Avengers’ı Karşıtı Üzerinden Tanıyalım

vakanuvis

Süper Üye
5 Mar 2011
604
975
The Avengers grubuyla toplu halde ya konuk oyuncu olarak Örümcek Adam hikayelerinde ya da dilimizdeki kısa süreli kendi çizgi roman dizisinde tanışmıştı yıllar önce. Yenilerde ise Gerekli Şeyler’in sayesinde son versiyonlarından birini okuyoruz keyifle. Eminim New Avengers okurları mutludur ancak ne büyük bir bilgi eksikliğimiz olduğu da dikkatlerinden kaçmıyordur. Kolay mı 1963 yılıyla 2012 yılı arasında hiç azalmayacak gibi görünen ortalama “bin” sayılık açık var…

Bu yazıyla Avengers hakkındaki kişisel görüş ve saptamalarımı derlemeye çalıştım. Ama kuru kuru bilgi paylaşmak yerine DC Comics’in JLA’sı ile karşılaştırmalı gitmenin de tadını çıkarmak istedim.
Avengers_Vol_3_1_page_-_Avengers_(Earth-616).jpg

The Avengers tarihçesi
Marvel Comics’in yayınladığı Avengers topluluğu ilk kez kendi çizgi roman dizisinde “The Avengers” adıyla Eylül 1963 yılında ortaya çıktı. Yaratıcıları ise böylesi bir grubu toparlama fikrini DC Comics’in Justice League of America grubundan alan efsanevi ikili yazar Stan Lee ile çizer Jack Kirby’dir.
"Earth's Mightiest Heroes" (Dünyanın en güçlü kahramanları) sloganıyla bilinen topluluğun ilk üyeleri Iron Man (Tony Stark), Ant-Man (Dr. Henry Pym), Wasp (Janet Van Dyne),Thor, ve Hulk (Bruce Banner)’dır. Orjinal Captain America’nın bir buz dağı içinde bulunarak kurtarılması ve gruba dahil edilmesi 4. Sayıda gerçekleşir. Topluluğun her yeni kadro oluşturmasının ardından basına poz verirken veya düşmanla mücadeleye girişirken “Avengers Assemble” narasının atılması da grubun alamet-i farikalarından biridir.

Kısa JLA tarihçesi
Gardner Fox yaratısı olan Justice League of America topluluğu DC Comics’in ikonik figürlerinin bir araya toplandığı bir gruptur. Grup ilk kez The Brave and the Bold dizisinin Şubat-Mart 1960 tarihli 28. sayısında ortaya çıkmış, Ekim 1960 tarihinde de kendi çizgi roman dizisine kavuşmuştur. Grubu oluşturan ilk kahramanlar Superman, Batman, Wonder Woman, Flash (Barry Allen), Green Lantern (Hal Jordan), Aquaman ve Martian Manhunter idi. Zaman içinde topluluk birçok başarılı kahramanı konuk etmiştir.
JLA-Alex-Ross-dc-comics-663195_1024_768.jpg

JLA’nın Masalsı Alt Yapısına Kısa Bir Bakış
Masal nerede başlar, mitoloji nerede sürer ve din bunlardan nasıl ayrışır?
DC Comics "masal" alt yapısını kullanan ve içimizdeki dini noktalara da dokunarak destansı-efsanevi kahramanların özelliklerini işlemeyi alışkanlık haline getirmiş bir yayınevidir. Bu sebeple onun kahramanlarına "ikonik" denir çoğunlukla. Tanrısaldırlar! Yunan Mitolojisi üzerinden bakarsak...

Superman (Güneşten güçlerini alır) -Güneş tanrısı Helios
Batman - Savaş Tanrısı
Green Lantern - Silah Ustası Hepahistos
Flash - Haberci tanrı
Plastik Man - Sarhoş tanrı Bachus
Wonder Woman - Savaş Tanrıçası AThena
Aquaman - Deniz tanrısı Poseidon (Roma adıyla Neptün)
Green Arrow - Okçu tanrı Apollo - Robin Hood çakması
vs; ki bu pantheonu farklı birçok mitolojiye benzetmek mümkün, kalıp aynı çıkacaktır!

Bu karakterler yenilmezlerdir ve sorunları kolaylıkla çözümlerler. Dahası her zaman kazanacaklarını bilir okuyucu!
Muhteşem "Crisis on Infinity Earths" öyküsüne kadar öyle tanrısaldılar ki Superman dünyayı yörüngesinden çıkarabiliyor, Flash canı istedi mi zamanı döndürüyordu vs (Bu öyküyle birlikte biraz duruldular. Uzayda öyle rahat uçuşlar olmamaya başladı, fizik kurallarıyla oynanması engellendi.)

DC'nin bu işleyiş kısımları bana da inanılmaz bir zevk veriyor açıkçası. Masal gibi bir kalıp: Zorluk, mücadele ve kazanma. Sonra bir yenisi. Sonra bir başkası...
JLA_and_The_Avengers_Wallpaper_JxHy.jpg

Marvel’ın Gerçekçi Alt Yapısı
Marvel "dünyevidir" ve tanrısallıktan uzak insan merkezlidir. Aslında tiyatro ve roman karakterlerine en yakın olanlardır ve bu bakımdan da daha sanatsaldır bence. Ancak bu da bunaltıcı bir dünya sunar. Kişi hata yapar ve bunun bedelini öder. Tragedyalarla Hristiyanlık inancının karması bir görüş ve bedel ödemenin farklı yolları…

Masalın, özetle DC'nin "tip"leri yerine "karakter"leri vardır Marvel'ın. Bunlar bizim gibi kişilerdir. Yani bizde, gerçek hayatta hiç kimse Batman gibi çocukken anasını babasını kaybeden bir milyarder velet gibi ortaya çıkıp bin tane ders alıp mükemmel kahramana dönüşmez, Marvel kahramanlarında da öyle. Onlar daha hayatla mücadele halindedirler.
Mesela Daredevil mali sıkıntıda olan kör bir çocuktur başlarda. Örümcek, mali durumu kötü bir yetimdir. Bunlar hayattan insanlardır ve bizler gibidirler. Düşmanları kozmik bilmemnelerden önce sosyal koşullar, insan ilişkileri, aşk, içe kapanıklık, horlanma, aşağılanma gibi insani sorunlarlardır.

DC kahramanlarının zaafı "kriptonit" gibi masalsı şeylerken sözgelimi Marvel kahramanlarının zaafı güven, aşk, parasızlık, alkol gibi şeylerdir. Her biri bir tür prens veya asalet ünvanlı şanslı kişilerken DC'de (çiftçi ailenin büyük gazeteci oğlu, milyarder, prenses, kral, göklerde dolana pilot...), Marvel'ın paralı ve şanslı tek karakteri Iron Man gibidir o da alkolden muzdariptir ve yıllardır bunun acısını çekmektedir. Thor ise tanrı tek tiptir ancak babasıyla yaşadığı sıkıntılar hemen her öyküsüne yansır neredeyse. Wonder Man'in ölüm korkusu vardı yıllarca. Silver Surfer'in en büyük zaafı "sevgi" oldu hep. Vs, vs...

Bu nedenlerden ötürü Marvel kahramanlarının her zaman kazanmayacağını biliriz. Örümcek'in sevgilisi Gwen ölür, sık sık dayak yer, birçok zaman yenilir öyküler öyle biter, parasızlığı, yengesi, sonradan eşi Mary Jane, iş, bilim... Hayat gibi yani. İnsan her zaman kazanamaz ve Marvel'da süper kahramanlar da insandır!

Benim görüşüm odur ki DC'nin 1985 öncesi hikayelerinin tamamıyla sonrasının bir kısmı bizde çok revaçta olan İtalyan çr'si ile benzerlik taşır. Haliyle Fumetti okuma geleneği yerleşmiş olan ülkemizde DC'nin de daha çok beğenilmesi kaçınılmaz olacaktı, öyle de oluyor.
Düşünsenize, etraf ceset dolu, canavar koca bir köyü yok etmiş, yaralılar yerlerde ve Çiko ne kadar acıktığını söylüyor bu maceranın sonunda herkes gülüyor ona söylediği komikmiş gibi. Cesetler ve yaralılar hala çevrede…

Aslında her iki yayıneviyle her iki grupta kahramanların bütün sorunlara rağmen kazanacakları her sayıda bellidir. Ancak bu kazanmanın şekli JLA’da aşağı yukarı belliyken Avengers’de bedel ödemek zorunda kalabileceğini okuyucu her zaman bilir. Sonra sayılarca yas tutulacağı da bilinir Marvel’da, kahramanın hayatının değişeceği de… Gerçek hayattaki gibi.
jla_av_cov.jpg

JLA – Avengers Farkları
JLA tabanlı olmakla birlikte The Avengers grubu diğerinden daha insancıldır ve “ikonik” olmaktan uzaktır. Bu da onların en temel ayrımlarından biridir.

Avengers kahramanları sıradan insanlar gibi hata yapar ve bu hatalarının bedelini öderler. JLA gibi tanrısal değil, insandırlar. Dahası öyküler de masalsı bir alt yapıya değil, gerçekçi süreçlere sahiptir ve gökten inen (deus ex machina) tarzı çözümlerden uzak mantığa, zekaya, bilime ve inandırıcı kurguya dayanır sonuca öyle gider.

Bununla birlikte JLA gibi şişirilmiş beylik erdem pompalamasından da uzaktır Avengers. Hoşgörü son derece önemlidir. Örneğin Hawkeye, Scarlett Witch, Quicksilver, Vision, Wonder Man gibi eski düşman ve rakipler gruba dahil edilerek iyi yönleri ön plana taşınarak topluma kazandırılmışlardır. JLA’nın ilk kurucuları da sonradan gruba dahil edilenler de erdemli ve asil insanlardır ve neredeyse hayatları boyunca hata yapmamış, kural ve kanunlar dışına çıkmamışlardır. Prens ve Prensesler gibidirler. İnsani yanları pek azdır.
Ancak şurası kesindir ki her iki grup da demokratiktir. Her ikisinde de herhangi birini ön plana çıkararak masanın başucuna oturtmaktan uzak tutacak yuvarlak masa vardır ve oylamalarla grubun lideri belirlenir. Hatta abartılı demokratik seçim örnekleri de okurum gözüne sokulur.

Bununla birlikte her iki grup arasındaki en belirgin fark yayınevlerinin “köken” ve “siyasi bakış açılarının” yansımalarındadır.

DC Comics kahramanlarının ve onların temsil ettiği gerçek dünyanın (Amerika’nın) kökenini Mısır ve Ortadoğuya bağlamaktadır. Mısır mitolojisi, İbrani tarih ve dini, Kabala, Masonluk sembol ve öğretileri hemen her sayıda karşımıza çıkmaktadır. Hristiyanlık ve haçlı seferleri ve değerleri her fırsatta vurgulanarak hemen her öyküde en az bir kez okura sunulmaktadır. Supergirl’in bir dönem “melek” oluşu, Azrael’in “melek” oluşu, Zauriel gibi gerçek bir meleğin dünyaya inip JLA’ya katılması, The Demon’da şeytanların ön plana çıkarılışı ve sevimli cehennem resmi sunulması vs hep bu anlayışın yansımasıdır. Son dönemlerde özellikle New Gods ırkının ön plana çıkarılması ve onlarla dolu dini hikayelerin işlenmesi de ayrı bir önemli göstergedir.

Avengers ise kökenini Arthur ve yuvarlak masa şövalyelerine bağlar hep. Marvel’a göre Amerika’nın kökeni adeta İngiltere’dir ve bunu çok sık işlerler. Excalibur, Captain Britain, Black Knight gibi oluşum ve kahramanlarla sık karşılaşılması da bu yüzdendir. Ancak tüm bu İngiliz köken inanışına rağmen Amerikalı Amerikalıdır ve kendi tarihini hep o kutsal kıtada yazmıştır. Kahramanlar köklerini unutmamakla birlikte, geçmişi bilerek onunla yüzleşmelerine karşın kendi topraklarının ve tarihlerinin insanlarıdırlar ve geçmişe bağlı kalmak gibi takıntıları bulunmamaktadır. Ancak Excalibur gibi bir grubun varlığı, Captain Britain gibi de bir kahramanın Marvel evreninde önemle ön plana çıkarılması büyük oranda İngiltere-Amerika köken bağlılığının dışında politik işbirliğinin de altını çizmektedir.
Bu arada Marvel’ın hayali şehirler üzerinden masalsı alt yapıyla aktarılan hikayelerden uzak durarak tarihiyle ve gündemiyle yüzleşme becerisi bulunmaktadır ki bu yanı özellikle dikkate değerdir bence.
marveldc.jpg

Quesada’nın Marvel’ın başına geçer geçmez yayınların tamamında yeni ve büyük DC Comics benzerlikleri yapması bu süreçte yayınevlerini birbirine yaklaştıran ya da siyasi bakış açılarını yok sayarak alıntılar yapılmasının önünü açması bazı karışıklıkları ortaya çıkarmış olsa da temel farklılıklar çok şükür yerini korumaktadır.

Bu arada JLA ile belki de en belirgin farklılıklarından biri, Avengers daha Amerika sınırları içindedir. Uzaya çıkarlar, mikro evrene inerler, boyutları aşarlar, Latveria gibi bazı ülkelere dalarlar, mitolojik mekanlara akarlar falan ama üsleri basit bir malikanedir ve insanlar arasında yaşarken daha insani görevlerle uğraşırlar. JLA ise uzaydaki uydudan izlerler dünyayı çoğunlukla. Tanrısaldırlar ve bizi gözlerler tepemizden. JLA ise kurulduğundan bu yana birçok ülkede diktatör devirmiş, Birleşmiş Milletlerin ve Nato’nun ordularına liderlik etmiş, Irak benzeri Qurak ile Libya, İran benzeri Bialya adlı ülkelere zırt pırt gidip savaş açmıştır. JLA bu bakımdan istilacıdır ve "ulvi bir emirle" her halta müdahale edebileceğine inanmıştır. Avengers ise "Earth's Mightiest Heroes" yakıştırmasını hak etmek ve gerçekten dünyanın en büyük gücü olabilmek için ancak 1998 yılındaki çizgi roman dizisini beklemiştir.
 

enygma

Çeviri & Balonlama
6 Haz 2011
294
2,644
Öncelikle ellerinize,klavyenize sağlık güzel bir yazı olmuş. Ama biraz fazla Avengers tarafını tutmuşsunuz :) hal böyle olunca benim gibi "Damarını kessen kriptonit akar" derecesinde bir DC okuyucusu için oldukça zıt bir yazı ortaya çıkmış.

Ben 'oluşumlardan' çok karakterlerden bahsetmek istiyorum

Malumunuz üzere çizgi romanlarda belli çağlar vardır. Altın Çağ-Gümüş Çağ-Modern çağ gibi. Benim bahsetmek istediğim dönemse Gümüş Çağ.

54'te Fredric Wertham isimli bir psikiyatr Seduction of Innocence isminde bir kitap yazdı. Kitap çizgi roman karakterlerine karşı ciddi derecede suçlamalar içeriyordu. Superman'in faşizm sınırlarında yüzen bir karakter olduğundan, Batman ve Robin'in homoseksüellikte sınır tanımadığından, Wonder Woman'ın güçlü ve ayakları yere basan bir karakter olmasının, onun Lezbiyen olması sebebinden geldiğini ve daha birçok ağır ithamları içeriyordu kitap.

Kitabın en büyük etkisi, Comics Code Authority isminde bir kuruluş kurulmasına sebep olmasıydı. Bu kuruluş çizgi romanda neredeyse her şeyi sınırlandırdı. Getirdileri sınırlamalar ve kurallar için şuraya göz atabilirsiniz:
http://www.cizgidiyari.com/forum/b-c-c-d/159-comics-code-authority.html

Bu kuralların ardından DC karakterleri insan ilişkilerinden koparılıp uzaylılarla uğraşmaya başladı. Batman çizgi romanları ağzına kadar uzaylı doluydu. Bununla birlikte, Gümüş çağ, bilimin yavaş yavaş ön plana çıktığı bir döneme denk geliyor. Yani insanlar sihir, büyü, uzaylıdan çok bilimsel, mantığa dayalı hikayeler görmek istiyordu. İşte Marvel'ın gerçek doğum tarihi de bu döneme denk gelir. Stan Lee ve Jack Kirby birlikte komutayı ele alırlar ve karakterler yaratmaya başlarlar.

Ve insanlara, radyoaktif bir örümceğin ısırığıyla güçler kazanan bir genç, uzayda kaldıkları bir patlamayla yetenek kazanan 4 bilim adamı, gama ışınına maruz kaldığı için canavarlaşan bir adam, teknolojik kıyafetlerle kahramanlık yapmaya çalışan bir zengin çok daha cezbedici gelmiştir. DC haliyle bilimin önem kazandığı bir yerde elindeki karakterlerle bir yere varamadı. Bu dönemde DC'nin yaptığı akılda kalır tek olay Green Lantern'dir.

İlk Green Lantern olarak bilinen Alan Scott'un yüzüğü bilimsel yollarla değil, sihirle çalışmaktayken, gümüş çağa geçildiğinde, tüm Green Lantern konseptine getirilen yenilikler, uzaya bambaşka bir bakış açısı takdir edersiniz ki o dönemin tutunabilen dergilerinden yapmıştır yeşil feneri.

Karakterler arasındaki en büyük ayrım buradan kaynaklanmaktadır. DC daha eski olmasının getirdiği dezavantajla bilim çağına girmiştir.

Zaten yazınız da bunlardan sonraki dönemi kapsadığı için modern örneklerle devam etmeye çalışacağım.

Öncelikle, evet DC karakterleri gerçekten de tanrısal varlıklardır. Fakat eğer dikkatli bakarsanız, neredeyse tüm DC karakterleri psikolojik sorunları olan insanlardır. (Superman'i bundan ayrı tutuyorum, zira kendisi Nietzsche'nin Üstün İnsan, Gazali'nin İnsan-ı kamil dediği insan biçimi üzerine oluşturulan bir karakterdir, ve herhangi bir sıkıntı yaşaması tuhaf olurdu)

Mesela Batman, evet bir-iki ders almış zengin bir adam olarak düşünülebilir kendisi fakat bundan kilometrelerce uzaklıkta bir karakterdir. Psikolojisi ağır tahrip görmüş bir adamdır o. Yani en basitinden içimizden hangimiz onun kadar zengin olmamıza rağmen geceleri yarasa kılığına girip damlarda dolaşır ki? :D Green Lantern olan Hal Jordan'ın aşırı derecede problemli bir kişiliktir. Örnek olarak 90lı yıllarda yayınlanmış Emerald Twilight macerasına bakmanızı rica edeceğim. Hal'in yaşadığı Coast City tamamiyle yok edilmiştir. Evet kurtaramamıştır. Aklı yerinde bir insanın ya da bir çizgi roman kahramanının en fazla yapacağı şey bunu yapanları bulup hesabını sormaktadır. Peki o ne yapar? Evrenin Koruyucularına isyan eder, yıllarca yan yana savaştığı tüm yeşil fener birliğini yok eder, koruyucuları öldürür, Merkez fener bataryasını havaya uçurur. Ve ardından yıllar boyu DC'nin en korkunç kötülerinden birisine dönüşür parallax ismini alıp. :Z Çizgi roman tarihine bakarsanız eğer Hal Jordan gibi ikonik bir karakterin böylesi bir dönüş yapması pek rastlanan bir şey değildir.

emeraldtwilight.jpg

Green Arrow geçmişte yolsuzluklar ve kötülükler yapmış bir insanken bir kahramana dönüşür. Flash sıradan bir polisken başına kazalar gelmiş birisidir. DC kahramanlarından çıkan her güzel hikaye karakterlerin insani yönlerinden bahsedilen hikayelerdir.

Superman için bile konuşabiliriz bunu. çekilen ilk 4 filmde süpo'nun bu yönlerinden bahsedilir hep. Aquaman kendi ırkının sırt döndüğü bir adamdır. Wonder Woman tüm ırkını kaybetmesine rağmen kendini kaybetmemeye çalışan bir karakterdir.

Bunun yanında sadece Batman'e baksanız bile, hikayelerin mutlu sonla bitmediğini göreceksiniz DC'de. Knightfall hikayesini ele alalım. Batman'in psikolojik olarak çöküşü ve sonunda belinin kırılmasıyla biten bir seridir.

175pxbanebreaksbatman.png

Ya da iyilik timsali Harvey Dent gibi bir adamın çöküşünü anlatan The Long Halloween hikayesi. 2. robin'in dövüle dövüle öldürülmesi, Batgirl olan Barbara Gordon'ın silahla vurularak felç edilmesi yine herkesin bildiği örneklerdendir. En basitinden Final Crisis macerasında bile savaş kazanılmış gözükse bile nelere mal olmuştur.

batmanfinalcrisis.jpg


Marvel evreni bir şehrin gündüz vakti ana caddelerini temsil ediyorsa, DC evreni aynı şehrin gece vakti arka sokaklarını temsil etmektedir kanımca.

Umarım kendimi anlatabilmişimdir. Yazınız için teşekkür ediyorum, ama biraz fazla Avengers tarafını tutmuşsunuz, ben de JLA tarafını tutarak bir denge getirebilmişimdir umarım :)

 

vakanuvis

Süper Üye
5 Mar 2011
604
975
enygma merhaba ve teessüf :)

Benim gibi bir DC Comics okuruna kavgada söylenmez "Marvel tarafını tutmuşun" diye. :'(

Yazımda daha çok "gerçeklik-fantasi" farklarına dikkat çekmeye çalıştım o kadar. Ama taraf gibi olduysa da kendime bir "hmm" diyorum tekrar düşünmek için.

Bu arada paylaşımlarınız harika örnekler. ve galiba bu gerçekliğe kayma durumunu açıkladığı gibi "Crisis on Infinity Earths" kültünü de açıklıyor.

Krona adlı karakterin ortaya çıkışı, farklı dc evreni dünyalarından kahramanlar toplaması ve bilinen evreni ortadan kaldırmaya kalkışması ama sonuçta dünyaların çoğu yok olurken ve bazı kahramanlar ölürken evrenin de gerçeğe yakın bir hal alması bu öyküyle geçişi sağladı.
Artık Superman uzayda gezmek için oksijene ihtiyaç duyarken güneşin içine giremiyor, yeri delerek dünyanın diğer tarafından çıkamıyordu vs. Supergirl ve Flash ve birçoğu ölmüştü, birçok kahraman da artık ana evrene aktarılmıştı canı isteyen boyut atlayamayacaktı falan.

Tüm bu DC kahramanlarının sorun yaşamaya başlaması hadisesinin kalbi de bu öyküdür bildiğim kadarıyla.

Parallax... Muhteşem bir öykü, muhteşem bir delirme ve muhteşem bir dönüşümdür... Hatta sırf onu ortadan kaldırmak, Legion of Super Heroes'i ve geleceği düzenlemek, yeni bir JLA kurmak, JSA'yı da muazzam bir şekilde geri döndürmek için "Zero Hour" öyküsünü devreye sokmuşlardı. Sonradan ölen Hal Jordan'ı The Spectre yapmalarından nefret etmiştim yalnız onu söyleyeyim... Korkunç bir fikirdi bence.
Tabii Parallax'ın aslında bir tür uzay yaratığı olduğu ve sarı yüzüklere enerji verdiği anlaşılınca... Sinestro Corps destanından bahsediyorum... Çooooooook başarılı bir düşünceydi diyebilirim...

Özetle, "ben DC Comics okumayı çok seviyorum" :9
 

enygma

Çeviri & Balonlama
6 Haz 2011
294
2,644
hal jordan'ın spectre yapılması benim de sevmediğim olaylardan, niyetim bir DC'ciyi gücendirmek değil aman yanlış anlaşılmasın :D :D bizim gibi insanlar diye biraz Marvel'ı kayırmışsınız gibi geldi :) halbuki yazınızı oldukça beğendim, özellikle örnekler üzerinden DC karakterlerinin tanrısallığını saptamanız hoş bir detaydı. (aydan bizi izlemeleri örneği en çok hoşuma giden) :) yoksa bir DC hayranını gücendirmek ne haddime :D :D

evet Crisis on Infinite Earth hikayesi gerçekten de evreni en çok etkileyen olay olmalı. her ne kadar eleştirilse de, mümkün olduğunca düzeltmiştir DC'yi.

Neyse yine özetle: "ben de DC comics okumayı ve okuyanları çok seviyorum" :D :D (fumetticiler ve marvelcıları da seviyoruz tabi ama bu başka)
 

Shevarash

Süper Üye
24 Ocak 2010
1,239
971
İzmir
vakanuvis evet Marvel taraftarı gibi yazmışsın ilk yazıyı, çok iyi bir yazı olduğu kesin ancak taraf gibi duruyor :)

enygma`da güzel yazmış. Bir şeyler ekleyecektim... sonra baktım ki söylenecek her şeyi söylemişsiniz. Ellerinize sağlık.
 

vakanuvis

Süper Üye
5 Mar 2011
604
975
vakanuvis evet Marvel taraftarı gibi yazmışsın ilk yazıyı, çok iyi bir yazı olduğu kesin ancak taraf gibi duruyor :)
enygma`da güzel yazmış. Bir şeyler ekleyecektim... sonra baktım ki söylenecek her şeyi söylemişsiniz. Ellerinize sağlık.

"büyük beyaz - keyifli saptamalar yapmışsınız zevkle okudum. kutluyorum sizleri."

Kesin filmin gazıyla kaptırdım ben, kesin... Hem de daha izlemediğim bir film :9

Bu arada unutmadan eklemek istiyorum, DC Comics boyutlar arasını ve dünyalar olayını büyük ölçüde kapatırken Quesada'nın başa geçmesiyle Marvel comics çok boyutlu bir evrene dönüştü. Sürekli yeni bir evren çıkıyor ortaya. O da yetmedi gerçeğe bağlı gerçekleşen güçler kısmını atlayarak Sentry gibi Superman çakması bir de kahraman yarattılar.
Marvel crossoverlarla dolu bir yayınevine dönüştü bu arada.
En son Örümcek Adam'ın Mephisto ile anlaşması ve tüm dünyanın zihnini sildirmesi tam bir abukluktu, DC'nin eski versiyonuna yakın bir duruş olarak Marvel'ın duruşunu bozdu...

Anlayacağınız gözlemim o yöndedir ki her iki yayınevi birbirlerinden bir şeyler tırtıklayarak ayakta kalmaya gayret ediyorlar.

Ama kesin olan şey DC'nin açık ara önde olduğudur. Stan Lee'nin de dediği gibi "Patronlarımız birlikte golf oynardı, DC ne yaparsa haberimiz olur benzerini uydururduk" :) ;)
 
Üst