Todd: Çirkin Dünyanın En Güzel Çocuğu

halukkalafat

Yeni Üye
8 Şub 2011
20
58
Bir roman yazsaydım önsözünü Danny Trejo yazsın isterdim. Ama geç kaldım, Todd’un önsözünü yazmış bile. “Danny Trejo da kim, konumuzla ne alakası var,” diyenler için bir açıklama: Kendileri Machete oluyor. Roberto Rodrigez’in yönettiği filmde aşırı ustalıkla bıçak kullanan bir kiralık katili oynadığı ve en sonunda böylece “ünlü” olabildiği için kısaca Machete diyorum.

Peki Todd da kim oluyor, diyenler için açıklamaya geçmeden Trejo’yu biraz daha anlatmakta fayda var çünkü Todd’un yaşadığı dünyayı böylece daha kolay anlayabiliriz.

Danny Trejo birçokları için –ben de onlardan biriyim- kült bir tip. Birçok Hollywood filminden aşina bir sima: Heat, Con Air, From Dusk Till Down, Spy Kids, Desperado en bilinenleri.

Çoğunlukla kötü adam rollerindedir; birçoğunda da hapishanede mahkûmdur. Uzun saçları, çenesinden aşağıya sarkan bıyıkları, kaslı ve dövmelerle dolu vücudu, zorlu yılların izini taşıyan bol ******** çopur yüzü, kısık gözle bakışı ve tüm “kötü” imajını bir anda silen gülümsemesiyle bambaşka bir adamdır.

Boşuna değildir üzerine yapışan “kötü adam” rolleri;on altı yaşında girmeye başlar hapishaneye ve on iki yıl boyunca bir dışarıda, üç içeridedir. ABD’nin en belalı ve zorlu hapishanelerinden biri olan San Quentin’de boks çalışır ve önce hafif sonra orta sıklette hapishane şampiyonu olur.

En son 1972’de çıkar hapisten, artık yeter deyip hayatını değiştirmeye karar verir. Uyuşturucuyu bırakmak için Adsız Alkolikler toplantılarına katılır. Orada tanıştığı eski bir bağımlı ona o sıralarda çekilmekte olan bir filmde küçük bir rol ayarlar. Mahkûmlardan birini oynayacaktır. Trejo için bu kolaydır çünkü hayatta en iyi bildiği iki şey vardır; birincisi mahkum olmak, ikincisi boks. Kader ağlarını örmektedir.

Film bizde “Firar Treni” adıyla oynayan 1985 yapımı “Runaway Train”dir. Eski mahkûm yeni yazar ve aktör-senarist Eddie Bunker’in kitabından uyarlanmaktadır film. Bunker’ın kendisi de hem filmde oynamakta hem de senaryo danışmanlığı yapmaktadır.

Bunker hem hapishanede hem de Hollywood’da bir efsanedir. Danny Trejo’yu bir çekim sırasında boks stilinden tanır. Aynı dönem San Quentin’de kalmışlardır. Trejo’yu hemen filmin başrollerinden birini oynayan Eric Roberts’a boks dersi vermek üzere tutar. Filmin yönetmeni Andrei Konchalovsky ise Trejo’nun rolünü büyütür. Bunker ile aralarında uzun yıllar sürecek bir dostluk başlar.

Danny Trejo, Todd’un önsözünde 2005 yılında ölen Eddie Bunker’ı anıyor. Eddie Bunker’ı tanımayanlar için bir ipucu: Kendisi Rezervuar Köpekleri’ndeki Bay Mavi’ydi.

Önsöze ve Eddie Bunker’a yine döneriz; şimdi sıra Todd’da.

Kesekâğıdı dipli dünya
Todd Belluomo dünyanın en çirkin çocuğu; o kadar çirkin ki kafasında kesekâğıdı ile geziyor. Kendisine arkadaş arayan –onun durumu göz önüne alındığında arkadaş bulması hiç kolay değil tabii-, başı sürekli belaya giren ama düştüğü durumun vahametini anlamayacak kadar iyi niyetli, temiz ve naif bir çocuk Todd. Onu sevmemek mümkün değil, hele Kutlukhan Perker’in çizimiyle...

Çizgi romanın yazarı Ken Kristen, Todd’u onulmaz bir çelişki yaratmak, yaşadığımız çağın vahşiliğini, acımasızlığını, riyakârlığını gözümüze sokmak, kafamıza kakmak, sarsmak için böyle tasarlamış. Perker ise öyle sevimli ve kırılgan çizmiş ki, Todd’un yaşadıklarını içiniz kalkarak ama bir yandan da kıkırdayarak okuyorsunuz.

Todd etrafındaki tüm kötülüklerden azade bir simge. Annesi dışarıda şimşekler çakıp şakır şakır yağmur yağarken dışarıya çöp dökmeye yolluyor örneğin; bunu isterkenki surat ifadesi midenizi bulandırıyor. Metin çok iyi, çizim on numara dedirten bunun gibi birçok ayrıntı var kitapta.

Duyarsızlık duvarını umarsızca aşan babası ise Todd çöp dökerken elinde kanlı balta olan seri katil tarafından yakalanıp yardım istediğinde, oyalanmamasını, ondan istediği biranın kendi kendine gelemeyeceğini söylüyor. Ve bu sırada gözlerini televizyondan ayırmıyor. Oysa tam da o sırada televizyonda yaşadıkları bölgede art arda çocukların kafaları kesilerek öldürüldüğü haberi veriliyor. Öğretmeni çocukları o kadar çok seviyor ki rahmini komple aldırmış.

Sınıfının azılısının ve şürekasının işi gücü Todd’a pis şakalar yapmak. Evcil hayvan satın aldığı dükkanın kör sahibi bile Todd’a tuzak kuran sınıf arkadaşlarıyla ortak çalışıyor.

Polis şefi kafa kesen çocuk katilini yakalamak için her türlü dalavereyi yapıyor ve eline geçen cılız bir ipucunu takip ederek Todd’un suçlu olduğu hükmünü veriyor; çünkü tek dileği gazetelere çıkıp bir an önce ünlü olmak.

Özetle yaşadığı çevrede iyi hiçbir şey yok. Todd arkadaşı olmadığı ve başka evcil hayvan edinmesine izin verilmediği için ortalıkta mutlu mesut kelebek kovalıyor ve herkese iyilik yapıyor.

Ancak hapse düşüyor. Ama ne gam… Etrafındaki kesif kötülüğü anlamıyor, zaten ona da dokunmuyor, dokunamıyor tüm bunlar.

İşte Eddie Bunker ile orada tanışıyor; tıpkı Danny Trejo gibi… Eddie onun elinden tutuyor…

Önsöze dönme zamanı geldi.

Bir parça mizahın gücü
Müsaadenizle çoğunu alıntılayacağım; çünkü çok güzel yazmış. Trejo şöyle diyor: “Birkaç sene önce bir çizgi roman fuarında M.K. Perker ve Ken Kristensen’le karşılaştım ve bana üzerinde çalıştıkları bir çizgi romandan bahsettiler: Todd, Dünyanın En Çirkin Çocuğu. Karakter, benim eski bir dostumdan esinlenmişti –efsanevi mahkum- yazar Eddie Bunker...

...Sanırım Eddie de bu dünyada birçok adi ve çirkin şey olduğu fikrine katılacaktır. Bizi parçalara ayırmak için fırsat kollayan kurtlarla dolu bir dünyada, hepimiz bir şekilde zarar görmeden ve aklımızı kaçırmadan hayatta kalmanın bir yolunu bulmak zorundayız. Eğer etrafınızda çok fazla çirkinlik dönüyorsa bir parça mizah duygusuna sahip olmak her zaman işe yarar. Gözlerinizi kısın ve o kurtların aslında birer (küçük) chihuahua köpeği olduğunu görün...

...Todd’un uğursuz ama merak uyandırıcı dünyasına, kendi isteğim dışında çekildim- tüm etkileyici karakterleriyle beraber uzun bir yolculuğa çıkmıştı ve etrafında cahillikten katıksız kötülüğe kadar ne varsa birbirine girmişti. Ve Todd –tüm dünyanın gözden kaybolmasını istediği bir çocuk- bu kurtlar sofrasında yolunu bulmaya çalışıyordu. Kafasında bir kesekâğıdı vardı.”

Hınzırca gülümsemek
Perker ve Kristensen sağlam bir toplum eleştirisi yapıyorlar. Bunu yaparken Trejo’nun altını çizdiği gibi mizahı elden bırakmıyorlar. Bu nedenle Todd, eleştiriyi aşıp hiciv sınırlarına giriyor. Homofobi, ayrımcılık, ırkçılık, türcülük yerden yere vurularak dalga geçiliyor ilk cilt boyunca. İster istemez dudağınızın kıyısına hınzırca bir gülümseme yerleşiyor. Banal olanın bu kadar hırpalandığı absürt gerçeklik tahayyülü oluşturmak kolay değil; öyle ki banal olan şeyler hikâye ilerledikçe iyiden parodi haline geliyor.

Trejo’nun da dediği gibi eminim yaşayıp görseydi Eddie Bunker da Todd’u çok sever ve onu anlardı. Hadi son sözü Trejo’nun cümlesiyle söyleyelim: “(Todd) yalnızdı. Ta ki Caesar’ı bulana kadar –yani eski dostum Eddie Bunker’ı... Caesar kesekağıdının altındakinin bir önemi olmadığını biliyordu. Çirkin olan, Todd değildi.”
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,047
75,612
hiçbiryerde :)
Todd'u okuduğumda yorumum, "normal" kimse yok bu romanda,
olmuştu, olumlu anlamda tabii, severim "normal" olmayanları çünkü...
Sevgili Haluk Kalafat'ın makalesi ne kadar kapsamlı, keyifli ve akıcı,
ustanın farkı bu. İkinci cildi sabırsızlık ve merakla beklerken bu yazı
iyi geldi. Sağolun üstat, selamlar, saygılar...
 

denizkara

Yeni Üye
28 Mar 2010
39
43
denizci
Üstadım, yorumlarını büyük keyifle takip ediyorum da, ne zaman şu meşhur marjinalliğe kadeh kaldıracağız :mad: biraz da ondan bahsetsen yani :d benden duymuş olma ama; "en en" büyük usta; İstanbul'da :D acil sahaya inmek lazım :rolleyes: sağol sevgili dostum :)
 
Üst