Çamlıca Çocuk Dergisi

Mehmet Serdar Ateş

Onursal Üye
4 Ara 2009
969
3,351
Kütahya
ÇAMLICA ÇOCUK DERGİSİ


2179.jpg

logo.png


Çamlıca Çocuk Dergisi Ocak 2016 tarihinde yayın hayatına aylık yayınlanan çocuk dergisi olarak başladı. Çamlıca Basım Yayın ve Tic. A.Ş. ‘nin bir alt yayın organı olan Çamlıca Çocuk Dergisi zengin içeriği ve baştan sona renkli, kaliteli baskısı ile çocukların gelişimine katkı sağlamaya başladı.

“Neler var bu dergide?”
Ne yok ki? Haberden hikâyeye, eğlenceli deneylerden hayvanlar âlemine, zekâ sorularından karikatürlere kadar çocuklar için gerekli birçok farklı bilgi içermektedir.

Her sayıda çocukların hayal dünyasına sihirli dokunuşlar, Çocukların bilgi dağarcıklarını geliştiren “Ne var Ne Yok” bölümü, “Tabiatı Eczane Olarak Kullanan Doktor Hayvanlar Bölümü/Şubat 2017 sayısından”,

“Metin ve Ekibi Macera Peşinde” isimli çizgi roman serisi,

"Kübra’nın Günlüğünden bölümü" ile her ay Kahramanımız Kübra’nın kalemi ile farklı bir konu,

Beyni Çalıştıran Sivri Zekâ Bölümünde zengin bulmaca, bilmece, düşün keşfet, , basite deneyler,

Her ay bir şiir,

Gezgin Leylek ile Ülkemizin vilayetlerinin tanıtımı,

Keloğlan Çizgi Romanı ile hem gülüp hem eğlenip hem de düşünüyoruz.

Sizden Gelenler Bölümü çocukları yarının hikâye yazarı yapmayı amaçlar gibi… Hikâyesi Senden adı ile bir resim veriliyor ve bu resim ile ilgili okur çocukların hikâyeleri bir sonraki sayıda yayımlanıyor.

Dedemin Kütüphanesi Bölümünde ne var dersiniz? Bugün çocuk nasıl biz büyükler için değerli ise Osmanlı döneminde de değerliymiş. Ve o zamanlar da çocuklar için yazılan Osmanlıca çocuk hikâyelerinin bugüne tercüme edilmişlerini görüyoruz. Okurken o günleri yaşıyoruz. Televizyon yok, bilgisayar yok, gaz lambasında, mum ışığında, idare denen ışık veren aletlerin altında, ya da ocak başında düşünüyoruz, atalarımızın çocukluğunda buluyoruz kendimizi… Tozlu raflardan indirilmiş Osmanlıca yazılmış çocuk hikâyelerinde…

Hazır Cevap bölümünde karikatürlerle görsel şölene dönüştürülmüş toplumun ortak mirası olan hazır cevaplarımız yani zekâ parıltılarımız var.

Bazen dergi; ”Her gün dünyanın çevresini bir arı gibi dolaşan uçakları hiç düşündün mü? Acaba nasıl havada duruyor, nasıl bu kadar hızlı olabiliyor ve neden arkasında beyaz bir iz bırakıyor? İlk sayımızda sizlere en çok korkulan ancak taksiden bile daha güvenli olan uçakları anlattık. Eminim ki merak ettiğin birçok sorunun cevabını bu dergide bulacaksın.” Diyor. İçimizdeki çocukça merakı canlandırıyor.

Çamlıca Çocuk Dergisi okuyucuyu iki kategoride değerlendiriyor;
Okul öncesi çocuklar için Rüzgâr Gülü dergisini ücretsiz ilave olarak veriyor. Onlar için yaşlarına uygun hikâyeler, boyama resimleri, bulmacalar veriyor.

Okul Çağındaki çocuklar için ise Çamlıca Çocuk Dergisi içeriği ile görev veriyor.

Çamlıca Çocuk Dergisi 50 sayfa olarak aylık yayınlanıyor.
Ücretsiz eki Rüzgâr Gülü dergisi ise 16 sayfa olarak çocuklarla buluşuyor.


2430.jpg




462647.jpg


Dergi Röportajı;

Çamlıca Çocuk Dergisi imtiyaz sahibi Adem Fidan, bayii satışıyla çocuklara dergiyi raftan alma alışkanlığı kazandırmayı ve onlara daha yakın olmayı hedeflediklerini söyledi. Daha çok, abonelik yoluyla çocuklara ulaşmayı planladıklarını anlatan Fidan, “Abonelik çalışmasını çok yönlü olarak yürütüyoruz. Yeni bir dergi olmamıza rağmen 10 bin adetlik bir tiraja daha ilk aylarda ulaştık. Hedefimiz daha fazla çocuğa ulaşmak ve onları dergimizle tanıştırmaktır. Bu yıl öncelikli hedefimiz 20 binlik tirajı yakalamaktır.” dedi.

İlklerin Dergisi Çamlıca Çocuk dergisinin tercih edilmesinin en önemli sebebinin hem içerik hem baskı kalitesi ve diğer dergilere göre fiyatının uygun olması olduğunu açıklayan Fidan, “Çamlıca Çocuk dergisi çocuk dergiciliği sektörüne yepyeni bir ivme kazandırmıştır. Çok sayıda ilki gerçekleştirmiştir.”
diyerek şunları söyledi: “Çamlıca Çocuk Dergisi, ilk sayısında uluslararası dergi hüviyeti kazanmasıyla bir ilki başarmıştır.

4-7 yaş ile 8 ve üzeri yaş guruplarına yönelik iki dergiyi bir arada veren Türkiye’deki tek çocuk dergisidir.

48 sayfalık derginin 8 sayfasında zeka bölümü olan ve bu bölümde çocukların kolayca yazı yazabilmeleri için özel kâğıt ve baskı tekniği kullanan ilk çocuk dergisidir. Kâğıt kalitesi, baskı tekniği, matbaa boyası kullanımında ve ambalajında uluslararası kalite ve sağlık standartlarına uygun olmasına dikkat edilmektedir. İçerik hazırlığında uluslararası kriterlere uyan, milli ve ahlaki değerlere önem veren bir dergidir.” Çamlıca Çocuk dergisini tercih edilir kılan en önemli etken ise konuların işleniş biçimi olduğu belirtiliyor. Okul öncesi çocuklar için 16 sayfalık Rüzgargülü eki veren Dergide, “Bilimsel makaleler, deneyler, zeka soruları, hikayeler, çizgi hikayeler, masallar, tarih sayfaları, gezi yazıları, fıkra, karikatür, haber, şiir, etkinlikler, boyama, bulmaca, eğlenceli oyunlar ve canlılar dünyası” gibi bölümler bulunuyor
.


kaynak:

Dergiden Örnek Sayfalar:

Sıfırın Mucidi Harezmi
harezmi-renkli_bask%C4%B1.jpg


Asıl adı, Muhammed bin Musa El Harezmi’dir. 780 tarihinde Harezm’de (Özbekistan) doğdu. Bağdat Saray Kütüphanesi Müdürlüğü yaptı. Afganistan, Hindistan, Mısır gibi eski medeniyetlerin yaşadığı bölgelere seyahat edip incelemelerde bulundu. Matematik, Astronomi ve Coğrafya alanında çalışmalar yaptı. Bilgisayar sisteminin temelini oluşturan algoritmanın kurucusudur. Cebir ilmini kurdu. Sıfırı buldu. 850 tarihinde vefat etti.


Ömer, matematik ödevini yaparken aklına bir şey takılmıştı. Toplama ve çıkarma işlemini daha yeni öğrendiği için bazı şeyleri tam anlamamıştı. Hangi sayıyı “0” ile toplarsa toplasın yine aynı sayı ediyordu. Çıkarsa da yine aynıydı. O halde bu “0” ne işe yarıyordu? Bunu sormak için babasının yanına gitti.

Ömer: Babacığım. Bir şey sorabilir miyim?
Baba: Tabii ki sorabilirsin Ömer’im.
Ömer: Toplama yapıyorum. Ama hangi sayıyı “0” ile toplarsam toplayayım yine aynı sayı ediyor. Çıkarma yapıyorum yine aynısı. O halde bu “0” gereksiz değil mi?
Baba: Demek öyle düşünüyorsun. Aslında “0” gereksiz değil. Aksine işlemleri kolaylaştıran harika bir icattır.
Ömer: Neden gereksiz değil peki babacığım?
Baba: Bak şimdi sana bir soru sorayım; mesela senin 2 elman var diyelim, birini bana birini de annene verdin, sende kaç elma kalır?
Ömer: Hiç kalmaz ki!
Baba: İşte bu hiç kalmayanı “0” diye isimlendirmişler. Sonra bunu bütün dünya benimsemiş. Çünkü matematikte “0” olmadan hiçbir işlem yapılamaz.
Ömer: Hmmm!
Baba: Tamam, bak şimdi daha açık anlatacağım. Aslında sıfır her şeyin başlangıcı demektir. Yani bütün sayıların başlangıcı. Şimdi gel yanıma dur. Beraber adımlarımızı sayalım. Bir, iki, üç… Bak ne oldu şimdi? Üç adım attık değil mi?
Ömer: Evet.
Baba: Peki, adım atmaya başladığımız yer ne oldu? İşte orası da sıfır noktası. Yani başlangıç noktası bizim için “0” noktası oldu. İşte matematikte de burada olduğu gibi sıfırın önemli bir yeri vardır.
Ömer: Peki kim bulmuş bu sıfırı?
Baba: Bundan çok zaman önce yaşamış Harezmî adında bir İslam âlimi bulmuş. Matematik, astronomi ve coğrafya alanlarında çalışmalar yapmış.
Ömer: Ne gibi çalışmalar baba?
Baba: Mesela sayılarla ilgili daha eskiden Hint ve Mısır taraflarında yapılan çalışmaları incelemiş. Eksikleri tespit etmiş ve sonunda Cebir adında yeni bir alan oluşturmuş.
Ömer: Cebir nedir ki baba?
Baba: Cebir; sayılar, işlemler, hesaplarla ilgili bir bilim alanı. Yani matematiğin bir dalı. Hatta Harezmî bilgisayar teknolojisinin temelini oluşturan algoritma sisteminin de kurucudur. O olmasaydı belki de bilgisayarlar icat edilemeyecekti.
Ömer: Eski ilim adamları da ne çok şey icat etmiş babacığım. Acaba biz de icat yapabilir miyiz?
Baba: Tabi ki yapabilirsin evladım. Derslerini iyice öğrenip çalışkan bir öğrenci olursan, ileride sen de mucit olabilirsin.
Ömer: Tamam babacığım. Daha öğrenmem gereken çok şey var. Ben derslerime çalışmaya devam edeyim.
Baba: Hadi kolay gelsin. Allah zihin açıklığı versin.
Ömer: Sağol babacığım.

Yazan: Erhan Göçmez
........................................................
3D Tarih Bölümünden

Kahve Gezegeninde Bir Kahve İçmeye Ne Dersiniz?
kahve.jpg


“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” diye boşuna dememişler. Sütlüsü, kapiçinosu, üçübirarada’sının yapılmadığı daha ilk yıllarında namı varmış kahvenin. Avrupa’da Türk Kahvesi diye meşhur olsa da aslında biz de başkalarından almış, adımızı önüne yapıştırıp satmışız kahveyi. ilk olarak Habeşistan’da ortaya çıkmış. Ama, Yemen adıyla meşhur olmuş.

15. yüzyılın içinde en kaliteli kahveyi dünyaya ihraç etmeye başlamış. Çok geçmeden, Yemen’den istanbul’a taşınmış çuval çuval kahve. Mısır Çarşısı’nı kaplamış kokusu ve “Yemen Kahvesi” diye meşhur olmuş Osmanlı topraklarında. Bizde kahveye o kadar önem verilmiş ki, sarayda padişahlara kahve veren “kahvecibaşı”lar olurmuş. Hatta, Sultan ikinci Murad zamanında bir esnaf, halis Yemen kahvesine adî kahve karıştırdığı için hapis cezasına çarptırılmış. Sadece kahve yüzünden mi acaba? “Kahve bahane” demişler. Aç gözlü esnafın hile ile insanları aldatmasıymış tabii ki asıl sebep, ama kimsenin milletin damak tadını bozmaya da hakkı yok; değil mi?

Gün olup devran döndü; artık Avrupalılar kahvenin envai çeşidini lüks kafeslerde içirmekte insanlara. Kahveyi küçük poşetler içinde her köşe başında bulmak mümkün. Yani, kahvenin damak tadı çok değişti anlayacağınız.

Bakalım geleceğin uzay çağında kahve kendine yer bulabilecek, daha da önemlisi kendine has fincanıyla Türk Kahvesi ikram edilmeye devam edilecek mi? Kim bilir zaman gelir belki de bir avuç mis kokulu taze kahve bulmak için gezegenler arasında seyahat etmek gerekecek?




 
Son düzenleme:
Üst