Uzun ve Eski Bir Tüfek

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,304
49,801
NeverLand
Ken Parker'ın Türkçe'deki ilk serüveni, sonraları borçları yüzünden yurtdışına kaçan bir yayıncının elinde heba oldu (1981). Gerçi heba dahi olamadı; kısa ömürlü Pistolero'nun içinde dolgu malzemesiydi, yarım yarım, ne kadar olabilirse o kadar oldu. Sonra, Tay Yayınları'nda, İtalyan çizgi romanlarının mahir yayıncısı Sezen Yalçıner'in elinde, Alaska (1982) adıyla aralıklarla da olsa uzun müddet yayımlandı. Tay Yayınları'nda temelde iki seri çıktı: ilki, 40 albüm yayımlandı ama ilk sayı iki serüven birarada biçimindeydi - sonraki yayımlarında bu serüvenler ayrı ayrı neşredildi. İkinci seri, Vicdan Borcu (La Donna di Cochito) ile başlayıp Donovan'ın Çocukları (I Ragazzi di Donovan) ile biterek 15 sayı sürdü. Eski serüvenlerin tekrar yayını ile devam eden bu seriye, ilk seride atlanan Mine Town'u da eklersek, Ken Parker Türkçe'de toplam 57 albüm yayımlanarak kapandı. Sezen Yalçıner, çizgi roman yayıncılığından vazgeçene kadar Ken Parker'e başlamayı hep denedi. Yayımlanmış serüvenlerle yaptığı bu denemeler hiçbir zaman uzun ömürlü olmadı; yayın, tekrar tekrar kapandı. Uzun süre sahaflarda en çok aranan, diğer çizgi romanlara nazaran yüksek fiyatlarla satılan Ken Parker, münevverler nezdinde ayrı bir ilgi buldu. Hakkında biraz nostalji, çokça '68 - doğallıkla yine nostalji- ve edebiyatla harmanlanan yazılar yazıldı. Üreticileriyle ilgili çeviriler yapıldı. Ama yayının neden kapandığı hep belirsiz kaldı, koleksiyoncular arasında sıklıkla konuşuldu. Yeniden yayımlanmaması, çizgi roman piyasasının içinde bulunduğu ortam sebebiyle anlaşılıyordu ama işler iyi giderken neden kapandığı kızgınlıkla soruluyor, merak ediliyordu. Genel eğilim, faturayı kadirşinaslıktan uzak olması sebebiyle yayıncıya çıkartmaktı. Oysa mesele Ken Parker'ın Türkiye'deki yayın formatlarına uymamasıyla ilgiliydi. O dönem yayınlar onbeş günlük bir periyotla çıkarken, İtalya'da daha geniş aralıklarla yayımlanıyor, üreticileri iş temposundan bunalarak okuyucudan yeni serüvenler için "süre" istiyorlardı. Böyle bir ara, Türkiye'de Ken Parker'ın yayımının kesilmesine neden olmuştu. Yeni serüvenlerin birikmesi beklenirken ülke çapında çizgi roman satışları düşmüş, yayıncılar işten el çekmişlerdi.

102.jpg

Ken Parker, İtalya'da ilk kez 1974 yılında Collana Rodeo dergisinin içinde küçük bir episod olarak yayımlandı. Öykü, yayının editörü Bonelli'nin ilgisini çekince bağımsız bir dizi olarak tasarlanmaya başladı. Albüm olarak ilk kez, 1977 yılında Uzun Tüfek (Lugno Fucile) yayımlandı. Türkiye'de Tay Yayınları, İtalya'da Şubat ve Mart 1978'de yayımlanan Beyaz Balina (Caccia sul mare) ve Beyaz Topraklar (Le Terre bianche) serüvenlerini birarada, ilk albüm olarak yayımlamayı tercih etti. Yalçıner, satışla ilgili kaygıları yüzünden ltalya'daki yayın sırasını kolaylıkla bozabiliyor, daha hareketli bulduğu -Judas ve Jeriko gibi dönemin satan çizgi romanlarına yakın- serüvenlere öncelik tanıyabiliyordu. Örneğin Chattonaga Yanıyor (II Giorno in cui brucio, Ağustos 1979) adlı 22. serüvenden Apaçi (Apache, Temmuz 1981) adlı 38. serüvene atlayabiliyordu. Bunu Yalçıner'in yayıncılık tecrübesine ya da daha çok Türkiye'de orijinal yayın biçimleriyle çok ilgilenilmemesine bağlamak mümkün. Oysa sıralamaya uymak, üreticilerinin (Berardi-Milazzo) kahramanlarını ve kendi biçemlerini nasıl geliştirdiklerini görebilmek açısından oldukça ilginç bir malzeme oluşturuyordu. Bir başka nokta ise, Tay Yayınlan'nın kimi gerekçelerle iki albümü yayımlamaktan kaçınmasıydı. Türkiye'de üç aşağı beş yukarı italya ile aynı tarihlerde yayımlanan Mayıs 1984 tarihli Donovan'ın Çocukları albümüyle dizi, Eylül 1985'te yayımlanan Un Príncipe per Norma adlı serüvene kadar süren uzun sayılabilecek bir ara veriyordu. 1977 Haziran'ından 1984 Mayıs'ına kadar 59 serüven yayımlanmıştı. Türkçe'deki iki eksik, Şubat-Mart 1982'de yayımlanan Adah ile 1984 Nlsan'ında yayımlanan Sciopero oldu. İlki çok anlaşılır değil: Adah, ırkçılık karşıtı özellikler içeriyordu ama ikincisinin
yayımlanmaması yayıncısının sağ-muhafazakarlığına bağlanmalı. Melville, Longfefellow, Hawthorne, Whitman, Poe, Emily Dickinson okuyan Ken, Sciopero'da Kapital'i okuyordu: Boston'daki fabrikalarda çalışma koşulları, grevcilere ateş eden askerler vardı karelerde. Yayıncısını korkutan -ya da sakıncalı bulduğu- sözleriyle "o" Ken Parker özellikle yayımlanmadı. İlginç olan, İtalyan okuyucuların bu iki serüvene gösterdikleri ilgiydi. 1998 yılında Ken Parker okuyucularının oylarıyla Adah en iyi öykü; Sciopero ise en iyi çizilmiş serüven seçilmişti.

095.jpg

İtalya'da kimi küçük gecikmelerle de olsa aylık olarak yayımlanan dizi, 1983 yılında iki ayda bir çıkmaya başladı. Ancak Ağustos ayında çıkan o senenin dördüncü sayısından (Kiralık Katil, il Sicario) sonra yayın kesildi. Sekiz ay sonra çıkan ilk sayıda Berardi, Cepim'e bir mektup ve telefon hücumu olduğunu belirterek, bu anormal gecikme için özür diliyordu. Ken Parker halâ yaşıyordu ve sağlığı yerindeydi ve bu durum karşısında kendi deyişiyle "bir pipo kadar masumdu." Gecikmenin sebebi kendileriydi. Berardi, diziyi revize ettiklerini, eksiklikleri azaltmak ve niteliği iyileştirmek için uğraştıklarını anlatıyordu. Ona göre Ken Parker'ın kalitesi ancak bu biçimde yükselebilirdi: "Daima tekrar düşünülmüş bir ses gerekli. Biz hikâyelere göre yaşadığımızı düşünüyoruz ve kendimizi kandırıyoruz. Üretme ritmimiz 'süpersonik' değil -ayda 96 sayfa bir dolu iş- arkadaşlar çalışırken bu aylık eziyete her geçen gün daha gönülsüz katlanıyorlar." Berardi, sürekli üretmekten nasıl yorulduklarını anlatarak bir sonraki sayıyla diziyi tamamlayarak ara vereceklerini duyuruyordu: "Ken Parker'in serüvenleri, fiyatı sayesinde her sosyal tabakadan geniş bir kitleye ulaştı. Herkesin bizi izlemeye devam etmesini ümit ediyoruz. Özellikle buraya dek bize eşlik edenlere teşekkür ederiz." Bu tam bir veda olmasa da, dizinin belirli bir yayın periyodundan koptuğunu belgeliyordu.

098.jpg


Ken Parker'ın Türkçe'de özellikle yayımlanmayan "Grev" adlı öyküsünden bir bölüm.

Ken Parker, tamamlanan İlk dizisinden sonra ve kendi adına çıkan dergisinin yayımlanmasına kadar Orient Express, Comic Art gibi çizgi roman dergilerinde aralıklarla göründü (1984-1988). Üreticileri için yeni olan Ken'in Avrupa pazarına açılmasıydı. Dizi, Fransızca, renkli ve 48 sayfa boyutunda L'Isola Trovata tarafından Colona West adı altında yayımlandı (1983-1968, 31 sayı). Bu seri, Paolo Eleuteri Serpieri ile Berardi-Milazzo ikilisinin işbirliğinde ve Ken Parker'i temel almadan "Batı Hikâyeleri" çerçevesinde çıkıyordu. Bu arada Cepim tarafından iki macera birarada kullanılarak eski serüvenler Ken Parker Raccolta başlığı altında neşrediliyordu (29 sayı). 1989 yılında o güne değin yayımlanan 62 Ken Parker serüveni, "Serie Oro" başlığıyla yayımlanmaya başladı. Collona West döneminde kurulan "Parker Editore" (Berardi-Milazzo ortaklığı), bu yeniden sunumun yayıncısıydı. Aynı yayınevi tarafından çıkartılan "Collezione Serie Oro" yeni serüvenlerin de eklendiği bir formatla çıktı. Orijinal kapaklardan faydalanılıyor, kimi zaman iki serüven birarada sunuluyordu. 1992'de Ken Parker Magazine çıkmaya başladı. 1995 yılında kapandı. Bu, Corto Maltese biçimine uygun olarak farklı çalışmaları da yayımlayan bir çizgi roman dergisıydi. Onu, 1996'da çıkmaya başlayan Ken Parker Collezione (13 sayı) ve Ken Parker Speciale (4 sayı) izledi. İlki, Ken Parker Magazine'de yayımlanan serüvenleri toparlıyordu. İkincisi, altı ayda bir yayımlanan 180 sayfalık özel albümlerdi. Yayımlanan kısa öyküleri saymazsak, 1998 yılına gelindiğinde toplam 85 Ken Parker serüveni yayımlanmıştı. Takip edebildiğimiz kadarıyla Faccia di Rame adlı son albüm yeni bir vedayı içeriyordu. Berardi, okuyuculara yazdığı yazıda, Ken Parker'in yeniden üretilip üretilmeyeceğinden ya da kendi deyişiyle onun geri dönüp dönmeyeceğinin belirsizliğinden bahsediyordu: "...bazen kimi insanlar uzun bir zaman için yok olmak zorundadırlar. İşte Ken'in (...) ayrıldığını düşünmek bu yüzden hoşuma gidiyor; yaşadıklarını ileride belki anlatacak belki anlatmayacak."

Türkçe'de Ken Parker'ın serüveni ise 2000 yılında ilginç bir biçimde yeniden başladı. Önce, İthaki Yayınları tarafından ilk kez büyük boy albüm formatında yayımlandı. Vahşiler adını taşıyan albümde Ken Parker'ın İtalya'daki akıbeti hakkında en ufak bir bilgi yoktu. Oysa en azından yayın hakkının alındığı ajans aracılığıyla yeni bilgiler aktarılabilir ve hattâ üreticilerinden kısa da olsa bir yazı istenebilirdi. İtalya'da Ken Parker hakkında yazılmış çeşitli inceleme, kitap ve kitap bölümleri mevcut olduğu için ilginç bir aktarım sağlanabilirdi. Ayrıca, albümün künyesinde telif hakkıyla ilgili bir ibare, onjinal serüven ismi ve yayın tarihinin olmaması ise yayınevinin özensizliğiydi. Yayımlanan albüm, İtalya'da Temmuz 1992'de yayımlanan "I Selvaggi'nin çevirisiydi. Ken Parker ile ilgili ikinci sürpriz, Aksoy yayıncılık tarafından gerçekleşti. Ken Parker, Mister No ve Swing gibi kaç sayı süreceği belli olmayan, Doğan-Egmont'u onların deyişiyle "concept" olarak izleyen bir anlayışla yayımlanmaya başladı. Türkçe'de daha önce 39. Albüm olarak Cellat adıyla (Cronoca, Mart 1981) yayımlanan serüven bu kez Yargı adıyla çıkıyordu. Aksoy, bu serüvenleri anlaşıldığı kadarıyla bildik pazarlık usulü, "eskisi şu para, yenisi bu para" biçiminde satın alıyordu. Yoksa Tommiks-Teksas türü esseGesse ürünlerini saymayalım, yeni ya da yayımlanmamış maceraları olan ürünlerin eski serüvenleri neden tekrar edilirdi ki? Bu çizgi romanları satın alanlar yalnızca çocukluklarını kovalayan insanlar mıydı? Bu ürünler yalnızca nostalji malzemesi olarak mı okunuyordu? Ortada iyi örnekler de vardı: 1999 yılından başlayarak iki yayınevi, Oğlak ve Dost, gerçekten nitelikli baskı ve titizlikle çizgi roman yayımlamaya başlamışlardı Ürünlerini ne "derin hakikatler" içeren metinlerle sunmuşlar ne de onlan nostalji edebiyatına malzeme etmişlerdi. Türkiye'de çizgi romana ve üreticilerine bu düzeyde bir saygı, iki-üç istisna dişinde hiç gösterilmedi. Ken Parker'in de bu saygıyı hakettiği açıktı. O, yalın, dımdızlak bir adamın öyküsüydü çünkü. Hırsızlıkların ve aşırılılıkların devrinde direnen uzun ve eski bir tüfek. Velhasıl, garip gözüken ayrıntılar zaman içerisinde netleşti, Ken Parker'in aynı yıl içerisinde çıkan her iki versiyonunun da korsan olduğu anlaşıldı. Koleksiyoncuların aklından geçen şüphe doğruydu ama mesele, yayın dünyasının kendi içerisinde "kol kırılır yen içinde kalır" meseline örnek teşkil edecek biçimde geçiştirildi. Çünkü, korsanlık meselesi ajansları, büyük yayınevlerini ve yılların yayıncısını kapsayacak kadar çetrefildi. Ken Parker'in özellikli bir telif problemi vardı, yayın hakkı, genel eğilimin aksine yayınevi ya da ajansta değil üreticileri olan Milazzo ve Berardi'deydi. Üstelik, iki üstad bir biçimde dargın düşmüşlerdi. Burada gerçekten ilginç ve tam bir koleksiyoncu öyküsü giriyor devreye. Hakan Şaşmaz isimli bir çizgi roman koleksiyoncusu, çok sevdiği Ken Parker'in yayın hakkını almak için girişimlerde bulunuyor; İtalya'da hem Milazzo hem de Berardi ile ayrı ayrı görüşerek bunu da başarıyordu. Şaşmaz, meşakkatli ve takdire şayan bu işi başarırken, Türkiye'de hareketlenen çizgi roman piyasasının doğal sonucu olarak Ken Parker akla geliyor; dizi, bir biçimde yayımlanmaya başlıyordu, hem de telif hakkının kendilerinde olduğu iddialarıyla. Sonuçta Ken Parker'in Aksoy yayıncılık tarafından yayımlanmakta olan dizisi durduruldu. Ardından Ken Parker, bu kez Hakan Şaşmaz'ın editörlüğünde Parantez Yayınları tarafından -aynı yıl içerisinde üçüncü kez- yayına başladı.

Yeni dizinin en önemli özelliği sunumuydu: Orijinal ölçülerinde ve yayın sıralamasına uygun olarak yayımlanıyordu. Ama bu önemli bir handikaptı da, aylık olarak yayımlanacağı ve kronolojik sıraya uyulacağı için Türkiye'de yayımlanmamış öykülere gelinmesi yaklaşık beş yıllık bir zaman alacaktı. Öte yandan Tay tarafından gereksiz biçimde atılan kareleri, hattâ sayfaları ve eklenen üst yazılarıyla bir sen ilk kez tabiri caizse "düzgün" yayımlanabilecekti. Bir başka konu, 1982-1983 yıllarında yayımlanan dizinin ilk serisinin çevirmenliğini yapan Füsun Demırel'in iddialarıydı. Demirel, çeşitli zamanlarda yaptığı röportajlarında bu çevirmenlik dönemiyle ilgili olarak, Ken Parker'ı orijinalinde olmayan biçimde politıkleştirdiğini iddia ediyordu. Kendi deyişiyle sol siyasal kimliğini Ken Parker'e taşımış ve kimselere sezdirmeden ona oldukça devrimci konuşmalar yaptırmıştı. Parantez Yayınları tarafından sürdürülen bu seri, ekonomik kriz nedeniyle 12 sayı sonunda kapandığı için çevirilerde ne türden değişiklikler yapıldığını kıyaslama imkânımız sınırlandı. Ancak bu ilk oniki serüvenin bir karşılaştırmasını yapmadık değil: Parantez, tercümeyi yine Tay'ın emektar çevirmeni Ay Barka'ya yaptırtmıştı, yorum farkları dışında "katkı" sayılabilecek ve çevirmenin kişiliğini koyduğunu imleyecek bir farklılık görmüş değiliz. Meseleyi 2001 yılında Füsun Demirel ile konuştum, kendisine özellikle hangi serüvenlere katkıda bulunduğunu ve metinde ne türden değişiklikler yaptığını sordum. Aradan geçen yirmi yıla yakın zaman nedeniyle hatırlayamadığını söylese de, iddiasının arkasında durdu. Ken Parker, özellikle İtalya'da ve sanıyorum yayımlandığı her ülkede -popüler kültürün kendine özgü çelişkili yapısını göz ardı ederek konuşursak- sol sayılabilecek özellikleriyle hatırlanır. Üreticilerine çeşitli röportajlarında '68 ile ilgili sorular yöneltilmiştir, kaldı ki Ken Parker'in entelektüel sol kesimlerce sempatiyle anıldığı da aşikardır. Yoktan var edilmiş bir katkı getirdiğini düşündürecek bir çevirmen müdahalesi olduğunu sanmıyoruz.

LEVENT CANTEK
 

steinbeck

Süper Üye
23 Şub 2012
1,395
2,939
Teşekkürler kardeşim. Bence de Ken Parker'da zorlama sol çeviri yok. Ken Parker'in doğası öyle ve eğer haksızlıklar karşısında her zaman sesini çıkaranlar sol ise Ken Parker da öyle sayılır, ama politik olarak çok belirgin değil, doğasında olan bir durum bu.
 

dae666

Yeni Üye
2 Ara 2012
2
0
Merhabalar,

Ken Parker serisi benim kafamı karıştırıyor. 1-46 no'lar, yani Altın Seri, önce Parantez sonra Rodeo tarafından sırasıyla yayımlanıyor. Peki İthaki'nin Vahşiler'i ve 4 kısımdan oluşan, büyük boy özel seri (1. Norma'nın prensi, 2. Titanların ölümü...) ne oluyor, tarih sırasında nerede duruyor?
 

dae666

Yeni Üye
2 Ara 2012
2
0
hay allah, kimse cevap vermemiş. ben de hatırlatma amaçlı bunu buraya gireyim. :)
 
Üst