Mantıku’t-Tayr

halukkalafat

Yeni Üye
8 Şub 2011
20
58
Bütün cevapları bilen bir kral tanıyorum

Radikal Kitap 15.03.2014
// HALUK KALAFAT

-------------------------
Mantıku’t-Tayr’ı okumanın tam zamanı, aslında dokuz asırdır her dönem okunması için hep “tam zamanıydı”. Farsça yazılmış olan eserin meali “Kuşların Diliyle”*. Yazarı İranlı mutasavvıf şair Ferîdüddîn-i Attâr. Tasavvufun en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor.

1136 – 1221 yılları arasında yaşayan mutasavvıf hakkında bilgiler birbiriyle çelişir ama kendisinden sonra gelen Mevlana gibi kaynakların doğruladığı şu bilgiler var elimizde: Horasan’ın Nişabur kentindendir; babası kimyagerdi ve bu nedenle iyi bir eğitim almıştı; kendisi eczacıydı (bu nedenle Attar olarak anılıyor). Ona atfedilen yedi eser var ama sadece Divan ve Mantıku’t-Tayr’ın ona ait olduğu doğrulanabiliyor.

Zaten 1177’de yazdığı Mantıku’t-Tayr tek başına çok önemli bir eser. Vahdet-i Vücud ve Hakikat Yolu gibi kavramları kuşların yedi vadiden geçerek yaptıkları bir arayış yolculuğuyla sembolize ediyor Attar. Zengin ve derin sembolik bir dili var eserin; tercüme edilmesi ya da anlamlandırılması tasavvuf tarihi boyunca zorlu bir uğraş olmuş.

Bu eseri desenlerle ve çizimlerle anlatmak işte bu nedenle bambaşka bir yetkinlik istiyor. Alef Yayınları’nca yayımlanan Kuşlar Meclisi’ni Peter Sís resimlemiş ve yorumlamış. Türkçeye çevirense Koç Üniversitesi İngiliz Dili ve Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü öğretim üyesi Nazmi Ağıl. Tasavvuf uzmanı değilim ama çeviri bana sorarsanız çok iyi. Zaten Peter Sís, Mantıku’t-Tayr’ı bir miktar modernize etmiş; dolayısıyla Türkçe çeviri de aynı yolda ilerlemiş.

Kuşlar Meclisi’nin baskısı çok güzel, Peter Sís’in olağanüstü güzellikteki çizimlerine yakışan bir kağıt seçimi ve cilt işçiliği var. Başucu kitabım olabilecek bir yapıt olmuş.

Bir manzume olan Mantıku’t-Tayr’ın öyküsü kısaca şöyle: Padişahsız bir ülke olmadığını, kendilerinin de bir padişah seçmeleri gerektiğini düşünen dünyanın tüm kuşları toplanır kendilerine mürşit olarak hüthütü seçerler. Hüthüt kuşu, krallarının ancak ve ancak Simurg olabileceğini söyler. Ona ulaşmaları için kuşları ikna eder. Ama yol uzun ve çetindir; yedi vadiyi aşmaları gerekmektedir. Vadiler şöyle sıralanır: İstek, Aşk, Marifet, İstiğna (Gönül tokluğu), Tevhit (Allah’ın tekliğine inanma), Hayret ve son olarak Fakr (Yoksulluk) ve Fena (Kişinin duygu ve iradesinden sıyrılarak benliğini tanrının varlığında yok etmesi). Bu bir tasavvuf yolculuğudur. Sonunda kuşların çoğu ya vazgeçer ya da başlarına bir şey gelir; geriye otuz kuş kalır. Öykülerin sonları genellikle söylenmez ama bu binlerce yıllık bir öykü bir ipucu vereyim “Si” Farsçada otuz demektir, “Murg” ise kuş.

Kuşlar Meclisi sembolik bir anlatı. Bu türün şaheserleri her çağa uyarlanarak okunabiliyor. Peter Sís de böyle yapmış. Çekoslovakya doğumlu Peter Sís, The New York Times Book Review’ün verdiği Yılın En İyi Resimlenmiş Kitabı ödülünü yedi kez kazanmış bir usta. Özellikle The Wall: Growing Up Behind the Iron Curtain (Duvar: Demir Perde’nin Arkasında Büyümek) adlı kitabıyla tanınıyor.

Sís’in iki mürşidi: Attar ve Borges
Attar’ın hikâyesine yorumunda Peter Sís, hüthütü Attar’ın kendisi yapıyor. Şöyle başlıyor kitap: Ozan Attar bir sabah huzursuz bir rüyadan uyandığında kendini bir hüthüt kuşuna dönüşmüş olarak buldu…”

Böylece tıpkı kuşların hüthütü seçtiği gibi Peter Sís de bu öyküde mürşidini Attar olarak seçiyor. Diğer mürşidi ise Jorge Luis Borges. Onun Düşsel Varlıklar Kitabı için “Simurg Hikâyesi”ni resimlerken ilham almış ve Mantıku’t-Tayr’a ulaşmış.

Öykünün başlangıcına ise şöyle bir yorum getiriyor Peter Sís… Hüthüt (Attar) dünyanın tüm kuşlarını toplayıp şöyle sesleniyor: “Kuşlar! Dünyanızı saran dertlere bir bakın! Kargaşa – hoşnutsuzluk – isyan! Toprak, su, yiyecek uğruna korkunç kavgalar! Zehirlenmiş hava! Mutsuzluk! Korkarım yolumuzu kaybettik. Bir şeyler yapmalıyız! Çok gün gördüm. Çok sırlar öğrendim. Dinleyin: Bütün cevapları bilen bir kral tanıyorum. Gidip onu bulalım.”

Kuşlar meclisinde her kafadan bir ses yükseliyor tabi. Ancak hüthüt onları ikna ediyor ve nihayet kuşlar havalanıyor.

Ancak Peter Sís araya bir karga deseni çizer. Konuşma balonu gibi duran bir karganın siluetidir bu. Ve içine şöyle yazar: “Krallar, krallar… Bıktık, usandık krallardan! Yeni bir krala ne gerek var?”

* Mantıku’t-Tayr Türkçeye birçok yayınevi tarafından tercüme edildi. Kimi çevirilerde kitabın adı Kuş Dili olarak geçiyor; batılı bazı kaynaklarda ise Conference of Birds yani Kuşlar Meclisi olarak.



KUŞLAR MECLİSİ
Peter Sís
Çeviren: Nazmi Ağıl
Alef Yayınları
2014, 160 sayfa, 32 TL
 

savok

Admin
30 Eki 2009
19,991
83,647
Kasımpaşa
Ben gidip bir kral aramak istemiyorum ama en yakın vakitte bu kitabı arayıp bulacağım.. Tanıttığın için çok teşekkürler.. Ne güzel buralarda olman..
 

direnc11

Yönetici
11 May 2009
10,087
36,748
İstanbul
Gerçi o kadarını herkes biliyor dersin şimdi sen ama Simurg'un otuz kuş demek olduğunu biliyordum, hocam. :)

Bütün cevapları bilen bir kral tanıyorum

...
Öykünün başlangıcına ise şöyle bir yorum getiriyor Peter Sís… Hüthüt (Attar) dünyanın tüm kuşlarını toplayıp şöyle sesleniyor: “Kuşlar! Dünyanızı saran dertlere bir bakın! Kargaşa – hoşnutsuzluk – isyan! Toprak, su, yiyecek uğruna korkunç kavgalar! Zehirlenmiş hava! Mutsuzluk! Korkarım yolumuzu kaybettik. Bir şeyler yapmalıyız! Çok gün gördüm. Çok sırlar öğrendim. Dinleyin: Bütün cevapları bilen bir kral tanıyorum. Gidip onu bulalım.”

Kuşlar meclisinde her kafadan bir ses yükseliyor tabi. Ancak hüthüt onları ikna ediyor ve nihayet kuşlar havalanıyor.

Ancak Peter Sís araya bir karga deseni çizer. Konuşma balonu gibi duran bir karganın siluetidir bu. Ve içine şöyle yazar: “Krallar, krallar… Bıktık, usandık krallardan! Yeni bir krala ne gerek var?”

...

"Yeni bir krala ne gerek var?" Bize bütüm cevapları bilen bir kraldan ziyade doğru soruları soran yurttaşlar lazım.

Ellerine sağlık...
 

savok

Admin
30 Eki 2009
19,991
83,647
Kasımpaşa
Gerçi o kadarını herkes biliyor dersin şimdi sen ama Simurg'un otuz kuş demek olduğunu biliyordum, hocam. :)



"Yeni bir krala ne gerek var?" Bize bütüm cevapları bilen bir kraldan ziyade doğru soruları soran yurttaşlar lazım.

Ellerine sağlık...

Ben bilmiyordum..
sen gidi murg..
murg murg simurg..
 

akrep069

Süper Üye
14 Ara 2009
527
648
"Yeni bir krala ne gerek var?" Bize bütüm cevapları bilen bir kraldan ziyade doğru soruları soran yurttaşlar lazım.

''bu cumleyı ıyıce HAZMETMEK LAZIM VE HERKESINDE BUNU SORGULAMASI LAZIM

TEŞEKKURLER DOSTUM GECE NIN EN IYI CUMLESI VEYA SATIRI DIYELIM
İYİ AKŞAMLAR
 

halukkalafat

Yeni Üye
8 Şub 2011
20
58
Gerçi o kadarını herkes biliyor dersin şimdi sen ama Simurg'un otuz kuş demek olduğunu biliyordum, hocam. :)



"Yeni bir krala ne gerek var?" Bize bütüm cevapları bilen bir kraldan ziyade doğru soruları soran yurttaşlar lazım.

Ellerine sağlık...
Baba senin kadar okuyup yazsak bilirdik.
Ama yazıda açıklamasam en-el hak olmayacaktı...
 

halukkalafat

Yeni Üye
8 Şub 2011
20
58
"Yeni bir krala ne gerek var?" Bize bütüm cevapları bilen bir kraldan ziyade doğru soruları soran yurttaşlar lazım.

''bu cumleyı ıyıce HAZMETMEK LAZIM VE HERKESINDE BUNU SORGULAMASI LAZIM

TEŞEKKURLER DOSTUM GECE NIN EN IYI CUMLESI VEYA SATIRI DIYELIM
İYİ AKŞAMLAR
Hocam aslında aradığınız kral kendinizsiniz diyor, sanırım asıl cümle o, Simurg esprisi de oradan, Son Vadi'ye ulaşan kuş sayısı 30, Simurg'da 30 kuş demek.
 

Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,044
20,227
Kamlançu
Finalini söylemek istemiyordum ama zaten Haluk bey söylemiş, o yüzden spoiler verme korkusu olmadan şunu ekleyelim: Simurg bizim edebiyatımızda Zümrüd-ü Anka olarak bilinen kuştur. Eskiden Huma kuşu, Devlet kuşu şeklinde nitelendirilirdi. Doğu edebiyatında yalnız yaşamak, hiç kimseye muhtaç olmamak, kanaat sahibi olmak gibi klişeleri karşılamak için kullanılırdı. Bu, Fuzuli'nin bir beytinde şöyle ifade edilir:
"Cife-i dünya değil kerkes gibi matlubumuz
Bir bölük ankalarız kaf-ı kanaat bekleriz"
(Akbaba gibi istediğimiz dünyanın leşi değil, biz bir grup Anka'yız ki kanaat dağını bekleriz.)
Batı edebiyatında ise Phoenix olarak isimlendirilen Anka bol bol karşımıza çıkar. Batı kültürünü kendi kültürümüzden daha iyi bildiğimiz için(!) buna örnek vermeye gerek görmüyorum.
Tekrar doğu edebiyatına dönecek olursak; Farsça Simurg ifadesi 30 kuş demek olduğu yukarıda ifade edilmişti. Anka kuşunu aramaya çıkan 30 kuş sonunda Anka'nın kendileri olduğunu anlıyorlardı. Bunu İranlı şair Nizami Gencevi'nin şu kısa deyişinde daha net olarak bulabiliriz:
Her insan kendi dünyasında sultandır, ona göre davranın. (Basit görünen ama bir o kadar derin felsefeyi içinde barındıran bir ifade...)
Özetle "Kral sizsiniz, başka kral aramaya ne hacet?"
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,045
75,455
hiçbiryerde :)
Bu kitabı hatırlıyorum, elime almış
fakat yeterince inceleyememiştim.
Zamanı gelmiş demek ki :)
Ufuk açıcı makale ve değerli yorumlar
için teşekkürler.
 
Üst