RamBam
Yeni Üye
- 6 Mar 2013
- 17
- 63
Rhône Vadisi’nin Asil Kırmızıları
Şarap literatürü bu büyük vadiyi incelerken mutlaka kuzey ve güney olarak ikiye ayırır. Bunun sebebi ise bu iki farklı bölgenin tek ortak özelliğinin içlerinden Rhône Nehri’nin akıyor olması. Bambaşka iklimler, toprak yapıları ve üzüm cinsleri Kuzey ile Güney Rhône vadilerini birbirinden farklı kılıyor. Büyük bir kısmı Fransa’da akan bu görkemli nehir, İsviçre Alplerinden doğuyor ve Akdeniz’e dökülüyor. Arkeolojik bulgulara göre Rhône Vadisi’nde şarabın izine milat öncesinden beri rastlanıyor. Asırlarca şarap dünyasına önemli bir ticaret yolu olarak hizmet veriyor Rhône Nehri.
Günümüzde Bordeaux’nun ardından Fransa’nın en büyük kaliteli şarap bölgesi. Bölgenin toplam üretiminde kırmızı ve roze şaraplar yüzde 95 ile büyük çoğunluğu oluşturuyor. Güney Rhône hem bağ alanı hem de üretim miktarı olarak tüm bölgenin yüzde 95’ine hakim. Basit sofra şarabı sınıflandırması olan Côtes-du-Rhône etiketi altında üretilen şaraplar ise toplam Rhône hasatının tam üçte ikisi. Diğer bir ifadeyle Rhône Vadisi’nde üretilen her üç şaraptan ikisi Côtes-du-Rhône.
Çoğunluğu sofralık şaraba adanan bu bölgenin gizli hazinelerine ise geriye kalan üçte birin içerisindeki küçük apelasyonlarda rastlanıyor. Bunların kıymetini anlamak ve takdir etmek için ise Côtes-du-Rhône fenomenini biraz daha yakından incelemek gerekiyor. Diğer kontrollü apelasyon bölgelerinde olduğu gibi bu en alt sınıf şaraplara ayrılan alanlar en özelliksiz bağlar. Verim kontrolünün en gevşek olduğu bu bağ alanlarında asmaların kapasitelerini zorlamak moda. Bir yatırıp bin almak, tonlarca kişiliksiz şarap üretecek kadar bağları suistimal etmek sözkonusu.
Peki istisnai Côtes-du-Rhône’lar yok mu? Tabii ki var. Açgözlülüğün bu tür şaraplarda üretim patlamasına yol açmasından önce, günlük tüketim için özel şaraplara seçilmeyen mahsuller harmanlanıp, oldukça lezzetli erken içimlik şaraplar üretiyordu. Güneyde Beaucastel ve Rayas, kuzeyde ise Guigal ve Chapoutier günümüze kaliteyi Côtes-du-Rhône’da geçmişten günümüze taşıyan firmalara örnek. Ancak tüm üreticileri tanımayan tüketiciler için vasıfsız ve keyifsiz tonlarca Côtes-du-Rhône ne yazık ki piyasaya hakim.
Ak koyunların karaların arasında kaybolmasını bir nebze dahi önleyebilmek için 1947’de Güney Rhône’da 20 özel kasabanın bağlarında verim kısıtlamasına gidilerek Côtes-du-Rhône Villages apelasyonu kuruldu. Bu alanlarda üretilen Côtes-du-Rhône şaraplarının etiketlerinde mutlaka Côtes-du-Rhône Villages yazması gerekiyor. Piyasada 12 de 1 oranında bulunan bu şarapların sıradan Côtes-du-Rhône’lardan üstün kalite farkı az fiyat farklarının çok daha ötesinde, aramaya değer!
Kuzey Rhône’un kralı Syrah, Güney’in kraliçesi ise Grenache. Syrah kral çünkü son derece maskülen şarapların üzümü kendisi. Grenache ise en iyi örnekleri kimi zaman erkeksi bir yapı teşkil etse dahi özünde her zaman daha feminen. İsli, yoğun Syrah’lar siyah, kuru meyve ve füme etleri çağrıştırırken Grenache’in küpaja hakim olduğu daha açık renkli şaraplarda kırmızı meyve ile baharat aroma ve lezzetleri hakim. Soylu Syrah’ların içime hazır hale gelmesi yıllar alırken Grenache’lar erken içime daha uygun.
Kuzey Rhône’un en aranan kasaba bağları kalite ve önem sırasına göre Côte-Rotie, Ermitage, Crozes-Hermitage, Saint Joseph ve Cornas. Güney’de ise Châteauneuf-du-Pape, Gigondas ve Vacquyeras kırmızıları gözde. Cote-Rotie ve Châteauneuf-du-Pape’in en iyi şaraplarının şişe fiyatına kimi zaman diğer ikincil apelasyonlardan kasayla şarap almak mümkün. Ancak 30-40 sene mahzende eskitip özel bir gecede açmaya aday bir iki şişe için Côte-Rotie, Ermitage ve Châteauneuf-du-Pape’dan şaşmamak gerek.
Châteauneuf-du-Pape ismi Fransızca “Papa’nın yeni şatosu” anlamına geliyor. 14. yüzyılda Papalık bu apelasyona adını veren köyün hemen güneyindeki Avignon kasabasına taşınıyor. Papa V. Clément, o zamanki adıyla Calcernier köyüne bir yazlık şato inşa ediyor ve çevresine de bağ ekilmesini istiyor. Ardından gelen Papa XXII. John ise bu bağları islah ederek geliştiriyor ve kısa zamanda “Papa’nın Şarabı” tanınmaya başlanıyor. Kasabanın eski adı ise zamanla unutuluyor ve Châteauneuf-du-Pape oluyor.
Syrah’nin Avustralya’daki adı Shiraz. Senelerce anlatılan bir hikayeye göre anayurdu zannedilen İran’in Shiraz bölgesinden geliyor bu isim. Halbuki DNA analiz teknolojisi sayesinde 1998’de Syrah’nın ebeveynleri bulundu ve bu üzümün Fransa’da doğduğu gün ışığına çıkartıldı. Avustralya gibi bu üzümü benimseyen diğer Yeni Dünya şarap bölgelerinin Syrah kültürüne en mühim katkısı içilmeden önce yıllarca eskitilmesi gereken Rhône’lara alternatif olarak erken içime müsait, tanenleri yuvarlatılmış şaraplar.
Grenache ise yanlış anlaşılmış bir üzüm. Eziyetle yetiştirildiğinde hiç sesini çıkartmadan bolca sıradan şaraplık üzüm verebildiğinden başta anayurdu İspanya olmak üzere Fransa’da da bu zaafından faydalanılmış. Güney Rhône’da Grenache kraliçe olsa dahi tek başına hüküm sürmüyor. Parlamentoda ona yardımcı olan Syrah, mürekkep koyuluğunda Mourvèdre, Carignan veya Cinsault bazen küpajların yarısını dahi teşkil edebiliyorlar. Bunlar kraliçeye destek güç sağlayabiliyor ve yıllandırabilme özelliği katabiliyorlar.
Grenache’in şatosu olan Châteauneuf-du-Pape’ın son derece düşük verimli yaşlı asmalardan üretilen şarapları meşhur. Son çeyrek yüzyılda ise İspanya ve Yeni Dünya’da bu modeli örnek alan bir uyanış yaşanıyor. Kaliteli Grenache’in şeffaflığı ve dayanılmaz lezzeti küpajlarda dahi ön plana geçmekte. Bu üzümün burna ve damağa hükmeden bambaşka bir soyluluğu sözkonusu. Belki Grenache tutkunluğumu gizlemem zor ama yalnız değilim, hayran kitlesinin nüfusu gün geçtikçe artıyor!
Sizlere iyi şarap dolu günler diliyorum, çünkü ömür vasat şarap içmek için çok kısa!
Şarap literatürü bu büyük vadiyi incelerken mutlaka kuzey ve güney olarak ikiye ayırır. Bunun sebebi ise bu iki farklı bölgenin tek ortak özelliğinin içlerinden Rhône Nehri’nin akıyor olması. Bambaşka iklimler, toprak yapıları ve üzüm cinsleri Kuzey ile Güney Rhône vadilerini birbirinden farklı kılıyor. Büyük bir kısmı Fransa’da akan bu görkemli nehir, İsviçre Alplerinden doğuyor ve Akdeniz’e dökülüyor. Arkeolojik bulgulara göre Rhône Vadisi’nde şarabın izine milat öncesinden beri rastlanıyor. Asırlarca şarap dünyasına önemli bir ticaret yolu olarak hizmet veriyor Rhône Nehri.
Günümüzde Bordeaux’nun ardından Fransa’nın en büyük kaliteli şarap bölgesi. Bölgenin toplam üretiminde kırmızı ve roze şaraplar yüzde 95 ile büyük çoğunluğu oluşturuyor. Güney Rhône hem bağ alanı hem de üretim miktarı olarak tüm bölgenin yüzde 95’ine hakim. Basit sofra şarabı sınıflandırması olan Côtes-du-Rhône etiketi altında üretilen şaraplar ise toplam Rhône hasatının tam üçte ikisi. Diğer bir ifadeyle Rhône Vadisi’nde üretilen her üç şaraptan ikisi Côtes-du-Rhône.
Çoğunluğu sofralık şaraba adanan bu bölgenin gizli hazinelerine ise geriye kalan üçte birin içerisindeki küçük apelasyonlarda rastlanıyor. Bunların kıymetini anlamak ve takdir etmek için ise Côtes-du-Rhône fenomenini biraz daha yakından incelemek gerekiyor. Diğer kontrollü apelasyon bölgelerinde olduğu gibi bu en alt sınıf şaraplara ayrılan alanlar en özelliksiz bağlar. Verim kontrolünün en gevşek olduğu bu bağ alanlarında asmaların kapasitelerini zorlamak moda. Bir yatırıp bin almak, tonlarca kişiliksiz şarap üretecek kadar bağları suistimal etmek sözkonusu.
Peki istisnai Côtes-du-Rhône’lar yok mu? Tabii ki var. Açgözlülüğün bu tür şaraplarda üretim patlamasına yol açmasından önce, günlük tüketim için özel şaraplara seçilmeyen mahsuller harmanlanıp, oldukça lezzetli erken içimlik şaraplar üretiyordu. Güneyde Beaucastel ve Rayas, kuzeyde ise Guigal ve Chapoutier günümüze kaliteyi Côtes-du-Rhône’da geçmişten günümüze taşıyan firmalara örnek. Ancak tüm üreticileri tanımayan tüketiciler için vasıfsız ve keyifsiz tonlarca Côtes-du-Rhône ne yazık ki piyasaya hakim.
Ak koyunların karaların arasında kaybolmasını bir nebze dahi önleyebilmek için 1947’de Güney Rhône’da 20 özel kasabanın bağlarında verim kısıtlamasına gidilerek Côtes-du-Rhône Villages apelasyonu kuruldu. Bu alanlarda üretilen Côtes-du-Rhône şaraplarının etiketlerinde mutlaka Côtes-du-Rhône Villages yazması gerekiyor. Piyasada 12 de 1 oranında bulunan bu şarapların sıradan Côtes-du-Rhône’lardan üstün kalite farkı az fiyat farklarının çok daha ötesinde, aramaya değer!
Kuzey Rhône’un kralı Syrah, Güney’in kraliçesi ise Grenache. Syrah kral çünkü son derece maskülen şarapların üzümü kendisi. Grenache ise en iyi örnekleri kimi zaman erkeksi bir yapı teşkil etse dahi özünde her zaman daha feminen. İsli, yoğun Syrah’lar siyah, kuru meyve ve füme etleri çağrıştırırken Grenache’in küpaja hakim olduğu daha açık renkli şaraplarda kırmızı meyve ile baharat aroma ve lezzetleri hakim. Soylu Syrah’ların içime hazır hale gelmesi yıllar alırken Grenache’lar erken içime daha uygun.
Kuzey Rhône’un en aranan kasaba bağları kalite ve önem sırasına göre Côte-Rotie, Ermitage, Crozes-Hermitage, Saint Joseph ve Cornas. Güney’de ise Châteauneuf-du-Pape, Gigondas ve Vacquyeras kırmızıları gözde. Cote-Rotie ve Châteauneuf-du-Pape’in en iyi şaraplarının şişe fiyatına kimi zaman diğer ikincil apelasyonlardan kasayla şarap almak mümkün. Ancak 30-40 sene mahzende eskitip özel bir gecede açmaya aday bir iki şişe için Côte-Rotie, Ermitage ve Châteauneuf-du-Pape’dan şaşmamak gerek.
Châteauneuf-du-Pape ismi Fransızca “Papa’nın yeni şatosu” anlamına geliyor. 14. yüzyılda Papalık bu apelasyona adını veren köyün hemen güneyindeki Avignon kasabasına taşınıyor. Papa V. Clément, o zamanki adıyla Calcernier köyüne bir yazlık şato inşa ediyor ve çevresine de bağ ekilmesini istiyor. Ardından gelen Papa XXII. John ise bu bağları islah ederek geliştiriyor ve kısa zamanda “Papa’nın Şarabı” tanınmaya başlanıyor. Kasabanın eski adı ise zamanla unutuluyor ve Châteauneuf-du-Pape oluyor.
Syrah’nin Avustralya’daki adı Shiraz. Senelerce anlatılan bir hikayeye göre anayurdu zannedilen İran’in Shiraz bölgesinden geliyor bu isim. Halbuki DNA analiz teknolojisi sayesinde 1998’de Syrah’nın ebeveynleri bulundu ve bu üzümün Fransa’da doğduğu gün ışığına çıkartıldı. Avustralya gibi bu üzümü benimseyen diğer Yeni Dünya şarap bölgelerinin Syrah kültürüne en mühim katkısı içilmeden önce yıllarca eskitilmesi gereken Rhône’lara alternatif olarak erken içime müsait, tanenleri yuvarlatılmış şaraplar.
Grenache ise yanlış anlaşılmış bir üzüm. Eziyetle yetiştirildiğinde hiç sesini çıkartmadan bolca sıradan şaraplık üzüm verebildiğinden başta anayurdu İspanya olmak üzere Fransa’da da bu zaafından faydalanılmış. Güney Rhône’da Grenache kraliçe olsa dahi tek başına hüküm sürmüyor. Parlamentoda ona yardımcı olan Syrah, mürekkep koyuluğunda Mourvèdre, Carignan veya Cinsault bazen küpajların yarısını dahi teşkil edebiliyorlar. Bunlar kraliçeye destek güç sağlayabiliyor ve yıllandırabilme özelliği katabiliyorlar.
Grenache’in şatosu olan Châteauneuf-du-Pape’ın son derece düşük verimli yaşlı asmalardan üretilen şarapları meşhur. Son çeyrek yüzyılda ise İspanya ve Yeni Dünya’da bu modeli örnek alan bir uyanış yaşanıyor. Kaliteli Grenache’in şeffaflığı ve dayanılmaz lezzeti küpajlarda dahi ön plana geçmekte. Bu üzümün burna ve damağa hükmeden bambaşka bir soyluluğu sözkonusu. Belki Grenache tutkunluğumu gizlemem zor ama yalnız değilim, hayran kitlesinin nüfusu gün geçtikçe artıyor!
Sizlere iyi şarap dolu günler diliyorum, çünkü ömür vasat şarap içmek için çok kısa!