albay
Süper Üye
- 14 May 2010
- 1,143
- 4,913
öncelikle teksas'ı pek okumadığım için şehir isimlerinden özellikle kaçındım. (bir kaç sayı indirip inceleyip bulabilirdim ama yalan yok üşendim. isimlerde biraz sallama oldu farkındayım
ne yapalım bu sefer böyle olsun. bi dahaki sefer biraz daha iyi olurmu? inşallah .yer ve sallama isimlere takılmayalım lütfen)
prf oklitus amerika'nın büyük eyaletlerinden birinde doğmuştur. üzerinde hep bir büyük şehir fırlamalığı vardı. her konuda bir fikri vardı. aslında fikirlerinin hiç bir gerçekliği ve geçerliliği yoktu ama etrafındaki insanlar hep cahil cüheyla kesiminden olduğu için nasıl olsa anlamazlar diye kuru sıkı sallardı. arkadaşlarıda onun süper kolpacı biri olduğunu bilmediği için '' vay be profesör gibi çocuk'' diye öve öve bitiremezlerdi. adı böyle profesör olmuştur. yoksa herhangi bir üniversitede profesörlügü felan yok gubidiğin. mccarti lisesine kadar gidebilmiş, orda da haytalığı, soytarılıkları yüzünden okul yönetimini çileden çıkarmış okuldan atılmıştır. ama o zamanda nerdeee öyle okumuş adam. yarım lise bilgisi bile adamı profesör gibi yapmıştır. Yaşadığı şehirde dolandırmadığı, nasırına basmadığı adam kalmamıştır. Artık baktıki yaşadığı yerde sövüşlenecek adam kalmadı memlekette enayi bitmedi ya; zeka küpü adamım diyerek o eyalet senin bu eyalet benim dolaşmaya başlamış, ayak bastığı her yerde yolmadık kaz, dürtlemedik tavuk bırakmamıştır. Her gittiği yerde tecrübesine tecrübe katmış, üç kağıdın profesörü olmuş, namını gerçekten haketmiştir. Memlekette onu tanımayan adam (madiğini yemeyen adam) kalmamıştır. Hemen herkeste üç-beş bi nam, bi iz bırakmıştır. Geze geze blek’in yaşadığı şehire kadar gelmiştir. Orda bir müddet takılmış, ama en çok dikkatini skati’nin karısı elene Çekmiştir. Lan şu yaşa geldik bi manita yapmışlığım yok diyerek kadını takip etmeye başlamış, her gördügü yerde ufaktan selam vererek bi sempati , bi tanışıklık sağlamıştır. Skati’ nın olmadığı bir gün de eve giderek kadına yazılmaya başlamıştır. Profesörün kendine ilgisi , kalas olan kocasından ilgi görmeyen karısını, profesöre adım adım yaklaştırmıştır. Karısının bir zamandır ani değişiminden şüphelenen skati bir süredir karısını takip etmektedir. Her gün evden işe gidiyorum diyerek çıkıp köşede bir yerde soteye yatıp evi gözlemektedir. O gün yine sotede beklerken oklutis’in eve girdiğini görünce eve dalmış, profesörü döve döve sokağın ortasına kadar kovalamıştır. Kilosuyla ve bidon gibi göbeğiyle kaçamayan profesör güzel bir sopa yemiştir. O sırada ordan geçmekte olan blek olayı görmüş ve bir mazlumun dayak yediğini düşünüp duruma müdahale etmek gereği hissetmiştir.. Ne oluyo lan orda diye olayı sorup soruşturmadan zavallı skati’yi Bir yumrukta yere sermiştir. Blek’i şifaen tanıyan ve namını duyan profesör oklitus o an yine şeytanca zekasını göstererek ’’ abi biz öyle oturuyorduk, söz senden açıldı ben blekin sırtını yere getirecek adam tanımıyorum, varmı bu alemde onun gibi delikanlısı , diye konuşurken birden anana küfretti abi’’ diye sinsice bir iftira atmıştır. Blek ise o an birden gaza gelip ‘’ nee benim anama ha , ulan ben adamı yerim ‘’ diyerek adamı eşşek sudan gelinceye kadar dövmüştür. Çam yarması gibi adamı çiğ çiğ yiyen blek’in gücünü gören profesör içinden ‘’ ulan amma saf , ayı gibide kuvvetli … hacı ben bu adama yapışırım, bi daha da bırakmam alimallah sırtım yere gelmez diyerek’’ şöyle aslansın böyle kaplansın diyerek blek’in gururunu okşamış , o andan sonra kanka olmuşlardır. İlerleyen zamanlarda blek’teki vatan aşkını ve kendisine olan saygısını gören profesör yaptığı numara ortaya çıkarda blek’ten bi araba dayak yerim korkusuyla üçkağıtcılığı bırakmış, oda bir vatansever olmuştur. Çoğu zamanda içindeki sinsi şeytanı blek’in hizmetine sunup ona yardım etmiştir. Çoğu zaman yolduğu kazlar onu görüp tanısada blek’in korkusundan kimse bir şey dememekte, profesör ise’’ ulan, birileri nasıl olsa getiriyor, bende yiyorum.çalışmaya Ne gerek var’’ diye öyle pek etliye , sütlüye karışmadan yaşamını sürdürmektedir.
ne yapalım bu sefer böyle olsun. bi dahaki sefer biraz daha iyi olurmu? inşallah .yer ve sallama isimlere takılmayalım lütfen)prf oklitus amerika'nın büyük eyaletlerinden birinde doğmuştur. üzerinde hep bir büyük şehir fırlamalığı vardı. her konuda bir fikri vardı. aslında fikirlerinin hiç bir gerçekliği ve geçerliliği yoktu ama etrafındaki insanlar hep cahil cüheyla kesiminden olduğu için nasıl olsa anlamazlar diye kuru sıkı sallardı. arkadaşlarıda onun süper kolpacı biri olduğunu bilmediği için '' vay be profesör gibi çocuk'' diye öve öve bitiremezlerdi. adı böyle profesör olmuştur. yoksa herhangi bir üniversitede profesörlügü felan yok gubidiğin. mccarti lisesine kadar gidebilmiş, orda da haytalığı, soytarılıkları yüzünden okul yönetimini çileden çıkarmış okuldan atılmıştır. ama o zamanda nerdeee öyle okumuş adam. yarım lise bilgisi bile adamı profesör gibi yapmıştır. Yaşadığı şehirde dolandırmadığı, nasırına basmadığı adam kalmamıştır. Artık baktıki yaşadığı yerde sövüşlenecek adam kalmadı memlekette enayi bitmedi ya; zeka küpü adamım diyerek o eyalet senin bu eyalet benim dolaşmaya başlamış, ayak bastığı her yerde yolmadık kaz, dürtlemedik tavuk bırakmamıştır. Her gittiği yerde tecrübesine tecrübe katmış, üç kağıdın profesörü olmuş, namını gerçekten haketmiştir. Memlekette onu tanımayan adam (madiğini yemeyen adam) kalmamıştır. Hemen herkeste üç-beş bi nam, bi iz bırakmıştır. Geze geze blek’in yaşadığı şehire kadar gelmiştir. Orda bir müddet takılmış, ama en çok dikkatini skati’nin karısı elene Çekmiştir. Lan şu yaşa geldik bi manita yapmışlığım yok diyerek kadını takip etmeye başlamış, her gördügü yerde ufaktan selam vererek bi sempati , bi tanışıklık sağlamıştır. Skati’ nın olmadığı bir gün de eve giderek kadına yazılmaya başlamıştır. Profesörün kendine ilgisi , kalas olan kocasından ilgi görmeyen karısını, profesöre adım adım yaklaştırmıştır. Karısının bir zamandır ani değişiminden şüphelenen skati bir süredir karısını takip etmektedir. Her gün evden işe gidiyorum diyerek çıkıp köşede bir yerde soteye yatıp evi gözlemektedir. O gün yine sotede beklerken oklutis’in eve girdiğini görünce eve dalmış, profesörü döve döve sokağın ortasına kadar kovalamıştır. Kilosuyla ve bidon gibi göbeğiyle kaçamayan profesör güzel bir sopa yemiştir. O sırada ordan geçmekte olan blek olayı görmüş ve bir mazlumun dayak yediğini düşünüp duruma müdahale etmek gereği hissetmiştir.. Ne oluyo lan orda diye olayı sorup soruşturmadan zavallı skati’yi Bir yumrukta yere sermiştir. Blek’i şifaen tanıyan ve namını duyan profesör oklitus o an yine şeytanca zekasını göstererek ’’ abi biz öyle oturuyorduk, söz senden açıldı ben blekin sırtını yere getirecek adam tanımıyorum, varmı bu alemde onun gibi delikanlısı , diye konuşurken birden anana küfretti abi’’ diye sinsice bir iftira atmıştır. Blek ise o an birden gaza gelip ‘’ nee benim anama ha , ulan ben adamı yerim ‘’ diyerek adamı eşşek sudan gelinceye kadar dövmüştür. Çam yarması gibi adamı çiğ çiğ yiyen blek’in gücünü gören profesör içinden ‘’ ulan amma saf , ayı gibide kuvvetli … hacı ben bu adama yapışırım, bi daha da bırakmam alimallah sırtım yere gelmez diyerek’’ şöyle aslansın böyle kaplansın diyerek blek’in gururunu okşamış , o andan sonra kanka olmuşlardır. İlerleyen zamanlarda blek’teki vatan aşkını ve kendisine olan saygısını gören profesör yaptığı numara ortaya çıkarda blek’ten bi araba dayak yerim korkusuyla üçkağıtcılığı bırakmış, oda bir vatansever olmuştur. Çoğu zamanda içindeki sinsi şeytanı blek’in hizmetine sunup ona yardım etmiştir. Çoğu zaman yolduğu kazlar onu görüp tanısada blek’in korkusundan kimse bir şey dememekte, profesör ise’’ ulan, birileri nasıl olsa getiriyor, bende yiyorum.çalışmaya Ne gerek var’’ diye öyle pek etliye , sütlüye karışmadan yaşamını sürdürmektedir.
Son düzenleme:
