Daha önce de söylemiştim, yaz mevsiminden nefret ederim; çünkü benim için yaz demek, ter demektir... Yaz güneşinin altında; alnımdan yüzüme, koltuk altlarımdan böğrüme, belimin oyuğundan donumun lastiğine doğru yürüyen ter damlaları dışında hiçbir şey düşünemem, hissedemem. Bu belki de koskoca yirmi beş yılımı, Antalya gibi 'nemli sıcak' denilen şeyle özdeşleşmiş bir yerde geçirmemden kaynaklanıyordur.
Ama bahara bayılırım... Zaten baharı kim sevmez? Tepemizde, dünyayı pırıl pırıl aydınlattığı halde tenimizi yakmayan güneş; çevremizde, yemyeşil bir halının üzerinde gezinen gelinler gibi süslenmiş ağaçlar, kuş cıvıltıları... Bu yüzden bahar gelince, "yaz yaklaşıyor, aman sıcağa yakalanmadan yıllık enerjimizi depolayalım," duygusuna kapılıyorum. Bu duygunun dürtüsü ile eşimle birlikte ikinci gezimizi, her yıl olduğu gibi yine İnebolu'dan Türkeli'ye doğru yaptık. Bunu her yıl tekrarlamamızın nedeni, Cem Yılmaz'ın öğrettiği gibi "tamamen duygusal"... Yoksa ben de belgeseller izledim; biliyorum İsviçre Alpleri'nin ve Norveç fiyordlarının ne kadar güzel olduğunu...
Küre'nin Ersizlerdere Köyü. Kurtuluş Savaşı'nda bütün erkeklerini kaybettiği için bu ad verilmiş.
Güneş kendisini sevmediğimin farkında ya; bu yüzden, gezimizi berbat etmek için elinden geleni esirgemedi. Karadeniz'i, İnebolu'ya inip sahilde iki metre yakınına yaklaşana kadar göremedik. Üzeri sis-bulut karışımı acayip bir dumanla kaplıydı. Yukarıda ormanın içinde yaz, sahilde ise sonbahar yaşanıyordu sanki.
Türk edebiyatının önemli isimlerinden 'Tutunamayanlar' romanı yazarı Oğuz Atay İneboluludur.
"Bu vatan toprağın kara bağrında, sıra dağlar gibi duranlarındır," dizelerinin yazarı Orhan Şaik Gökyay ise İnebolu'da doğmuş ve büyümüştür. Şehrin orta yerinde iki sanatçının da birer büstü dikili.
Kırmızı İnebolu evi maketi.
Bunlar da asılları... Onları görebilmek için acele etseniz iyi olur. Ne yazık ki zaman cansız varlıklara da acımıyor.
Taş ev ve ilginç tasarımlı bir minare.
Sobadan küreğe, keçinin sütünden, gübresine kadar bir çok şey satan bir tenekeci dükkanı.
Ayakkabı boyacımız bugün papyonunu evde unutmuş.
Bozkurt'ta güzel tabelalı bir fırın. History kanalındaki Amerikalı toplayıcılar, bu tabelaya 1000 dolar verirdi...
Abana Evi... İlçe içinde bu makete benzeyen bir çok ev var gerçekten.
Bu logoyu bir yerden gözüm ısırıyor ama...
Angry Birds... Avluya çıkarılmış mahkumları izleyen gardiyanlara benzemiyorlar mı?
Ginolu Koyu'na indiğimizde, sisler bir parça açılmıştı; bu kareyi çekebildim.
Türkeli... Bu kareyi sevgili Sinoplu için eski çekimlerimden alıp koydum. Karadeniz'in üzerindeki sis Çatalzeytin ve Türkeli'de de etkisini sürdürüyordu.
Dönüş yolu... Denizden yükseklik 1100 ile 1450 metre arası. Yazının girişinde söylediğim "gelin gibi süslenmiş ağaçları" görebildiniz mi?
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ama bahara bayılırım... Zaten baharı kim sevmez? Tepemizde, dünyayı pırıl pırıl aydınlattığı halde tenimizi yakmayan güneş; çevremizde, yemyeşil bir halının üzerinde gezinen gelinler gibi süslenmiş ağaçlar, kuş cıvıltıları... Bu yüzden bahar gelince, "yaz yaklaşıyor, aman sıcağa yakalanmadan yıllık enerjimizi depolayalım," duygusuna kapılıyorum. Bu duygunun dürtüsü ile eşimle birlikte ikinci gezimizi, her yıl olduğu gibi yine İnebolu'dan Türkeli'ye doğru yaptık. Bunu her yıl tekrarlamamızın nedeni, Cem Yılmaz'ın öğrettiği gibi "tamamen duygusal"... Yoksa ben de belgeseller izledim; biliyorum İsviçre Alpleri'nin ve Norveç fiyordlarının ne kadar güzel olduğunu...
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Küre'nin Ersizlerdere Köyü. Kurtuluş Savaşı'nda bütün erkeklerini kaybettiği için bu ad verilmiş.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Güneş kendisini sevmediğimin farkında ya; bu yüzden, gezimizi berbat etmek için elinden geleni esirgemedi. Karadeniz'i, İnebolu'ya inip sahilde iki metre yakınına yaklaşana kadar göremedik. Üzeri sis-bulut karışımı acayip bir dumanla kaplıydı. Yukarıda ormanın içinde yaz, sahilde ise sonbahar yaşanıyordu sanki.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Türk edebiyatının önemli isimlerinden 'Tutunamayanlar' romanı yazarı Oğuz Atay İneboluludur.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
"Bu vatan toprağın kara bağrında, sıra dağlar gibi duranlarındır," dizelerinin yazarı Orhan Şaik Gökyay ise İnebolu'da doğmuş ve büyümüştür. Şehrin orta yerinde iki sanatçının da birer büstü dikili.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Kırmızı İnebolu evi maketi.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Bunlar da asılları... Onları görebilmek için acele etseniz iyi olur. Ne yazık ki zaman cansız varlıklara da acımıyor.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Taş ev ve ilginç tasarımlı bir minare.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Sobadan küreğe, keçinin sütünden, gübresine kadar bir çok şey satan bir tenekeci dükkanı.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ayakkabı boyacımız bugün papyonunu evde unutmuş.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Bozkurt'ta güzel tabelalı bir fırın. History kanalındaki Amerikalı toplayıcılar, bu tabelaya 1000 dolar verirdi...
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Abana Evi... İlçe içinde bu makete benzeyen bir çok ev var gerçekten.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Bu logoyu bir yerden gözüm ısırıyor ama...
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Angry Birds... Avluya çıkarılmış mahkumları izleyen gardiyanlara benzemiyorlar mı?
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ginolu Koyu'na indiğimizde, sisler bir parça açılmıştı; bu kareyi çekebildim.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Türkeli... Bu kareyi sevgili Sinoplu için eski çekimlerimden alıp koydum. Karadeniz'in üzerindeki sis Çatalzeytin ve Türkeli'de de etkisini sürdürüyordu.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Dönüş yolu... Denizden yükseklik 1100 ile 1450 metre arası. Yazının girişinde söylediğim "gelin gibi süslenmiş ağaçları" görebildiniz mi?