Yahudi Gençliği Yahudi Soykırımını Porno ÇR'lerden Öğrenmiş

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

vakanuvis

Süper Üye
5 Mar 2011
604
975
2009 yılında kaleme almıştım... Galiba hiç modası geçemeyecek bu yazının:

İsrail yönetimi Gazze'li sivillere fosfor ve misket bombalarıyla saldırdığında kaleme aldığım aşağıdaki yazıyı o zamanlar www.tersninja.com'da yayınlamış, gündem geçince ÇROP Blog'a aktaramamıştım. Üzüntülü üzüntülü gezerken rastladığım ressam Arslan Eroğlu üstadla derdimi paylaştığımda aldığım yanıt "İsrail bu Ümit bugün yarın gene yapar bir şeyler" oldu.
İsrail gene gündemimizde. Bu defa Mescid-i Aksa işgali, yerleşkeleri sürdürme ve v.s.leri ile. Yazıyı kullanmaktan hoşlanmadım. Kötü olaylara sevinilmez ki!
stalags20577a.jpg

2007 yılında Ari Libsker’in yazıp yönettiği “Stalags - Holocaust and Pornography in Israel (Stalags: Soykırım ve İsrail’de Porno)“ adlı belgesel filmi inanılmaz ve utanç verici bir gerçeği gün yüzüne çıkardı. Belgesel bir çok tartışmayı başlatırken üstü örtülmeye çalışılan rezalet açığa çıktı: 1960 İsrail gençliği Nazilerin Yahudilere uyguladığı soykırımı pornodan öğrenmiş!
Söz konusu belgesele geçmeden önce İsrail ve öncesini kısaca hatırlamakta yarar var. 1945 yılıyla II. Dünya savaşı son buldu hatırlanacağı üzere. Nazilerin; başta Auschwitz, toplama kamplarında binlerce Yahudiyi gaz odalarında, fırınlarda, işkencelerle öldürmeleri sona eriyor, sağ kalan Yahudiler özgürlüklerine kavuşuyor. Aileler dağılmış, yüz binler ölmüş, kalanlar da travmalarla yollarına devam etmek üzere açık havaya çıkıyor.
İnsan nedense bunca acıyı çeken bir halkın bilgece düşünce seviyesine ulaşacağını, dünyaya barış gelsin artık ölümler ve savaşlar olmasın diye mesajlar vereceklerini, dünyaya örnek olacaklarını falan sanıyor. Nerde?
Yahudi terörü başlıyor ve İngiltere Amerika’yla anlaşıp bir ton para sayıp Araplardan toprak satın alarak 1948’de İsrail’i kuruyor ve Yahudiler devletlerine kavuşuyor. Burada da günümüze kadar gelen süreçte hiç de bilgece, barışçı davranmadıkları malumumuz.
Bu arada Nazi faşizmi o derece nefret edilen bir şey oluyor ki dünya edebiyatı, sineması, tüm sanatları başta Yahudi soykırımı olmak üzere hemen her tür yanlışı ve insan dışılığı dünya kamuoyuna sunuyor tüm çıplaklığıyla. Sanatın amacı bu tarz düşüncelerin bir daha yeryüzünde görülmemesi.
İsrail ise inanılmazı gerçekleştiriyor ve Auschwitz’de gerçekleşenlerden esinlenildiği ileri sürülen STALAGS adlı porno seriyi 1960 gençliğine sunuyor. O yıllarda elden ele dolaşan ve sıradan gazete bayilerinde bile bulunabilen bu romanlar daha sonra en ünlü sayı “I Was Colonel Schultz’s Private Bitch, (Albay Schultz’un Özel Fahişesiydim)”in basılmasıyla polisçe toplatılarak yok edilmeye çalışıldıysa da bugün hala ikinci el tezgahlarında veya underground ortamlarda halen bulunmaktadır.
Nedir bu pornografik Stalags? Ari Libsker ortaokullu çocukların bile elinde gezen ve yok satan bu cep kitaplarından bahsederken “I realized that the first Holocaust pictures I saw, as one who grew up here, were of naked women, (burada büyümüş biri olarak, soykırımla ilgili gördüğüm ilk resimlerin çıplak kadın resimleri olduğunu farkettim) (Çeviri hatasını düzelten Kafka nikli arkadaş)” diyor.
İşte Stalags özetle bu. Açarsak…
Stalags serisi öyküleri Auschwitz’de geçmektedir. Bu seriye göre toplama kampında son derece seksi Nazi subayı kadınlar bulunmaktadır ve bu hanımlar esir düşen Amerikan ve İngiliz subayları başta olmak üzere hemen her yakışıklı tutsak erkeğe sadistçe işkenceler yaptıktan sonra tecavüz etmektedir. Bununla birlikte kampta bulunan “Block 24” adlı özel bir zevk merkezinde Yahudi kadınlarının bazı hizmetlerde bulunduğu K. Tzetnik imzalı “Doll’s House” romanıyla yine 1953 yılında hafızalara kazınmış.
Ari Libsker’in 60 dakikalık belgesel filmi “Stalags - Holocaust and Pornography in Israel (Stalags: Soykırım ve İsrail’de Porno)“, özellikle çocukluğunda şahit olduklarını kapsamakta. 1960’larda 14 yaşlarında olan gençlerin atalarının başına gelenleri pornodan öğrenmesi bugün ne çok baş ağrıtıyor. Günümüzde yetişkin insanlar olan o zamanın gençleri şimdilerde 55-60 yaş arasındalar ve İsrail’in yönetimi şimdi bunların elinde. Sonuçları da aşikar.
Bazı İsrailli ileri gelenler yıllarca Stalags serisinin “yabancı kaynaklı” olduğunu iddia etmiş olsalar da belgesel birilerinin hatıratıymış gibi kaleme alınan pornografik öykülerin aslında sapına kadar Yahudi olan yazarlara ait olduğunu ortaya koymuş. Dünya basınında geniş yankılar bulan belgeselin ortaya çıkardığı gerçek Stalags serisinin çeviri havasında basıldığıdır. Uyanık yazar-yayınevi takımı Amerikan/İngiliz menşeili olarak göstermişler seriyi ve bazı muhafazakar Yahudiler hemen olayı Anti-Semit’çilere bağlamışlar.
***
Yaklaşık bir sene önce bir gazete haberinde rastlamıştım Stalags’a. Orada kısaca ve; şimdi geriye bakınca görüyorum, uydurukça haber yapılmış bu rezalet. Meğerse koskoca bir İsrail gençliğine köklerini, acılarını, şehitlerini, kaybedilen masumlarını, atalarını ama hepsinden önce insanlığını ve ders çıkaracağı tarihinin en önemli kesitini unutturmuş bir seriymiş Stalags! Soy kırımı ve Nazi katliamlarını “İri memeli kadınlı kamp yeri” olarak yorumlayan o zamanın İsrail gençliği bugün neler yapıyor ortada….
Bilgelik… Bu alt yapıyla beklenebilecek son yer İsrail gibi görünüyor.
Belgeselin ülkemizde gösterime gireceği veya cd’lerinin ulaşılabilir olacağı günleri iple çekiyorum. Dilerim bugünkü İsrail yönetimini anlamak isteyen dünya liderleri de ne tür mastürbasiyonistlerle uğraşıldığını öğrenmek için bu seriyi bulur okur veya belgeseli izlerler.
Not: Merak edenler youtube’da “Ari Libsker” adıyla yapabilir. Özellikle; maalesef her ülkede olan, genç maço erkek askerin söylediklerini iyice dinleyin derim.
Bu yazıyı masum sivillere ve sağduyulu İsrail'lilere adıyorum.

Kaynaklar:
makale
belgesel resmi web sitesi
gazeteci yoruları
 

grreenman

Çeviri & Balonlama
29 Eki 2009
282
410
Sevgili Vakanünis,

Verdiğin bilgiler çok önemli; ama yine de indirgeyici, amacının dışına çıkarılabilir, kolaylıkla yahudi düşmanlığına alet edilebilir bir konu başlığı yerine başka bir başlık seçmiş olmanı isterdim - yazdıklarına değil, konu başlığına itirazım.

Yine de verdiğin ve oldukça sıra dışı bilgiler için çok teşekkür ederim..
 

vakanuvis

Süper Üye
5 Mar 2011
604
975
Sevgili Vakanünis,
Verdiğin bilgiler çok önemli; ama yine de indirgeyici, amacının dışına çıkarılabilir, kolaylıkla yahudi düşmanlığına alet edilebilir bir konu başlığı yerine başka bir başlık seçmiş olmanı isterdim - yazdıklarına değil, konu başlığına itirazım.
Yine de verdiğin ve oldukça sıra dışı bilgiler için çok teşekkür ederim..

Grreenman merhaba,

Yüreklendirici değerlendirmen için teşekkür ederim öncelikle :) Elimden geleni yapıyorum büyük bir keyifle... Bu keyfi de paylaşıyorsak ne mutlu bana.

Başlık ve içerik konusuna gelince...

İsrail'i ve güttüğü kötü politikayı çizgi romanlar üzerinden anlatan birçok yazımdan biriydi bu ve her birinin sonuna "sağduyulu İsrail'lilere adıyorum" gibi ibareler düşerek; ki yazılarımın hepsinin içeriğinde de "bir kısım Yahudi"yi hedef aldığımı belirterek, olası anti-semit mesajı bertaraf etmeye çalıştım. Bu nedenle içim rahat...

Ancak başlık noktasında haklı olduğunu inkar etmiyorum çünkü bu yazıyı çalakalem yazdığımda Filistin'e "fosfor bombaları" atılıyor, çocuklar ölüyordu küle dönüşerek...!

Bu bakımdan başlığın yanı sıra içeriğin de küfürle dolması, Yahudi düşmanı mesajı olması, hakaretler barındırması eminim kimse tarafından yadırganmazdı. Hatta destek bile görürdü ama bu da hayata bakışımla örtüşmezdi...

Başlığın gerekçesi tam da bir hırsı ve düşmanlığı ön plana çıkarmakken devamındaki amaç kurgusal olarak şu düzlem üzerine konumlanıyordu: Metinle bu duygu yumuşatılarak bilgi vermeye dönüşüyor finale de insani değerlere bağlıyordu. Mesajı yanlışa çekmek isteyen olursa açıkçası başlık dediğine hizmet edebilir. Kaldı ki art niyetli birinin elinde bu yazı her yanıyla bomba olarak kullanılabilinir yapacak bir şey yok gibi...

Uyarın için teşekkür ederim. Umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Aklına takılan bir şey olursa seve seve konuşmak isterim.
 

Kemikdilli

Kıdemli Üye
2 Ocak 2012
194
538
Çok fazla karşılıklı atışıyormuşuz gibi görünmek istemem ama değerli Vakanuvis, bu yazını ben anlamadım.

Yahudi Soykırımı gibi "ulvi" bir meselenin, göğüs dekolteli kadın çizimleri olan materyallerde anlatılmasına mı itiraz ediyorsunuz? Bu oldukça "köktenyahudici" bir kaygı değil mi? Bu tip bir yazıyı başında kipa ile gezen, örgü saçlı bir Yahudi köktendincisi yazsa anlarım da, bu ülkede, bu forumda biraz garip olmadı mı?

Kurduğunuz bağlam da bana oldukça çürük göründü. İsrael'in bugünkü saldırganlığını, İsrael'in bugünkü yöneticilerinin gençken erotik materyallere bakmasına bağlamışsınız. Ne alakası var? Hakikaten aradaki ilişkiyi anlayamadım.

Liberal bir adam değilim. Ancak erotik görüntülerin insanları psikopat yapacağına da inanmam. Benden daha liberal olduğunuzu tahmin ediyorum. Böyle bir bağlam kurmanız oldukça şaşırttı beni. Evet, ortada gençken bakılmış erotik görüntüler ve ortayaşlılıkta ortaya çıkmış vahşi hayvanlar var. Ama bu iki olgu arasında bir bağlantı olduğunu gösterir herhangi bir bulgu yok!

Vakanuvis, ömrü hayatımda gördüğüm en pornografik görüntüyü görmek ister misin?



işte bu. Yeryüzünün en aşağılık, en iğrenç görüntüsü bu. Eğer Müslümanlar ve insan olma vasfını yitirmemiş her toplumun genci, bu görüntüye bakıp psikopat olmadıysa, daha da hiç bir görüntü o insanları psikopat yapamaz.
 
Son düzenleme:

harp55

Çeviri & Balonlama
27 Eki 2009
1,841
6,236
sevgili vakanuvist, kemik dili ve greenman.
bu tür CR lerin dışında istismar sinemasının bir lt türü olarak çekilmiş nazisploitation ve nazi pornosu diye iki tür var ve içerik örnek çizimlerle ve konularıyla birbie ortüşür.
 

harp55

Çeviri & Balonlama
27 Eki 2009
1,841
6,236
Aşağıdaki yazı iyi kötüfilm sitesinden alıntıdır. Orjinal yazıdaki resimler eklenmemiştir. merak eden arkadaşlar
başlığına bakabilirler.
yazarın isteği doğrultusunda yazı kaldırılabilir. Değerli yazısı ve bilgileri için sayın Tolga Demirtaşa teşekkür ederim.
Nazi exploitation (ayrıca Nazisploitation olarak bilinir), İkinci Dünya Savaşı kurgusu üzerine çekilen, kötü Nazilerin sıklıkla esir kamplarında cinsel suçlar işledikleri, exploit ve sexploit filmlerin alt kategorisi bir türdür. Çoğu “hapisteki kadınlar” üzerine kurgulanan bu filmlerin kurgusu, yüksek sadizm, vahşet ve aşağılama içeren şekilde ölüm kamplarına, Nazi genelevlerine kaymıştır. Bu türde çekilmiş en etkili isme sahip ve en kötü şöhretli film Kanada yapımı Ilsa, She Wolf of the SS (1974) isimli filmdir (ayrıca bu türün standartlarını belirleyen film olmuştur). Filmin sürpriz başarısı ve devam filmleri, çoğu İtalyan birçok Avrupalı film yapımcısının Nazi vahşeti üzerine onlarca film yapmalarına neden oldu. Ilsa ve Salon Kitty serileri başarılı yapımlar olurken diğer filmlerin çoğu gişe başarısızlığıyla sonuçlandı ve bu janr 1980’lerin ortasında ortadan kayboldu.

İtalya’da bu filmler “il sadiconazista” olarak bilinen dönemin bir parçasıydı ve Tinto Brass’ın Salon Kitty, Liliana Cavani’nin The Night Porter ve Pier Paolo Pasolini’nin Salò isimli filminden etkilenmişlerdi. Bu janrın göze çarpan yönetmenleri Paolo Solvay (The Beast in Heat olarak bilinen La Bestia in Calore, SS Hell Camp), Cesare Canevari (Last Orgy of the Third Reich olarak bilinen L’ultima orgia del III Reich) ve Alain Payet (Hitler’s Lust Train, Love Train for The SS olarak bilinen) idi ve hepsi 1977’lerdendi.

Tarihçe

Cinsellik içeren sahneler ve Nazi temasının karıştırılmasının öncülüğü İtalyan yönetmenler tarafından yapılmıştı ve bu Roberto Rossellini tarafından 1945 yılında çekilen Rome, Open City’de görülmektedir. Bir başka Rossellini filmi olan Germany Year Zero (1948) Nazizm’i homoseksüellik ve pedofili ile ilişkilendiriyordu. Bu janr üzerindeki en büyük etkiyi tartışmalı sanat sineması filmi Luchino Visconti tarafından yönetilen The Damned (1969) isimli yapım yapmıştı ve film Üçüncü Reich döneminde sanayici bir Alman ailesinin yükselişini ve çöküşünü anlatıyordu. Film, Alman SA-Men’lere ait bir homoseksüel seks partisi içeriyordu ve SS’lere katılan ana karakterlerden birini travesti kıyafeti içinde, küçük kızlara sarkan ve sonunda annesi ile ensest beraberlikte bulunan biri olarak tasvir ediyordu. Cinsellik ve Nazizm karışımının bulunacağı bir başka film ise, Helmut Käutner tarafından yönetilen Alman yapımı Des Teufels General (The Devil’s General) (1955) isimli filmdi.

1964 yapımı The Pawnbroker isimli film, bir toplama kampı genelevinde çıplak bir kadını gösteren flashback sahnesine sahiptir. Fakat Nazi kurgusu ile çekilmiş en eski sexploitation filmi Love Camp 7 (1969) idi. Aynı zamanda 1970’lerin başında ortaya çıkan “woman in prison” janrının öncüsü olan bir filmdi.

Love Camp 7 kendinden sonraki birçok film için bir model oluşturdu. Hikaye gerçek bir hikayeden alınmışa benziyordu. Bir Yahudi bilim adamını kurtarmak için iki bayan ajan, mahkumların Alman komutanlar için seks kölesi olarak tutulduğu Nazi Zevk Bölüğü’ne sızarlar. Film bot yalatarak aşağılama, kırbaçlama, işkence, lezbiyenlik, tecavüz, vahşetin ve kanın son noktaya ulaştığı kaçış sahneleri içeriyordu. Filmin standart tiplemeleri zalim ve vahşi bir komutan, lezbiyen bir doktor, mahkumlara cinsel tacizde bulunma hakları olan sadist gardiyanlar ve diğerlerinden farklı, anlayışlı ve mahkumlara yardım etmeye çalışan bir Alman karakterdi.

Ilsa’nın Etkisi

Yapımcı David F. Friedman’ın Love Camp 7 filminde ufak bir rolü vardı. Daha sonra 1974 yılında Ilsa, She Wolf of the SS isimli filmi çekerek devam etti. Ilsa seksi (ayrıca seks düşkünü), eşsiz bir kamp komutanı idi ve dolgun vücutlu, sık sık çıplak sahnelerde oynayan Dyanne Thorne tarafından canlandırıldı. Seks sahneleri arasında Ilsa, Joseph Mengele’nin Auschwitz’de yaptığı Nazi insan deneyleri gibi erkek ve kadın tutuklularına korkunç bilimsel deneyler uyguluyordu. Hipotermi ve basınç kazanı testleri gibi bazı deneyler gerçeklerden alınmışlardı ancak filmde geçen kimi deneyler tamamen fantezi ürünüydü. Örneğin Ilsa kadınların erkeklere oranla acıya daha dayanıklı oldukları teorisini kanıtlamak için, erkek ve kadın mahkumları öldüresiye dövüyordu.

Karakter bir şekilde Buchenwald cadısı olarak bilinen ve Buchenwald kampı komutanının karısı Ilsa Koch’a dayanıyordu. Koch mahkumlarla yaptığı sapıkça seks oyunlarıyla tanınıyordu ve insan derisinden abajur şapkaları yaptığı söyleniyordu.

Ilsa, standart oranda sadizm, aşağılama, kırbaçlama, seks köleliği, detaylı işkence sahneleri içeriyordu ve filmin finalinde Ilsa vurularak öldürülüyor, kamp alev alev yanıyordu. Bu film arabalı sinemalarda ve açık tiyatrolarda beklenmeyen bir başarı yakalamıştı. Ilsa yüksek kar getiren devam filmleri için yeniden hayata döndürüldü, ve Nazi kurgusundan uzaklaşıp “hapisteki kadın” janrına daha yakın bir hal aldı. Ilsa, Harem Keeper of the Oil Sheiks (1976) filminde kiralık bir sevgili karakterinde, Ilsa, the Tigress of Siberia (1977) filminde 1953 yılında bir Sovyet kampının komutanı rolünde, Ilsa, the Wicked Warden (1977) filminde bir Latin Amerika hapisanesinin yöneticisi şeklinde karşımıza çıktı.

İtalya’dan Nazi Filmleri

Aynı esnada Italyan film yapımcıları Ilsa tipinde kötü karakterleri olan kendi Nazi filmlerini yapmaya başladılar. 1977’de Helga, She Wolf of Spielberg filminde, Malisa Longo siyah uzun botları olan, deri kıyafetler giyen seks sadizmi ile dolu bir kadın mahkum kampının komutanı rolünü oynamıştı. Aynı yıl Longo Fraulein Devil (diğer adıyla Elsa: Fraulein SS) filminde sado mazoya düşkün, fahişelerle dolu bir Nazi “Zevk Treni’nin” sahibi Elsa karakterini oynamıştı.

Bu türün en tanınmış filmlerinden biri, 1977 yılı yapımı La Bestia in Calore (diğer adıyla SS Hell Camp) isimli filmdi. Alman aktris Macha Magall, Dr. Ellen Kratsh adında başka bir soğuk sarışın tenli, seksi ve bir o kadar da şeytan bir Nazi karakterini oynamıştı. Aşırı ve detaylı işkence sahneleri, vahşet ve tecavüz sahneleri nedeniyle film hemen İngiltere’de yasaklandı. Daha yumuşak ve sansürlü bir versiyonu ABD’de SS Experiment Camp 2 adı altında sunuldu. Magall ayrıca SS Girls (1976) isimli bir başka Nazi genelevi üzerine çekilen filmde oynamıştı.

Nazi exploitation alt kategorisi İtalyan stüdyolarına daha önce yasaklanan savaş exploitation filmleri ile bağlantılı, düşük bütçeli korku filmleri çekme fırsatı tanıdı. İtalyan filmleri birçok konuda Ilsa isimli yapımdan farklıydı, İtalyanlar daha fazla insan tacizine, daha fazla aşağılamaya yer vermeye odaklanıyordu (bunun en ağır örneği SS Hell Camp filminde görülmektedir).

1976 yılının filmleri şunlardı: Sergio Garrone’in SS Experiment Love Camp (bilinen diğer adı SS Experiment, SS Experiment Camp 2), soft core seks sahneleri ve bir SS subayının hadım edilmesini içeriyordu. Luigi Batzella’nın ikinci Nazi filmi SS Hell Campsecond Ilsa benzeri bir Nazi bilim insanı tarafından yaratılan seks bağımlısı bir mutantı içeriyordu. Bruno Mattei tarafından yönetilen SS Girls isimli yapım Salon Kitty’nin açık bir kopyası idi. Mattei aynı zamanda Lorraine de Salle’nin başrolde oynadığı SS Extermination Love Camp (diğer adıyla Women’s Camp 119) isimli yapımı çekmiştir. Bu film gerçek dosyalara dayanan ve mahkumlar üzerinde denenen korkunç deneyleri anlatıyordu. SS Special Section Women filminde başrol oynayan John Steiner filmde Yahudi bir kıza olan aşkı yüzünden erkekliğini kaybeden sex manyağı bir SS komutanı oynuyordu. Luigi Batzella tarafından çekilen Achtung! The Desert Tigers filmi, çölde bulunan işkence dolu bir Nazi kampında geçen hazır görüntü ve sahnelerle dokunmuş bir yapımdı.

1977 yapımı The Gestapo’s Last Orgy (diğer adıyla Caligula Reincarnated as Hitler), filminde bir komutan ve mahkumun aşk ilişkisi anlatılmaktadır. SS Camp 5: Women’s Hell filmi ise SS Experiment Camp’ın kardeş filmidir, aynı cast ve aynı ekip ile beraber çekilmiştir. Red Nights of the Gestapo isimli film SS askerlerinin bir kalenin kadınları cinsel sapıklıkları için kullandıkları sofcore seks filmidir. Helltrain (SS Heltrain) filmi SS’ler tarafından yönetilen bir tren genelevi hakkındadır. Nazi Love Camp 2, Sirpa Lane’in zorla genelevde çalıştırılan Yahudi bir kız rolünde başrol oynadığı, göze çarpan hardcore seks sahneleri içeren ve senaryosu Gianfancı Clerici tarafından yazılmış bir yapımdır.

Bu on yılın sonunda bu tür doğal seyrini sürdürüp sonlandı.

Nazi pornografisi

Yetişkin filmleri Nazi senaryolarından faydalanarak sadomazoşik yapı içinde 70’ler ve 80’lerin porno filmlerini oluşturdular. Örnekler şu şekildedir: Mitchell kardeşlerin Hot Nazis, Nazi Love Island ve Hitler’s Harlot yapımları. Son yapımlardan biri, Stalag 69 (1982) ismindeki ve Angelique Pettyjohn’in Ilsa tipinde bir SS rolünde başrol oynadığı bir yapımdır. Filmin hikayesi Love Camp 7’nin büyük oranda yeniden çekimiydi. Bu tür sonraki 20 yıl içinde sönük kaldı. 2006 yılında Macaristanlı S&M filmleri yapımcısı Mood Pictures Gestapo, Gestapo 2 ve 2008 yılında Dr. Mengele isimli yapımları piyasaya sürdü ve bu filmler Nazi esir kamplarında geçiyordu aynı zamanda Ilsa ile İtalyan exploit filmlerine olan bağlılığını gösteriyordu.

Günümüz

2007 yılında Robert Rodriguez ve Quentin Tarantino’nun exploit sinemaya katkısının bir parçası olarak yönetmen Rob Zombie, Nicolas Cage ve Udo Kier’in oynayacağı söylenen, Werewolf Women of the SS isminde bir filmin sahte trailerını yayınladı. Zombie: “Aslında iki fikrim vardı. Bu ya bir Nazi filmi ya da “kadınlar hapishanesi” filmi olacaktı ve ben tercihimi Nazilerden yana kullandım. Ilsa, She Wolf of the SS; Fraulein Devil ve Love Camp 7 gibi filmleri bu türün en tuhaf filmleri olarak görürüm.” 18 Aralık 2007’de Zombie MySpace sayfasında yaptığı bir paylaşımda insanlara Werewolf Women of the SS isimli filmin uzun versiyonunu görmek isteyip istemeyeceklerini sordu.

Frank Miller’ın çektiği The Spirit filminin 2009 yılı versiyonunda “The Octopus” ismindeki süper suçlu karakter (Samuel L. Jackson tarafından oynanmıştır) o kadar deli bir karakter olarak gösterilmiştir kötü adamların normalde yaptığı gibi değil, ruh haline göre kıyafet değiştiren, her gün değişik kıyafetler giyen, genişçe bir dolaba sahip bir karakter olmuştur. (Ayrıca bayan yardımcısı Silken Floss ile birbirine uyan kostümler giymesi sağlanmıştır.) Sahnelerin birinde tam takım bir SS subayı üniforması giymektedir ve saklanma yerleri Üçüncü Recih’e ait bayraklar, heykeller ve portrelerle doludur. Online film eleştirmenleri Miller’ı anti-semitik olmakla suçlamışlardır.

Konular – İçerik

Çoğu Nazi exploit filmleri Women’s Camp 119’daki gibi stalaglarda (Alman esir kampı) geçen ve kadın mahkumların olduğu filmler olmuştur. İşkenceciler ise bayan ya da erkek fark etmeden SS üniformaları giymiş Nazi subayları olmuştur ve sahte bir Alman aksanıyla konuşup yanlışlıkla araya Almanca sözcükler sıkıştırıp sadist derecede fiziksel şiddet içeren deneyler uygulamışlardır. ( Sık sık insanların ölümüne yol açan tıbbi deneyler yapan Josef Mengele gibi insanların çalışmalarından etkilenildiği düşünülmektedir.) Cinsel münasebet sahneleri ya da en her zaman olduğu gibi kurban edilen mahkumların çıplak bedenlerinin olduğu sahneler yer almıştır. Bu filmlerde gösterilen vahşet seviyesi sıklıkla “gore” seviyesine çıkabilmektedir.

Bu türün genellikle kadın SS subaylarına odaklanmış olduğuna dikkat edilmelidir. Kadınlar Dyanne Thorne’un oynadığı, erkeklere kötü davranıp onların ırzına geçen Ilsa karakteri gibi şehvetli ve balık etli kadınlar olmuştur. Filmlerin geçtiği yer bir toplama kampı değilde Alman esir kampları stalaglar olduğundan, esirler Yahudi siviller değil, müttefik askerleridir.

José Bénazéraf’ın Bordel SS (1978) filmi ve Tinto Brass’ın Salon Kitty (1976) filmleri gibi Nazi exploit geleneklerine uymayan birçok film daha çekilmiştir. Bu filmler genelde prototip Nazi exploitleri olarak görülmemiş daha çok sanat sinemasının bir alt türü olarak görülmüştür. Ancak anlaşılması güç bu dönem nedeniyle Lilliana Cavani’nin Il portiere di notte (The Night Porter) (1974) filmi bile exploit filmi olma konusunda eksiklere sahip olarak görüyordu.

Laura Frost’un kitabı Sex Drives: Fantasies of Fascism in Literary Modernism (2002) (ISBN 0801487641), bu türün politik sapkınlık (faşizm, militarizm, soykırım …) ile seksüel sapkınlık (sadomazoşizm, homoseksüellik, trevstilik, pedofili… gibi) arasında sağlıklı bir şekilde bağ kuramadığını belirtmiştir.

Birleşik Krallıktaki Yasal Statü

1980’lerin başlarında Nazi exploit filmleri İngiltere pazarında kendilerine yer edindiler ve VSH ev sinema teknolojisi ile popüler oldular. Sometime in the early 1980s, Nazi exploitation films made their way onto the British market, made popular by the growing VHS home video technology. Büyük Hollywood stüdyolarının yeni bir türe yöneldiği bu dönemlerde bu türün kasetleri ile raflarını süsleme işi ufak, ülkesel şirketlere kalmıştı. İngiltere’den küçük bir şirket olan GO Video, SS Experiment Camp adındaki İtalyan filminin haklarını satın aldı. Şirket, arkasında bir SS subayı bulunan, ayağından asılan ve bileğinden aşağı bir gamalı haç sarkan bir kadının tam sayfa reklamları ile filmin pazarlamasını yaptı. Film kiralama dükkanlarındaki reklamlar protestocuların hedefi haline geldi ve filmin yasaklanması konusunda talepte bulundular. Video Recordings Act sonrası çoğu Nazi exploit filmleri (Nazi Nasties olarak etiketlendiler) İngiltere’de yasadışı hale geldi. Aşağıdaki Nazi exploit filmleri İngiltere’de yasaklanmıştır:


• SS Experiment Camp (SS Experiment/Lager SSadis Kastrat Kommandantur)
• The Beast In Heat (SS Hell Camp/La Bestia in Calore)
• Gestapo’s Last Orgy (Last Orgy of The Third Reich/Caligula Reincarnated as Hitler/L’ultima orgia del III Reich)
• Love Camp 7
• Deported Women of the SS Special Section (Le Deportate della sezione speciale SS)

Yukarıda bulunan filmlerden hariç olarak, yalnızca SS Experiment Camp İngiltere’de bulunabilmektedir ve yasaklı değildir.

İsrail Edebiyatı

İsrail’de özellikle 1960’larda “Stalag kurgu” bu türün özelliklerine odaklanan cep kitaplarında idi. Bu fenomen 1961 Eichman mahkemesi ile paralel zamanda ortaya çıktı. Bu pornografik edebiyatın satışları İsrail’de tüm rekorları kırdı ve yüzlerce, binlerce kopya büfelerde satıldı. Bunlar Ka-tzetnik 135633′ün, Yahudi bir kızın Auschwitz kampında “Zevk Birliği’nde” fahişelik yaptırıldığı The House of Dolls yapımından etkilendi ve bu hikayenin gerçekliği tartışmalı idi.

Yahudi Soykırım Pornografisi

Soykırım pornografisi, ayrıca Stalag porno olarak da bilinir, 1955’te The House of Dolls’un piyasaya çıkması sonrası ortaya çıkmıştır ve uç noktada bir Yahudi pornografisidir.
Yazan: Tolga Demirtaş
 

vakanuvis

Süper Üye
5 Mar 2011
604
975
Çok fazla karşılıklı atışıyormuşuz gibi görünmek istemem ama değerli Vakanuvis, bu yazını ben anlamadım.

Yahudi Soykırımı gibi "ulvi" bir meselenin, göğüs dekolteli kadın çizimleri olan materyallerde anlatılmasına mı itiraz ediyorsunuz? Bu oldukça "köktenyahudici" bir kaygı değil mi? Bu tip bir yazıyı başında kipa ile gezen, örgü saçlı bir Yahudi köktendincisi yazsa anlarım da, bu ülkede, bu forumda biraz garip olmadı mı?

Kurduğunuz bağlam da bana oldukça çürük göründü. İsrael'in bugünkü saldırganlığını, İsrael'in bugünkü yöneticilerinin gençken erotik materyallere bakmasına bağlamışsınız. Ne alakası var? Hakikaten aradaki ilişkiyi anlayamadım.

Liberal bir adam değilim. Ancak erotik görüntülerin insanları psikopat yapacağına da inanmam. Benden daha liberal olduğunuzu tahmin ediyorum. Böyle bir bağlam kurmanız oldukça şaşırttı beni. Evet, ortada gençken bakılmış erotik görüntüler ve ortayaşlılıkta ortaya çıkmış vahşi hayvanlar var. Ama bu iki olgu arasında bir bağlantı olduğunu gösterir herhangi bir bulgu yok!

Vakanuvis, ömrü hayatımda gördüğüm en pornografik görüntüyü görmek ister misin?


işte bu. Yeryüzünün en aşağılık, en iğrenç görüntüsü bu. Eğer Müslümanlar ve insan olma vasfını yitirmemiş her toplumun genci, bu görüntüye bakıp psikopat olmadıysa, daha da hiç bir görüntü o insanları psikopat yapamaz.

Kemikdilli bak, üstüme üstüme geliyorsun ama yaaaaa :Ğ:'(

Karşılıklı saygımızı kaybetmediğimiz sürece sohbet etmeye devam diyorum başka bir şey demiyorum ;)

1 - Porno çizgilerde soykırım ve Nazi kampını işlemek ve bunu dejenere etmek "evrensel" olarak rezalettir bence, sadece Yahudiler için değil.

2 - Bazı insanların daha 20 yıl önce öldürülmüş, sabun yapılmış, gaz odalarında öldürülmüş, toplu olarak gömülmüş akrabalarının acısını bir kenara bırakarak onları o kamplarda "seks sefahat alemi" içinde göstermek "evrensel" olarak rezalettir.

3 - Bu son derece evrensel acılar ve cinayetler için üzülmek ve sergilenen rezalete karşı bunu dile getirmek de aynı derecede hassasiyet ve duyarlılık adına önemlidir. Bu noktada acıları kimin yaşadığı değil yaşanmış olması, kimin bu acıları istismar ettiğiyle birlikte edilmiş olması önemlidir bence.

4 - Yazımla Filistin'e davranışları sorgulanan bir devletin geçmişindeki yanlışa dikkat çekmeyi, bu yanlışın nelere yol açmış olabileceğini gözler önüne sermeyi amaçladım. Kaldı ki belgeseli hazırlayan kişi bir Yahudi olarak bu çirkinliği gizlemek yerine sorgulanmak üzere ortaya dökmüş cesur ve aydın bir kişidir benim gözümde. benimkisi sadece bir tür komplo (!) teorisi üzerinden yanlışlarına dikkat çekmekti. Bu yanlış da Filistin politikası idi. tek başına porno olayı değil.

5 - İnsan çıplak resimlere çok bakar abaza kalırsa çok çok tacizci- tecavüzcü olur psikopat değil :O) Burada kaçırdığınız ayrıntı aslında onlarla "alay" ediyor oluşumdur. "Masturbasiyonist" sözcüğünü türetmiş olmam da aynı amaca hizmet ediyor. Dünün gençlerinin bugün İsrail politikasında aktif oluşlarını da hesaba katarak "aklı şeylerinde çalışan adamlar" diyebiliyor olmak ve üstü kapalı küfür edebilmek emin olun son derece keyifli bir yöntem. "Kafalarıyla, vicdanlarıyla düşünüyor olsalar Filistin politikası böyle olmazdı" diyebilmenin tersten söylenişi... İroni...

6 - Aynı günlerde İsrail gemi azıya almışken dellenip "Okuyun adam olun" diye mektup döşenip Spiegelman'ın Maus adlı çizgi roman eseriyle birlikte Yalınayak Gen ve birçok savaş karşıtı çizgi romanı, roman, öykü, şiir v.s. seti hazırlayarak İstanbul'daki İsrail elçiliğine göndermiştim mesela. Sonra da bunu kampanyaya dönüştürüp yüz kadar yazar ve okuru örgütlemiştim v.s. Adamlar telefon açıp "niye kitap gönderiyorsunuz" diye sormuştu :( Doğrudan analarına sövseydim belli ki daha kolay anlaşılırmışım...

7 - Verdiğiniz örnek her gördüğümde küfür ettiklerimden biri. Çinlilerin Uygurlara yaptığı da Rusların Çeçenlere yaptığı da... Daha sol tandanslı olmakla birlikte dini ve milli olayları ön planda tutan biriyim. Ve her şekilde evrensel olan rezilliklere geniş bir açıdan bakmaya çabalıyorum. Haliyle tek başına o bombalara isim yazılmasını değil, asıl hedef olarak daha büyük güçlere karşı çıkışa rota çizmeyi tercih ediyorum. Bombaya isim yazılmasa da o bomba kadınların, çocukların, silahsız babaların üzerine atılacaksa oturup kalkmanın anlamı yok çünkü.

8 - Bu yazı da yazdıklarım çoğu da içerikleri bakımından her ortamda okunabilir diye düşünüyorum. Bunun sebebi de alay ediyor veya ironik olarak laf sokuşturuyor olmam değildir. Bunun nedeni şu din veya milliyete hizmet etme amacı da değildir. Bunun sebebi elimden geldiğince evrensel bir ahlak kriteri üzerinden sorgulatıcı olma çabasıdır. Gün gelir yazımın konusu mensup olduğum dinin diğer inananlarının hatasını dile getirmek olur, gün gelir vatandaşı olmaktan gurur duyduğum devletin yanlışına parmak basmak olur.

9 - Polisiyeleriyle ünlü tiyatro oyun yazarı İsviçreli yazar Dürrenmat şöyle bir örnek verir bir kitabında: Vatanseverim, ama Herkül'ün görevlerindeki kahramanlıklarını yapanı gibi değil, Herkül'ün ahır temizleyeni gibi. Bilirim ki pislikler giderse ortaya çıkacak temizlik önemlidir. Bu coğrafya veya başkası: Ahlaksızlık, hak yeme alışkanlığı, insafsızlık evrenseldir ve burası orası fark etmez hepsi benim için birdir...

Uzatmadığımı umarak esenlikler dilerim
 
Son düzenleme:

serifengin

Onursal Üye
23 Eki 2009
2,616
6,032
İstanbul-İzmir
Burada konumuz ne çizgi roman ne çizgiler...
Bu tür siyasi içerik ve tartışma Çizgi Diyarı ailesinin tartışacağı platform değildir.
Tüm dil ,din ve ırklara eşit mesafemizi bozacağını düşündüğüm için konu kilitlenmiştir.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst