Lami Tiryaki
Onursal Üye
- 21 Nis 2009
- 513
- 3,729
Çizgili Düşler tarafından yayınlanan Nathan Never 10 numaralı cildin ilk iki sayısında çok ama çok önemli bir hikaye yer alıyor. Fenice ismiyle başlayan ve dilimize Anka'nın Dönüşü diye çevrilen La Signora Della Morte 76 ve 77. sayıları Nathan Never evreninin çeşitli evrelerini birbirine bağlayan ilginç bir olay örgüsüne sahip.
Antonio Serra'nın hikayeleri her bir okunduğunda yazarın dehasına daha çok hayran olmamak elde değil. Orijinal 21. sıradaki Uzay Piyadeleri gibi sıradan bir öyküyü Nathan evreninin kilometre taşı bir öykü haline getirmek gerçekten usta işi bir yazarlık örneği. Hatırlarsanız Susan Connery isimli devletle ortak çalışan bir silah tüccarının olağanüstü çekici kızı, uzay piyadelerine katılmış, emrindeki askerleri bir tür genetik doping ilacıyla süper komandolar haline getirmişti. Askerlerden birinin ölümü üzerine Alfa Ajanı Never, gruba katılmış ve olayın perde arkasındaki skandalı ortaya çıkarmıştı. Bu arada simülatördeki bir düelloda Susan Connery'yi öldürmek zorunda kalmıştı.
Fenice'de Susan, Nathan'ın rüyalarında tekrar ortaya çıkmaya başlıyor. Kızın muhteşem güzelliği ve çekiciliği Nathan'ın cinsel bunalımlara girmesine neden oluyor. Bundan sonrası Nathan'ın geçmişine ve Uzay Piyadeleri'ne uzanan oldukça hareketli bir maceraya kapı açıyor. Olaylar öylesine ustaca ve hızlı gelişiyorki, öykünün sonunda bizi geçmişten alıp Teknodroit Savaşları'nın olduğu dönemin kapısına bırakıyor. Öyküde Martin Mystere evreninden öyle bir karakter varki, Martin severlerin ağzı açık kalacak resmen. Üstelik karakterimiz bir anlamda Teknodroit Savaşları'nın kısır döngüsünü kıran adam olarak Nathan tarihine de damgasını vuruyor. Macera boyunca Teknodroit Savaşları'nın çok ama çok önemli bir karakterinin sırrını da çözmüş olacağız.
Fenice hikayesi Nathan kronolojisi içinde o kadar çok detayı birbirine bağlıyorki, hani "ben Nathan'ı anlıyamıyorum, çok karışık, olayları takip etmesi işkenceye dönüşüyor" diyen okurlar için neredeyse ilaç gibi gelecek.
Macera kısmen cinsellik ağırlıklı. Bu cinsellik sadece Nathan Never'la ilgili değil. Legs bağlamında Nathan evreninin kadınlarının cinsel yaklaşımlarıyla da ilgili fumetti dünyasında az rastlanan çarpıcı sahneler içeriyor. Bu arada Nathan çizerlerinin kadınlara yaklaşımına şapka çıkarmak istiyorum. Öyle formda, öyle atletik ve öyle çekici kadın çizimleri varki. Legs'i veya May'i büyütüp, asıp, estetik harikası diye seyredesi geliyor insanın.
Uzun lafın kısası bu harika öyküyü okumak için sıraya koymayın. Hemen okuyun. Pişman olmazsınız. Yalnız sonrasında Uzay Piyadeleri'nden başlayan, Aristotel Skotos'la son düelloyu içeren maceraları da katarak dev albümlere uzanan yeni bir okuma programı yapmak zorunda kalabilirsiniz. Çayı çerezi bolca stoklayıp, kapıyı da kilitleyip Nathan ciltleriyle bir yerlere tıkılası geliyor insanın.
Selamlar
Lami Tiryaki
Antonio Serra'nın hikayeleri her bir okunduğunda yazarın dehasına daha çok hayran olmamak elde değil. Orijinal 21. sıradaki Uzay Piyadeleri gibi sıradan bir öyküyü Nathan evreninin kilometre taşı bir öykü haline getirmek gerçekten usta işi bir yazarlık örneği. Hatırlarsanız Susan Connery isimli devletle ortak çalışan bir silah tüccarının olağanüstü çekici kızı, uzay piyadelerine katılmış, emrindeki askerleri bir tür genetik doping ilacıyla süper komandolar haline getirmişti. Askerlerden birinin ölümü üzerine Alfa Ajanı Never, gruba katılmış ve olayın perde arkasındaki skandalı ortaya çıkarmıştı. Bu arada simülatördeki bir düelloda Susan Connery'yi öldürmek zorunda kalmıştı.
Fenice'de Susan, Nathan'ın rüyalarında tekrar ortaya çıkmaya başlıyor. Kızın muhteşem güzelliği ve çekiciliği Nathan'ın cinsel bunalımlara girmesine neden oluyor. Bundan sonrası Nathan'ın geçmişine ve Uzay Piyadeleri'ne uzanan oldukça hareketli bir maceraya kapı açıyor. Olaylar öylesine ustaca ve hızlı gelişiyorki, öykünün sonunda bizi geçmişten alıp Teknodroit Savaşları'nın olduğu dönemin kapısına bırakıyor. Öyküde Martin Mystere evreninden öyle bir karakter varki, Martin severlerin ağzı açık kalacak resmen. Üstelik karakterimiz bir anlamda Teknodroit Savaşları'nın kısır döngüsünü kıran adam olarak Nathan tarihine de damgasını vuruyor. Macera boyunca Teknodroit Savaşları'nın çok ama çok önemli bir karakterinin sırrını da çözmüş olacağız.
Fenice hikayesi Nathan kronolojisi içinde o kadar çok detayı birbirine bağlıyorki, hani "ben Nathan'ı anlıyamıyorum, çok karışık, olayları takip etmesi işkenceye dönüşüyor" diyen okurlar için neredeyse ilaç gibi gelecek.
Macera kısmen cinsellik ağırlıklı. Bu cinsellik sadece Nathan Never'la ilgili değil. Legs bağlamında Nathan evreninin kadınlarının cinsel yaklaşımlarıyla da ilgili fumetti dünyasında az rastlanan çarpıcı sahneler içeriyor. Bu arada Nathan çizerlerinin kadınlara yaklaşımına şapka çıkarmak istiyorum. Öyle formda, öyle atletik ve öyle çekici kadın çizimleri varki. Legs'i veya May'i büyütüp, asıp, estetik harikası diye seyredesi geliyor insanın.
Uzun lafın kısası bu harika öyküyü okumak için sıraya koymayın. Hemen okuyun. Pişman olmazsınız. Yalnız sonrasında Uzay Piyadeleri'nden başlayan, Aristotel Skotos'la son düelloyu içeren maceraları da katarak dev albümlere uzanan yeni bir okuma programı yapmak zorunda kalabilirsiniz. Çayı çerezi bolca stoklayıp, kapıyı da kilitleyip Nathan ciltleriyle bir yerlere tıkılası geliyor insanın.
Selamlar
Lami Tiryaki
Son düzenleme: