Ay Barka

stoktan

Guest
27 Nis 2010
613
969
Acıbadem - İstanbul
Ay Barka, yeterince tanıyor musunuz?

Zagor, Mister No, Ken Parker...
Hepsinin çevirilerinde aynı imza, "Zagor'un Türk Annesi" tanımını kesinlikle hakketmiş, özellikle yayıncıların ve Ayda Kayar'ın da dediği gibi, Zagor'un Türkçe jargonunu oluşturan kişi.
Ama onu ne kadar tanıyoruz? Nette bir araştırdım ve hakkında verilere erişebileceğim güzel kaynaklardan okuduklarımı sizlerle paylaşayım dedim, çünkü forumumuzda maalesef bu bir eksiklik. Ayrıca bu yazıların öncesine ansiklopedik bir madde yazılması da doğru olur kanısındayım.

0%252C%252C79703%252C00.jpg

Zagor'un Türk annesi
Ayda KAYAR


Ay Barka, deprem analizleriyle kamuoyunun yakından tanıdığı ve geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Prof. Dr. Aykut Barka'nın ablası. O, ikiz erkek kardeşleri gibi matematik öğretmeni olan annelerinin izinden gitmemiş. Edebiyat öğretmeni babasının yolundan ilerlemiş. İtalyan Ortaokulu ve İstanbul Kız Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi Latin ve Yunan Filolojisi'ni bitirmiş. 1970 yılında mezun olduktan sonra iş ararken, o zaman çizgi romanın en büyük adresi olan Tay Yayınları'na çevirmek olarak başvurmuş. Çcukluğunda çizgi roman merakı olmayan Ay Barka, "Satın aldığımı hiç hatırlamam, babam kızardı zaten. Ancak arkadaşlarımızdan edindiğimiz ve okuduğumuz çizgi romanlar vardı" diyor. Ay Barka, çizgi roman çevirisine başladıktan sonra bu dünyanın öyle içine girmiş ki, tatillere bile daktilosuyla gider olmuş. Çizgi roman fanatikleri onu en çok Zagor çevirileriyle tanıyor. Yayıncılara göre "Zagor'un Türkiye'deki jargonunu" Ay Barka oluşturmuş. Hálá okurlarının yüzde 85'i erkek olan çizgi roman dünyası için oldukça enteresan bir durum bu.

MARTİN HAYRANLARI

Yeri gelmişken belirtelim, yüzde 85'lik erkek okuyucu oranının bir tek Martin Mistere'de değiştiğini görüyoruz. Diğerlerine oranla daha entelektüel olan ve gerçek bilgilere dayanan Martin Mistere, Türkiye'de yüzde 65 erkek okuruna karşılık, yüzde 35 kadın okur edinebilmiş.

KAHRAMANIM MİSTER NO

Ay Barka, çevirmen olarak kadınların tercih edilmesini titizliklerine bağlıyor. Çünkü her bir albümde ortalama 700 konuşma balonu bulunan çizgi romanları çevirmek, düz metin çevirmekten daha zahmetli.

Ay Barka, meslek yaşamını Lál Kitap'ta sürdürüyor. Bugünlerde Zagor'un iki serisini ve Mister No'nun bir serisini çeviriyor. Ama "Bunca yıldır içli dışlısınız. Peki sizin kahramınınız kim?" sorusuna verdiği cevaptan öğreniyoruz ki, onun kahramanı Mister No. Neden derseniz, "Çok tatlı, esprili bir serseri o."

ÇOCUĞA ÇİZGİROMAN OKUTUN

Hayal gücü gelişir.
Meraklı çocukları, araştırmaya yönlendirir.
Sanıldığı gibi şiddet içermez.
Çizgi romanlarda, kahraman çok zorunlu olmadıkça, kimseyi öldürmez.
Tarihi bilgiyi artırır.
Çizgi roman bir kameranın ardından bakmak gibidir. Çocukların görsel yanının gelişmesini sağlar.
Dürüstlük, insan hakları gibi kavramlar önceliği alır.

Çizgi romanın Türkiye'deki tarihinde komik anekdotlar da var. Ay Barka'nın Tay Yayınları'nın sahibi Sezen Yalçıner'in izniyle bize aktardığı bazı isim değişikliklerinin öyküleri şöyle:

* Ken Parker ilk kez yayınlanacaktı. Sezen Yalçıner, "Parker" kalemlerine gönderme yaparak "Bu dolmakalem markası, olmaz" dedi. Böylece Ken Parker'ın Türkiye'deki adı "Alaska" oldu.

* Ombrax yayınlanıyordu. Ancak Tommiks daha çok satınca, benzerlik kurulsun diye adı "Tom Braks" olarak değiştirildi.

* Martin Mystere'in yayınlanmasına karar verildiği zaman Ermeni olayları gündemdeydi. "Martin"in Ermeni ismi "Artin"i hatırlatıp tepki toplamasından korkuldu. Bunun üzerine kayıp Atlantis ve Mu kıtalarından yola çıkan hikayeleri içeren çizgi roman Türkiye'de "Atlantis" adıyla yayınlandı.

* Jeriko'nun da asıl adı "Jesus". İsa anlamına gelen Jesus'un da tepki alacağı düşünüldü. Böylece Jesus, Türkiye'de birden bire "Jeriko" oluverdi.

Hürriyet - 28.03.2003
- - -

Mutluluk Neydi Ki?

Şu yukarıda gördüğün iki çizgi roman kahramanını artık tanıyorsun değil mi? Zagor ve Ken Parker. Ben çizgi roman seven biriyim. Bu iki kahramanın maceralarını takip ederim. Of, hep anlatırım ya, Ken Parker gece ormanda ateş yakıp, kahvesini kaynamaya koyar. Kitabını alır eline, sırtını ağaca dayar. İnanabiliyor musun kitap okur! Nasıl imrenirim onun bu hallerine anlatamam. Bir elinde kahve, bir elinde kitap... Umrunda mı dünya! Oh, tam benim arzuladığım hayat! Bu kadar değildir tabii.. Şimdi ben Ken Parker'ı anlatmaya hiç girişmeyeyim. Sonu gene şiirlere dek gidebilir. Aslında ben böyle anlatmaya devam edersem, gene gerilere ilk gençlik zamanlarıma döneceğim. Gene ailemden gizli, ders kitapları içinde okuduğum Zagor maceralarını anlatmakla sözlerime devam edeceğim. Ya da "Zagor mu? Kızlar Zagor okur mu? Erkek Fatma'mı olacaksın?" dediklerinden bahsedeceğim. Veya Zagor'un 50 yıl önce yazar Bonelli ve çizer Ferri’nin ortak çalışması olarak doğduğunu ve 1962 yılından beri memleketimizde satıldığını söyleyeceğim. Sonra dayanamayacağım diyeceğim ki: "Hey, Zagor var ya şahane biridir biliyor musun? Hep arabulucudur. Savaşmaktan hoşlanmaz. Gerçek bir dosttur. Ama haksızlığa denk gelirse baltasını ekleştirmekten hiç çekinmez hiççç.. Of, sakın kızdırayım falan deme. Baltası hedefi mutlaka bulur. Sonra kocaman bir "SOOCK!" efekti... Anlatmayayım gerisini..

Şimdi bunları anlatmak istemiyorum. Ben yıllardır Zagor ve Ken Parker'ın her bir maceralarındaki yaklaşık 700 tane konuşma balonlarını Türkçe'ye çeviren Ay Barka'dan bahsetmek istiyorum. Her Zagor ve Ken Parker çizgi romanını açtığımda, çeviri bölümüne bakardım. Orada Ay Barka'nın adını görmek nedense içimi ısıtırdı. Halen öyle hissediyorum. Ay Barka'yı çok merak ediyordum. Ama sanal ansiklopediye bakıp hayal kırıklığına uğramak istemiyordum. Neden biliyor musun? Ya Ay Barka erkekse? Ay ismini daha önce hiç duymamıştım. Kız ismi de olabilirdi erkek ismi de. "Peki erkek olsa ne olacak? Çeviri yapıyor ya işte!" diyebilirsin. Yooo.. Bak şimdi. Ne yazık ki günümüzde halen "Kızlar neden çizgi roman okumaz?" sorusu üzerine forum yapıyoruz biliyor musun? Ne fena bir durum. Artık bunları aşmış olmamız gerekmez miydi? Böyle konuşa konuşa aşacağız diye umuyorum. Çizgi roman benim çocukluğumda olduğu kadar olmasa da halen erkeklerin zevk aldığı bir alan gibi görülüyor. Ve ben çizgi roman seven bir kadın olarak, bu durumdan çok rahatsızlık duyuyorum. Bana göre Ay Barka bir kadındı. Yani yüreğim böyle olsun istiyordu anlatabiliyor muyum? Çevirilerini çok güzel buluyordum. Erkeklerin okuduğu düşünülen çizgi romanların bir kadın tarafından hem de büyük bir kaliteyle çevrildiğini düşünmek hoşuma gidiyordu. Karamba karambita! Öğrendim ki gerçekten Ay Barka bir kadın değil miymiş? Hem de eğitimi müthiş! İtalyan Ortaokulu ve İstanbul Kız Lisesi ardından, İstanbul Üniversitesi Latin ve Yunan Filolojisi'ni bitirmiş. Ay Barka'nın çocukluğunda çizgi romana pek merakı yokmuş. Aynı benim kaderim gibi, ailesi ona da kızarmış. Ancak arkadaşlarında denk gelirse çizgi roman okurmuş. Bayıldım Ay Barka'ya. Çizgi Roman dünyasının gizli kahramanı bence. Çizgi romanları erkeklerin okumaz ki sadece. Görüldüğü gibi çizgi romanları Ay Barka gibi kadınlar çevirirler. Benim gibi kadınlar okurlar. Zagor'un Türk Annesi denen Ay Barka çizgi romanlar için "hayal gücünü gelişir, araştırmaya yönlendirir, sanıldığı gibi şiddet içermez, çizgi romanlarda, kahraman çok zorunlu olmadıkça, kimseyi öldürmez, tarihi bilgiyi artırır, çizgi roman bir kameranın ardından bakmak gibidir. İnsanın görsel yanının gelişmesini sağlar ve dürüstlük, insan hakları gibi kavramlar önceliği alır." demiş. Ne güzel söylemiş. Hey! Tamam tanımıyorum kendisini ama Ay Barka'nın var olduğunu bilmek gene içimi ısıttı iyi mi? Ay Barka'nın artık kim olduğunu bildiğim için mutluyum. Mutluluk neydi ki? Mutluluk, galiba tanımasan da sevdiğin biriyle aynı memlekette yaşadığını bilmekti.

NOT: Ay Barka hakkındaki bilgiler Altın Madalyon Çizgi Roman Sevdalıları "Zagor'un Türk Annesi" adlı forumundan alınmıştır.

Hayalkahvem.blogspot.com - 30.12.2010
- - -

Ay_Barka_roportaji_1.jpg

Ay Barka röportajı

Çizgi roman meraklısı olanlar Ay Barka'nın ismine mutlaka denk gelmiştir. Kendisi yıllardır Zagor başta olmak üzere pek çok çizgi romanı dilimize kazandıran bir çevirmen.

Zagor dizisinin çevirmenisiniz. Ne zamandır çeviriyorsunuz Zagor’u? Nasıl başladınız çevirmeye?
Çok ender olarak başka çevirmenler araya girmiş olsa da, evet, asıl çevirmeni benim. Bu işi 1970’den beri hemen hemen aralıksız olarak yapıyorum. Çok zaman olmuş, değil mi? Kulakları çınlasın, yıllarca birlikte çalıştığımız çok değerli ressam ve kaligraf dostumuz sevgili Ferdi Sayışman bana “gün gelecek arkana dönüp baktığında geçen yıllara sen bile inanmayacaksın” derdi. İşte, galiba o günleri yaşıyorum. Gerçekten de geçen yıllara insanın inanası gelmiyor. Bu işe başlamam, Tay Yayınları ile tanışmamla oldu. Yeni kurulmuş olan yayınevi İtalyanca çevirmen arıyordu. Bir vesileyle haberim oldu, başvurdum ve kabul edildi. Emekli oluncaya kadar orada çalıştım.

Zagor’u çevirmeye başlamadan önce çizgi romanlara karşı özel bir ilginiz var mıydı? iyi bir çizgi roman okuru muydunuz?
Herkes gibi çocukluk yıllarında kaçamak da olsa okurdum. Ama tutkunu değildim. Zaten fazla yayın yoktu. Çok bilinen Teksas- Tommiks, Kinova-teks gibi az sayıda dergi çıkardı. Öğretmen anne-babanın çocuğu olduğum için disiplinli büyütüldüm. Ben ve üç erkek kardeşim daha çok derslerimizle ilgilenirdik. O yıllarda bugünkü gibi çocukların ve gençlerin ilgisini çeken iletişim araçları yoktu. Evimizin ortamından etkilenerek kitap okumaya küçük yaşta başlamıştım. Dediğim gibi arada komşu çocuklarından buldukça da çizgi roman okurdum.

Sadece çizgi roman çevirmenliği mi yapıyorsunuz? Çevirdiğiniz başka kitaplar var mı?
Evet, yılların alışkanlığı. Başka tür çeviriye yönelmiyorum. Ayrıca bu türü çevirmeyi de çok seviyorum. Görsel yanının oluşu ve sürekli değişen maceralar beni aynı zamanda eğlendiriyor

Zagor dışında hangi çizgi romanları çevirdiniz?
Zagor dışında Tay Yayınları’ndan çıkan hemen hemen bütün yayınların farklı dillerden çevirisini yaptım (İngilizce, Fransızca, İspanyolca gibi). İtalyancanın dışındaki dilleri o kadar iyi bilmememe rağmen çizgi roman tekniğine alışkın olduğum için becerebiliyordum. Emekli olduktan sonra çeşitli gazete ve yayınevlerine Ken Parker, Dampyr, Teks, Martin Mystere, Mister No ve daha hatırlayamadığım birçok dizi ya da münferit çeviriler yaptım.

Ne gibi farklar var çizgi roman ve roman çevirmek arasında? Çizgi roman çevirmenliğinin kazancı da aşağı yukarı roman çevirmenliğininki gibi mi?
Bu biraz da kişiye göre değişen bir durum. Ben roman çevirmeyi hiç denemedim, denemeyi de şimdilik düşünmüyorum. Çünkü roman daha yoğun çalışmayı gerektirir. Ayrıca benim açımdan daha sıkıcıdır. Belki de görselliği olan türlere alıştığım içindir. Ama her ikisinde de okuyucuya karşı sorumluluğunuz vardır. Elinizdeki orijinalin söylemek istediğini iyi bir Türkçeyle okuyucuya aktarmakla yükümlüsünüzdür. Bu açıdan her iki dilin inceliklerini bilmeniz icap eder. Kazanç konusuna gelince, ülkemizde hiçbir çevirmenin bu işten kazandığıyla hayatını sürdürebildiğine ihtimal vermiyorum. Belki çok satan romanlar dışında… Türkiye’de telif hakları meselesi malum. Çizgi roman satışları son derece düşük olduğu için işverenden fazla bir talepte bulunamıyorsunuz. Çünkü yayınevleri yaşam savaşı veriyorlar.

Roman çevirme süreci sabahlamayı, yoğun çalışmayı gerektirir. Çizgi roman çevirme süreci de böylesine yoğun mu? Nasıl bir temponuz oluyor çeviriyi teslim etme tarihi yaklaştığında?
Roman çevirme konusunda dediğiniz doğru. Aktif olarak çalıştığım yıllarda benim de geç saatlere kadar çalıştığım olurdu. Dahası her gün eve iş getirirdim. Daktilomla tatile gittiğim çok olmuştur. O dönemde çeviri dışında firmada yayınlanan bütün çizgi romanların organizasyonu bana aitti. Dolayısıyla tempolu çalışırdık. Sonuçta süreli yayın hazırlanıyor. Üstelik bir tane de değil, bir sürü. Yani bir çeşit gazetecilik gibi. Ama artık evimde çalışıyorum, o yüzden fazla sıkışmıyorum. Buna meydan vermemek için belli bir yedeklemeyle işi götürüyoruz. Ama orijinallerin gecikmesi gibi, istenmeyen durumlarda çeviriyi yetiştirmek için elinizden geleni yapmak zorundasınız.

Türk okuru çizgi romanlara ilgi gösteriyor mu? Nasıl tepkiler alıyorsunuz okuyucudan? iyi satıyor mu çizgi romanlar?
Ne yazık ki hayır. Kitapların tirajları komik denecek kadar düşük. Yeni kuşakların ilgi alanı farklı yönlerde. Teknoloji onları esir almış. Belki de bugünün yaşam koşullarına ayak uyduruyorlar. Aradan geçen yıllar çok şey değiştirdi. Kitabı ellemekten, kâğıt ve mürekkep kokusunu duymaktan hoşlanmak… Galiba bunların modası geçti. Okuyucularla fazla temasım olduğu söylenemez. Ama eski okurlarımızdan çok iyi tepkiler alırdım, hâlâ da alıyorum. Galiba çevirilerimi beğeniyorlar. Çizgi roman okurlarının yaş ortalaması oldukça yüksek. Çocukluk yıllarında meraklı olanlar ileri yaşta da okumayı sürdürüyorlar. Yani kemikleşmiş bir okur kitlesi var.

En son okuduğunuz kitap nedir? İyi bir çizgi roman okuru musunuz?
Zülfü Livaneli’nin ‘Son Ada’sını okudum. İyi ve hızlı bir kitap okuru sayılmam, ama her zaman okumakta olduğum kitaplar vardır. Zaten çeviri yaparken ister istemez birçok şeyi araştırmak, bulmak zorunda kalıyorsunuz. Bazen bir kelime için bir sürü sözlük ya da ansiklopedi karıştırdığım oluyor. Her şeye rağmen çıkan yayınları izleyip edinmeye çalışıyorum. Aldıklarım okunmayı bekliyorlar. İyi bir çizgi roman okuru olduğum da söylenemez. Çevirdiklerim dışında takip edemiyorum.

Hangi sözlüğü kullanıyorsunuz?
Bir değil, birçok sözlük kullanırım. Yaptığım iş öyle gerektiriyor. Başlıca kullandığım Asım Taniş’in sözlükleri. Ayrıca evimde mümkün olduğunca kaynak kitap bulunduruyorum. Dille ilgili farklı sözlükler de var. Argo, deyimler, atasözleri vb. gibi. Çünkü her dilin kendine özgü argosu, deyimleri ve atasözleri var. Bunların Türkçe’deki karşılıklarını tam oturtamazsanız komik durumlar yaratırsınız.

İyi bir çizgi roman çevirmeni olmanın püf noktası nedir?
Rahat okunur bir çeviri yapmanın yolu, her iki dili de iyi bilmekten geçiyor. Tarık Dursun K. vaktiyle “İtalyancanız beni ilgilendirmez, ben Türkçenize bakarım” demişti. Çok haklıydı. Kelime hazinenizin zengin olması gerekir ve bir de yaptığınızı işi sevmeniz. Ama en önemlisi de sabırlı olmak zorundasınız. Çünkü yapanlar iyi bilir, çeviri sabır ve disiplin gerektirir.

Bu aralar üzerinde çalıştığınız çeviriler hangileri?
Son altı-yedi yıldır sürekli olarak Zagor, Mister No ve Teks çeviriyorum. Şu sıra elimde Zagor’un Şubat sayısı var. Diğerleri sırada.

timeoutistanbul.com - ocak.2011
 
Son düzenleme:

timed

Onursal Üye
19 Eki 2009
2,330
9,542
Sn. stoktan ,
Aydınlatıcı yazınız için teşekkürler.
Bilmediğim ne kadar çok şey var diye düşündüm yazınızı okurken.
Elinize sağlık.
 

grreenman

Çeviri & Balonlama
29 Eki 2009
282
410
Sevdiğim çizgi romanların çevirmen kısmında ismini gördüğüm zaman neşelendiğim çevirmenlerden biridir. Onunla yapılmış bir röportajla hakkında bilgi sahibi olmak, tanımak çok güzel bir duyguydu. Stoktana çok teşekkür ediyorum..
 
11 Nis 2010
594
585
Çevirmenimiz Ay BARKA ile Röportaj,

ve tanıtımı için Teşekkürler.
 
Son düzenleme:

enger66

Onursal Üye
26 Eyl 2010
1,036
3,279
Akıcı diliyle başta italyan çr'lerini bize fazlasıyla sevdirdiği için kucak dolusu teşekkürler...:)
 
Üst