Nathan Never'da Entellektüel Üst Seviye; Bauhaus Katili

Lami Tiryaki

Onursal Üye
21 Nis 2009
513
3,727
Nathan Never 54. sayı Bauhaus Katili, Çizgili Düşler 2. ciltte yer alan tek sayılık çok çarpıcı bir öykü. Sayının editoryal kısmında yazdığı üzere Nathan'ı anlaması gerçekten biraz gayret istiyor. Maceraların bütünselliğini göremeyip odaklanamayan okurlarda Nathan'a karşı bir antipati oluştuğuna da şahit oldum. Bunu aşmak için Nathan Never için yazılan editoryal yazılar yardımcı olabilir bir ihtimal.

“Eskiden böyle miydi?” klişesi her yerde bir şekilde karşımıza çıkıyor. Acaba bu laf gerçekten bir klişe midir? Tarih boyunca ortaya çıkan sanat ve edebiyat yapıtlarina bir bakınız. Tolstoy'un Diriliş'indeki ruhu yeniden aynı kararlılıkta yakalayabilmek kolay mıdır? Çok değil 70'lerde ve 80'lerde üretilen müzik parçalarının kalıcılığını yakalayabilmiş kaç tane şarkı biliyoruz? Dün akşam Urfa'dan bir çocukluk arkadaşım geldi bende kaldı. Plakları serdik ortaya bir ondan bir bundan Emel Sayın'lar Mehmet Pekün'ler, Müzeyyen Senar'lar, Zeki Müren'ler ve hatta Ferdi Tayfur'lar, Cem Karaca'lar, Barış Manço'lar... Ev diskotek gibiydi. O unutulmaz şarkılar o plaklarda kalmış gibiydi sanki. Plaklar dinlenmeye çekilip ortalığı CD'ler ve MP3'ler sardıktan sonra, “ya şu da efsane bir parçaydı” dediğimiz bir tek eser yoktu hatırlayamadık.

Klasik eserleri yaratanlar, çoğu güç koşullar içinde resmen bu eserleri “yaratmışlar”. Leonard Nimoy'un anlattığına göre, günümüz dizi çekimlerinde bir bölümde yenen yemek parasına bir bölüm Star Trek çektikleri zamanlar oluyormuş. Spock karakterine gösterişli bir “kulak” yapmak için bankadan 600$ kredi çekmişler! 2020'lere gelindiğinde hala klasik sezonu, J.J. Abrams'lı filmlerden kesin daha çok hatırlıyor olacağız. Çünkü yaratıcı olanlar, kaynaktaki kişiler. Tamamlayıcılar kaynaktakileri geçemiyorlar, mümkün değil. Ancak ne yazıkki paranın çoğunu güncel popüler “sanatçılar” götürüyor. En gözde medyatik ilişkileri, bir şeyler yarattığı sanılan ancak bazan ilkokul çocuğu yaratısına eşdeğer ürünleri olan kişiler yaşıyor. Orijinal yaratıcılar ancak öldükten ya da yok olduktan sonra değer kazanıyor.

Bauhaus Katili, işte tam bu konuyu işliyor. Öylesine şiddetli bir anlatımı varki. Biraz sanata ve edebiyata meraklı olan hiç kimsenin kayıtsız kalamayacağı çizgi roman tarihinin en muhteşem finallerinden birine sahip. Macerayı okumadan önce Martin Mystere'nin Caravaggio Şifresi'ni okumanızı tavsiye ederim.

Editörünün yazdığı üzere Nathan, her 50 sayıda bir kabuk değiştiren bir kahraman. İlk 50 sayıdaki macera ve tanıtım hikayeleri Atlantis'in gizeminin çözülmesiyle yavaş yavaş tarihe karışırken, şimdiye kadar okuduğum en etkileyici Nathan Never hikayesi olan 50 numaralı Babil Kitaplığı, Nathan Never hikayelerinin olabildiğince entelektüel üst bir seviyeye taşınmaya başladığının göstergesi gibi. O seviyeye uygun hikayeleri ara ara verdikleri hafif ve nahif hikayelerle dengeliyorlar. Ama arada denk getirip hikayeyi bir koyuyorlar, ki neye uğradığınızı şaşırıyorsunuz. Bauhaus Katili'nin sonunda Nathan'ın o melankolik halini yeterli bulamayıp şapşala döndüğü “ulan aşık mı oluyorum” türü bir kare varki tadından yenmez. Evet, bazı kelli felli eski editörler bile “Nathan'ı anlamıyoruz, niye yayınlanıyorki” filan diye sağda solda atıp tutuyorlar. Böyle atıp tutacaklarına biraz anlamaya çalışsalar daha iyi olacak bence. Böyle üst segment bir çizgi roman ve dahi hevesli bir yayıncısı varken, fırsatı olabildiğince değerlendirmek lazım bence. Caravaggio Şifresi'ni ve Bauhaus Katili'ini okuyup uzun uzun düşünmenizi tavsiye ederim. Yok böyle bir şey...

Not:Yazımda “dokundurduğum” Nathan sataşmasına Diyar dışında yanıt veremeyeceğim bir yerde rastladım. Sırf anlayamadığı bir dizi olduğu için “otör” geçinen birileri tarafından kaliteli bir çalışmanın aşağılanmasına göz yummayı kendime yediremediğim için bir kaç kelam ettim. Diyar'dan kimse üstüne alınmasın lütfen.

Selamlar
Lami Tiryaki
 
Son düzenleme:

Lami Tiryaki

Onursal Üye
21 Nis 2009
513
3,727
nathan50.jpg


Nathan Never sürecinde kilometre taşı bir hikaye, ilk dönüm noktası, Babil Kitaplığı. 1995 tarihli öyküyü Katia Albini ve Antonio Serra birikte yazmışlar. Serra, ayrıca senaryoyu da üstlenmiş. Çizimleri ise maalesef benim çizimlerinden pek hoşlanmadığım Nicola Mari'ye emanet edilmiş. Hikayenin belki de tek ve en büyük handikapı bu olsa gerek. Maalesef sürekli olarak "horoz ibikli" bir Nathan eşliğinde macerayı takip etmek zorunda kalıyoruz.



Üç hafif hikaye sonrası, yeni yaklaşımlı dönem hikayelerinin ilk takipçisi ise yine 1995 tarihli 54. sayı Bauhaus Killer (Bauhaus Katili). Buradaki Bauhaus'u malum mağaza zinciri olarak düşünmeyin. Bauhaus Avrupa kökenli bir sanat akımının adı. Açıklaması yine hikaye içinde veriliyor. Hikayeyi Stefano Piani ve Albero Ostini yazmış, Roberto De Angelis resimlemiş.

nathan54.jpg


Selamlar
Lami Tiryaki
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst