Macera, ilk sayısında ortalardan bir yerlerden başladığı için
olayların içinde yer alan kahramanları tanımıyoruz.
Ancak konu gittikçe özünden sapmaya başlıyor.
Bir direniş öyküsü gibi başlayan kurgu,
ileride dinozorların filan yaşadığı tuhaf bir yerlerde
devam ediyor. Sekizinci sayıdan sonra zaten takip etmeyi
ve anlamaya çalışmayı bırakıyor, bulduğunuz yerden okumaya
devam ediyorsunuz. Bunun üzerine bir de tuhaf çeviriler, hitaplar
başlayınca iş iyice rayından çıkıyor. Kurt çocuk, küçük prens, mirko, kivo derken
esas oğlanın birden çok ismi olduğunu da görüyoruz.
Manzara detayları çok ilginç, iç karartıcı mekanlarda geçen bir
hikaye olduğunu söyleyebilirim. Kırgızlar ve Mongollar'ın olaya
dahlini çözemesem de, "Böyle bir çizgi roman Türkiye'de yayınlanmış."
diyebilmek adına Haluk abimize teşekkürlerimi sunuyorum.
Keyifli okumalar herkese.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.