i kaybetmemek adına” Teks’te yapılan imla ve çeviri hatalarını sıralar, hatta mevcut çevirmenin acilen değiştirilmesini bile talep eder. Yayınevi bu mektubu aynen yayınlayıp okuyucunun istediği değişiklikleri derhal yaptıklarını yazar. Bu samimi ve hızlı yaklaşımı 1990’ların sonundan itibaren yayın hayatına başlayan kaç tane çizgi roman yayınevinde gördük diye düşündüm, aklıma hiçbir isim gelmedi. Hatta forumlarda okuru aşağılayan filan… Neyse…

Yukarıda da belirttiğim üzere orijinal formatı koruyan yayınevi, 310. sayıdan itibaren orijinal kapaklarıyla 114 sayfalık tam 18 sayı çıkarır. Çok fazla comics yayınladıklarından olsa gerek, comicslerdekine benzer biçimde, macera isimlerinde aynı sayı için değişik isimlendirmelere rastlanmakta. Mesela 2. sayının başlığı kapakta “Kaybolmuş İnsanların Çiftliği” şeklinde yer alırken, jenerikte “Kayıp İnsanlar Çiftliği” kitabın sırt kısmında ise “Mahvolmuş İnsanların Çiftliği” diye geçer. Benzer şekilde 2. sayının sonunda bir sonraki sayının adı “Gırtlaklayanlar” diye yazılı iken, sayı “Boğaz Sıkıcılar” başlığıyla yayınlanır. Aslında bu tür detaylar benim gibi hem okuyucu hem koleksiyoncu olanlar için çok hoş detaylar, çok hoş anılardır.

“Beyaz Bizon” başlıklı 8. sayıda okur mektuplarına son veren yayınevi, orijinal arka kapaktaki bir sonraki sayının tanıtımına yer verir. Aslında bu tanıtımları bazı kendi arka kapaklarında çok daha hoş bir kurguyla da yapmaktadır. 9. sayının 4. sayfasında ise hafiften kötü rüzgarların estiğini hatırlatan “abonelik duyuruları” başlar ve son sayıya kadar devam eder. 2500 TL fiyatla yayınına başlayan serinin 3. sayıda başlayan “Boğaz Sıkıcılar” ve 15. sayıda başlayan “Washington’da Tuzak” isimli öykülerinin başlığında, çeviren ve kaligrafiyi yapan isimlere yer verilir. Bu da fumetti yayın tarihinde Tay-Judas ve Tay-Alaska dizileri dışında belkide ilk kez rastlanan durumlardandır.


Alfa Teks Sayı 3 Arka Kapak


Alfa Teks Sayı 9, 4. Sayfa


Alfa Teks Abone Arayışı...

Künyeye baktığımızda eski tüfek çizgi roman okurlarının iyi bildiği pek çok isme rastlıyoruz. Turgut Yılmaz, Necattin Sinanç, Aşkın Güngör, Kosta Ceran, Erdal Çakıcıoğlu bu başarılı seriye imza atmış ekipten bazıları. Aslında bu isimlerin Alfa Yayınları tarihçesini oluşturmak üzere kolları sıvamalarını ne çok isterdim.


Alfa Teks Künye

2500 TL fiyat ve 114 sayfalık orijinal formatla 18 sayı çıkan serinin sayfa sayısı 19. sayıda maalesef 98’e indirilmiş. Bu da satışların artık iyi gitmediğinin veya olumsuz başka işaretlerin varlığını göstermekte. 20. sayıdan itibaren fiyatın 3000 TL’ye çıkarılması da maddi sorunların bir başka işareti olsa gerek. Bu durum da 26. sayıya kadar sürdürülebilmiş. “Eski Kilise Efsanesi” başlıklı 27. sayının 82 sayfalık formatta çıktığını görüyoruz. Artık Teks'in yayınında iyice zorlandığı belli olan yayınevi, seriyi 32. sayıya kadar sürdürebilmiş ve bu sayıyla yayınına son vermiş. Seriye ve okuyucuya saygılı bir tutum izleyen yayınevi, “Kaçış Yok” başlıklı bu sayıyla 28. sayıda başlayan “Korku Madeni” isimli macerayı sonlandırırken, yarım macera bırakmamak adına, sanırım, “Kurşun Yağmuru” isimli 50 sayfalık bir dolgu/kolaj ile seriyi tamamlamış.


Alfa Teks Sayı 19 Harap Değirmen


Alfa Teks Sayı 27 Eski Kİlise Efsanesi


Alfa Teks Sayı 32 Kaçış Yok

Orijinal 310. sayıdan 340. sayıya kadar olan 29 sayının tümünü yayınlayan yayınevi, macera bazında şanslı bir döneme denk gelmiş. Teks’i tarifleyen macera türlerinin hemen her türlüsü var. Bilimkurgu, entrika, korku, macera, kızılderililer, esrarengiz olaylar, western vb. Biri yarım olmak üzere bu 15 macerada ne ararsanız var. Hatta bir “Kurt Çocuk” hikayesi vardır ki, finali pek dokunaklıdır. Bence bu dönem hikayelerini ayrı bir makalede etraflıca ele almak gerekir.

19. sayıdan itibaren sayfa sayısının azalmasıyla orijinal kapak kullanımı da sınırlanmış olduğundan “Desperados” başlıklı 25. sayı, “Delil” başlıklı 30. sayı ve “Kırmızı Şeytanlar” başlıklı 31. sayı, kapaklardan okunabildiği kadarıyla Oral-veya Ural-Akyüz-veya Akgüz-isimli bir yerli ressama çizdirilmiş.


Sayı 25, 30 ve 31 de Yerli Kapaklar

Şöyle bir geriye dönüp baktığımda-tamamının 15 günlük olduğunu varsayarak-toplam 32 sayı Teks, Alfa Yayınları tarafından tam 16 ay boyunca yayınlanmış. Bu bir buçuk yıl bile etmiyor. Türk okuyucusu olarak bu güzelim seriye hakkını vererek şöyle bir dört beş yıl daha destek verebilseymişiz, nerden baksanız en az 100 sayıyı içeren şahane bir Teks külliyatımız olacakmış. Neden şahane? Çünkü ben bu dönem formatını seviyorum. Ofset baskının o güzel cana yakın baskı kalitesini seviyorum. Aradan geçen 38 yıllık zamanda hala taş gibi, hala aynı netlikte okunabilen o muhteşem baskı kalitesini seviyorum. Zamanın sarı kağıtlarını, bu günün bilgisayar ekranlarını andıran polimer katkılı soğuk kağıt görüntüsünden daha çok seviyorum. Dönem kağıtlarının o ahşap havalı sarı görüntüsü o ahşap kokulu müthiş malzemeyi daha çok seviyorum. Elle yapılan kaligrafiye bayılıyorum. Daha insanca geliyor. Erdal Çakıcıoğlu’nun ellerine sağlık.

Geçen gün PC’den TRT arşivini izliyorum. Baktım dönemin siyah beyazı çok farklı. Gittim benim son model televizyonumu siyah beyaza ayarladım. Ancak TRT’nin o dönem siyah beyazından eser yok. Aynı siyah beyaz değil! Siz de deneyin farkı göreceksiniz. Neden “TRT’nin siyah beyaz dönemi” deyince çıldırdığımızı şimdi daha iyi anlıyorum. Aynı siyah beyaz değil. Dijital teknolojinin siyah beyazı bile bir yapay, bir.. Neyse… İşte 90’lardaki o çok güzel içerikle orijinal malzemenin tamamını içeren enfes bir Teks külliyatının sürdürülebilme şansını yayınevine vermemişiz ne yazıkki.


Alfa Teks 32 Kısım Tekmili Birden

Yine de 32 sayılık bir Alfa Teks külliyatımız olmuş. Hem sırttan, hem kapaktan, hem iç sayfalardan nostalji akan, güzellik akan enfes bir serimiz olmuş. Yayını boyunca sadece bir defa fiyat artışı yapılmış. Alfa Yayınları’na biz fumetti severlerin sesine kulak verip bu güzel seriyi koleksiyonlarımıza kattığı için ben şahsen müteşekkirim. İyi ki yapmışsınız, Erdal, Necattin, Aşkın, Mehmet Turgut, Gül, Kosta, Hayri, Lale, Fatma, Mine ve tabii ki Ali Recan. Ellerinize emeklerinize sağlık…

Selamlar
Lami Tiryaki
 
Son düzenleme:

İskenderunlu

Onursal Üye
29 Tem 2012
5,347
12,824
iskenderun-Hatay
Keyifli yazı için çok teşekkürler. Ali Recan okuyucu mektupları köşesinde tek tek mektuplara cevap verirdi. Büyük bir zevkle okurdum bu köşeyi.
Selam ve saygılar..
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,039
75,336
hiçbiryerde :)
Kapsamlı, uzun bir araştırma ve birikimin
ürünü olan makale için teşekkürler üstadım.
Ben de keyifle okudum. Ayrıca daha
önce bana küçük, eski püskü, yani
şimdiki pırıl pırıl baskılara göre "kötü"
görünen "Alfa" yayınları kitaplarına
artık farklı gözle bakacağım! İşte
bilginin insana faydası. Tekrar
teşekkürler, saygılar Lami üstat.
 

ekenciz

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
13 Eyl 2009
2,988
13,484
Yine keyifli bir yazı olmuş, elinize sağlık. O dönem benim pek ÇR okumadığım döneme denk geldiğinden bı teksleri arada sırada elime geçen sayılardan tanıyorum. Ali Recan'ın Alfa'sı aslında okuyucu ile bağ kurmanın önemini Amerikan örneklerinden anlamıştı ve onu taklit ediyordu. Bugün Marvel milyar dolarlık şirket haline gelebilmiş ise bunu okuyucu ile kurabildiği bağa borçludur. Ali Recan ile lise öğrencisi olduğum dönemde tanışmıştım. Mekanı cennet olsun. Mali açıdan daha iyi durumda olsa muhtemelen bizim ÇR piyasası daha farklı olabilirdi.

Şimdilerde film ve ÇR piyasası birbirlerinden besleniyor. Konu sıkıntısı çeken sinema sanayi bunu ÇR sektöründen beslenerek aşıyor, filmler de ÇR'lara yeni okuyucu çekiyor. Bu birliktelik daha ne kadar sürer bilinmez.
 

orpa

Çeviri & Balonlama
23 Tem 2015
1,307
30,074
İzmir
Çok yararlı bilgiler.Çizgi Roman tarihini Alfa Yayınları üzerinden bir kesit olarak anlatmanız yararlı oldu.Çok teşekkürler üstad.
 

farukgulluce

Yeni Üye
26 Tem 2009
65
209
Gaziantep
yazınızı büyük bir keyifle okudum üstad, eski-yeni baskı kıyaslaması yapılan kısma canı yürekten katılıyorum. kuşe kağıtlara yapılan yeni baskılar ve hatta fotoşop renklendirmeli çizimler bana göre çöpten başka bişey değil.
saygılar.
 
Üst