Hayal adası (Fantasy Island) dizisi..

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
rg_Xzc_H7.jpg


Gene 70'lerin sonu 80'lerin başında oynamış, "Aşk Gemisi" tadında bir diziydi..

Konusuna gelince; hayatta bazı ideallerine kavuşamamış ya da bazı şeylerin içinde ukde kaldığı sosyoekonomik düzeyi orta veya yüksek sınıftaki insanların bir adaya gelerek bunları hipnozvari bir şekilde yaşamalarıydı...

Onlara bu gizemli süreçte; sempatik bir cüce olan Tatü (Tattoo) ile şakaklarına aklar yağmış, gizemli bir adam olan Mr. Roarke eşlik ederdi.. Tabi ki "eşlik ederdi" derken, gizliden gizliye ada misafirlerine çaktırmadan yapılırdı bu iş..:) Ne zaman işler rayından çıkar, misafirler ölümle veya benzeri tarzda sorunlarla karşılaştığında Mr.Roarke olaya el koyardı..
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
o_T5v6_HV.jpg



Dizinin insan ruhunu okşayan bir introsu vardı...
Denizin ortasında, tabiat adına her türlü güzellikleri bulabileceğiniz, eşsiz bir ada manzarası çıkardı ilk önce karşınıza.. Altın taneleri gibi bir kumsal, sahilde bembeyaz köpüren dalgalar, geçit vermeyen gizemli dağlar, onlarca metre yükseklikten çılgınca akan şelaler, ahenkle sallanan palmiyeler başta olmak üzere bin bir çeşit ağaç ve bitki sizleri adeta alır götürürdü oralara..

Bu esnada Cüce Tatü (Tatoo) deniz uçağının gelmesini gözlemlerdi.. Okyanusun üzerinde çift motorlu bir deniz uçağının belirmesiyle, Tatü (Tatoo); "uçakkk patron uçaaakk" diye bağırarak, hızlı adımlarla çan kulesine yol alırdı.. Daha sonra o minnacık cüssesine rağmen kulenin çanını iki eliyle tüm gücüyle sallamaya başlardı..

Çan sesini duyan Mr.Rok (Mr.Roarke) da hemen partneri Tatü (Tatoo) ile sahilin yolunu alırdı.. Onlarla birlikte, üstlerinde Hawai tipi çiçekli bikiniler ve Hawai tarzı etekler bulunan birbirinden güzel kızlar da karşılama seronomisi için sahile koşuştururlardı. Bu kızlar ilk önce, ada misafirlerine çiçek ve kokteyl sunarlar, sonra ise kalacakları yere kadar onlara eşlik ederlerdi..


i_F2a7_Hv.jpg
www.youtube.com/watch?v=1x_QbVDlLbI​
 
Son düzenleme:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Maalesef dizinin iki başrol oyuncusu da hayatta değildir.

İlk olarak; bundan 19 yıl önce henüz 50 yaşındayken cüce Tatü'yü oynayan Herve Villechaize intihar ederek aramızdan ayrılmıştır.(Doğumu23 Nisan 1943 –Ölümü 4 Eylül 1993)

Dizide patron Mr.Roarke'u oynayan Ricardo Montalban ise bundan 3 sene evvel, "yaşlılığa bağlı nedenler"den ötürü 88 yaşında aramızdan ayrılmıştır.
(Doğumu 25 Kasım 1920 - Ölümü 14 Ocak 2009)

Her ikisinin de toprağı bol olsun..


c_Ky_K35_B.jpg
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Bu entry'de "Hayal Adası" dizisi bölümleriyle ilgili
tüm gazete ve dergi kupürlerini toplayacağım.

(TVde 7 Gün Dergisi / 12 Temmuz 1982 / Sayı:29)

49727744343_a4e5a2fc29_o_d.png


*****

(Tele Magazin Dergisi / 27 Eylül 1982 / Sayı: 44)

51343088789_c40a0ee934_o_d.png
 
Son düzenleme:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Dönemin popüler mizah dergilerinden FIRT'ın kapağında yer alan bir "Hayal Adası" karikatürü..

Qm-Xby-JM.png
 
Son düzenleme:

Motion

Kıdemli Üye
31 Mar 2013
613
3,374
Yine mükemmel bir paylaşımda bulunmuşsun sevgili dostum. Emeklerin için kendi adıma teşekkür ederim...

TRT bunu 80'li yıllar da bir kaç kez yayınladı... Kendine has güzel bir diziydi...

Bir de "Pamuk İpliği" diye bir dizi vardı onu da senin kaleminden bekliyorum. :) Teleferikte mahsur kalıp yaşam mücadelesi veren yolcuların gerilim dolu anlarını yansıtıyordu bu dizi... Tabii istek alıyormusun bilmiyorum :)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Yine mükemmel bir paylaşımda bulunmuşsun sevgili dostum. Emeklerin için kendi adıma teşekkür ederim...

TRT bunu 80'li yıllar da bir kaç kez yayınladı... Kendine has güzel bir diziydi...

Bir de "Pamuk İpliği" diye bir dizi vardı onu da senin kaleminden bekliyorum. :) Teleferikte mahsur kalıp yaşam mücadelesi veren yolcuların gerilim dolu anlarını yansıtıyordu bu dizi... Tabii istek alıyormusun bilmiyorum :)

Rica ederim sevgili Motion. Yazdıklarımın okunması benim için büyük mutluluktur. :)

İstek kısmına gelince; tabi ki olabilir ama bahsettiğin diziyi maalesef hatırlayamadım.

Demek ki hakikaten pamuk ipliğine bağlı bir diziymiş. :D
 

Motion

Kıdemli Üye
31 Mar 2013
613
3,374
İstek kısmına gelince; tabi ki olabilir ama bahsettiğin diziyi maalesef hatırlayamadım. Demek ki hakikaten pamuk ipliğine bağlı bir diziymiş. :D

"Pamuk İpliği"ni hatırlayan çok az kişi var, haklısın... :(
Ayrıca sadece bir kez verildi ve kalp hastalarının kesinlikle seyretmemesi tavsiye ediliyordu!

Bu arada belirtmeyi unutmuşum "Hayal Adası"nı TRT'den sonra ilk özel kanallardan biride yayınladı ama hangisi olduğunu şimdi çıkaramadım, Star'mı, HBB'mi, Show'mu bilemiyorum geçmiş zaman...

Tabii bir husus daha var ki bana kalırsa işin en can alıcı noktasıdır; DUBLAJ!

Yıllar önceki TRT'nin dublajı dünya da bile takdir kazanmıştı, zaten şimdiki TRT ile yıllar önce ki TRT arasında inanılmaz fark vardır, bunu yeni nesil bilemez.

Dolayısıyla dublaj inanılmaz önemlidir, TRT'de yayınlanan bir çok dizi özel kanallarda da yayınlandı (Örneğin; Yalan Rüzgarı "The Young and the Restless") ama hiç biri dublaj da 70'li, 80'li yıllarda ki TRT'nin yanına bile yaklaşamadı! (Şu an da ki TRT dublajı bana göre inanılmaz kalitesizdir.)

Emeklerin için tekrar teşekkürler...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
"Pamuk İpliği"ni hatırlayan çok az kişi var, haklısın... :(
Ayrıca sadece bir kez verildi ve kalp hastalarının kesinlikle seyretmemesi tavsiye ediliyordu!

Bu arada belirtmeyi unutmuşum "Hayal Adası"nı TRT'den sonra ilk özel kanallardan biride yayınladı ama hangisi olduğunu şimdi çıkaramadım, Star'mı, HBB'mi, Show'mu bilemiyorum geçmiş zaman...

Tabii bir husus daha var ki bana kalırsa işin en can alıcı noktasıdır; DUBLAJ!

Yıllar önceki TRT'nin dublajı dünya da bile takdir kazanmıştı, zaten şimdiki TRT ile yıllar önce ki TRT arasında inanılmaz fark vardır, bunu yeni nesil bilemez.

Dolayısıyla dublaj inanılmaz önemlidir, TRT'de yayınlanan bir çok dizi özel kanallarda da yayınlandı (Örneğin; Yalan Rüzgarı "The Young and the Restless") ama hiç biri dublaj da 70'li, 80'li yıllarda ki TRT'nin yanına bile yaklaşamadı! (Şu an da ki TRT dublajı bana göre inanılmaz kalitesizdir.)

Emeklerin için tekrar teşekkürler...

Dostum ben genel olarak şöyle bir gözlemde bulunuyorum. Eskiden imkanlar çok kısıtlı olsalar da insanlar çok özveriliymişler. Örneğin bir yerde Dallas'ın dublajı ile ilgili şöyle bir şey okumuştum. Dizinin dublajları haftadan haftaya ancak yetişiyormuş yani yedekde yayınlanacak bölümleri yokmuş. Neyse; bir gün Miss Ellie Ewing'i seslendiren sanatçımız rahatsızlanmış ve bir müddet hastanede yatması gerekmiş. Hal böyle olunca TRT yetkilileri kara kara düşünmeye başlamışlar ve çare olarak kayıt cihazlarını hastaneye taşımaya karar verip, kulaktan dolma tariflerle Bayan Ellie'nin seslendirmelerini kaydetmişler. Sonuç olarak, güzel bir montaj ile durumu kurtarmışlar. :) İnsan bunları okuyunca, bahsettiğin gibi eski günlere özlem duymadan edemiyor.

Bu arada kıymetli paylaşımların için de ben sana teşekkür ederim dostum..
 
Son düzenleme:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Merhum Tekin Aral'ın kızı Ayşe Aral'dan "Hayal adası" temalı hoş bir yazı..

YVnonye.jpg


Çocukluğumda severek izlediğim eski dizileri seyrederim. Size demiştim ya, ne zaman arkadaşlarımla yurtdışına gitsem hanımlar Gucci’ye, Prada’ya giderler; ben Amazon’a, HMV’ye...

Aklınıza gelip gelmeyecek her dizi var bende; Küçük Ev’den Bonanza’ya, Aşk Gemisi’nden Tehlike Çemberi’ne...

Bu dizileri seyrederken çocukluğuma dönüyorum resmen; ne derdim kalıyor, ne tasam. Bazen kendimi o kadar kaptırıveriyorum ki, sanki birazdan annem seslenecek; “Ayşe, hadi kızım kapat televizyonu, ders çalış; zaten baban da gazeteden çıkmış, yolda şimdi. Yarım saate yemek yiyeceğiz, sonra da tarih çalışacağız seninle. ” (En sevmediğim derslerden biri olan tarihe çalışmayı bile özledim!)

Yine dün elimi attım DVD’lerime, şansıma “Hayal Adası” çıktı. Hatırlar mısınız, bilmem. Bir ada vardı hani, oraya gidiyorsunuz; hayalinizde olmak istediğinizi ya da yapmak istediklerinizi size yaşatıyorlardı bir haftalığına.

Tatü vardı; minik adam. Bir de sizi karşılayan -beyaz takım elbiseli- kır saçlı Roark. Biraz seyrettikten sonra; “Şimdi” dedim, “ben o adaya gitseydim acaba ne isterdim?”

Karar verdim gitmeye ve çıktım yola.

Rezervasyon yaptırırken sordular; “Nasıl bir hayal istersiniz? Önceden bilmemiz lazım” diye.

“Valla” dedim, “bu aralar kafam karışık, şimdiden bir şey söyleyemem; ben de bilmiyorum kim olmak, ne yapmak istediğimi. Gelince konuşsak olmaz mı?”

İnanılmaz güzel karşıladılar beni; Hawaiili kızlar dans edip, boynuma çiçekten yapılmış kolyeler taktılar.

Tatü, çok şirindi, azıcık yaşlanmış o kadar. Beni çok şık bir odaya yerleştirdiler; deniz manzaralı.

Tatü, “Sen biraz dinlen, akşamüstü altı gibi barın önünde buluşalım.” dedi.

Buluştuk barda. Tatü’nün elinde bir defter; “Kafan karışıkmış, ne istediğini söyleyememişin ama olsun önemli değil, benim işim bu, sana da illa uygun bir hayal bulurum.” dedi. Kafamı salladım, başladım beklemeye...

I60f64b.jpg

“Mesela” dedi, “seni Hint mihracesi yapayım.”

“Ay, yok istemem” dedim, “oraları şimdi çok sıcaktır, hem Hindistan pek pismiş; geçelim...

Peki, prenses olmaya ne dersin, şöyle fıstık gibi?”

“Yok” dedim, “istemem prenses falan olmayı... Sonları kötü hepsinin, baksana Grace Kelly de Diana da araba kazasında gitti!”

“O zaman, dünya çapında ünlü bir doktor ol; kansere çareyi de sen bulmuşsun mesela.” dedi.

“İşte o hiç olmaz! Ben tüm hayatımı hasta olarak yaşadım; o role adapte olamam; zaten bıkmışım artık, kan-man da göremem!”

“Peki, seni eski zamana götürelim, savaşçı bir kadın ol. Mesela Jeanne d’Arc falan gibi...”

“Ya, Tatü sen deli misin? Hayat boyu savaştım durdum zaten, artık ben huzur istiyorum!”

Tatü sinirli bir şekilde, elindeki kitabın sayfalarını karıştırmaya devam etti;

“Yazar ol, kitabın Nobel ödülü kazansın, milyonlar satsın...” Milyonlar satmasına okey ama kitap-mitap yazamam ben! Irgat gibi çalışmak lazım kitap yazmak için; çalışmasız bir hayal olsun!”

“Kadın padişah ol, senin de haremin olsun; içinde yakışıklı erkekler...”

“Aman, erkek deme bana, biriyle baş edemedim ben! Hem o kadar kalabalık, bir sürü fitne-fesat kumkuması, demektir. Ayrıca, nerde çokluk orda mokluk olur! Ben kimsenin kellesini falan da kestiremem!”

“O zaman, seni uzunca bir seyahate yollayayım ben...”

“Uçak da olmasın hayalde buraya gelene kadar anam ağladı zaten. Hem nereye gideceğim; Venedik lağım kokar; Paris desen tıkış tıkış, İngiltere desen o da olmaz! Oranın yeri bende özel, ben oraya yollanmam; ancak tepem atınca kaçar giderim kendiliğimden. Amerika da eşittir hastane. Yok yok, tatil de istemiyorum!”

Baktım, Tatü iyice gerildi, bu gecelik ara verelim dedik; sabaha salim kafa yeni bir şeyler düşünürüz.

Gece odamın balkonunda denize nazır oturup şarap içtim, suyun hışırtısını dinledim, mis gibi havayı içime çektim; “Salak mısın, dedim ne hayali, bak nefes alıyorsun işte, bundan daha güzeli var mı?”

Sonra, kalktım bavulumu topladım; kızımı da özledim zaten. Ayrıca, dönüşte çok işim var; yeni evime taşınacağım.

Sabah baktım Tatü yok ortada. Resepsiyona benim için bir zarf bırakmış.

Açtım baktım, bol sıfırlı bir hesap.

Resepsiyondaki kadına elimi uzattım, anlamadı.

“Buyurun” dedim, “alın”

“Neyi alacağım hanımefendi!” dedi.

“Kredi kartımı işte” dedim.

“Ama elinizde kredi kartı falan yok ki!” dedi.

Hayali kart, dedim; hayalin ücreti de herhalde hayali olur yani.

Not: Sevgili dostlar bugünlük beni mazur görün lütfen. Bilgisayarım iflas etti. Yazdığım üç yazı birden silindi gitti ve ben bu kâbusla eve çekimden yorgun bitap geldiğimde, tam yazımı yollamak üzereyken karşı karşıya kaldım. Tam da; “Vay be, her gün canlı yayın var ama üç yazım birden hazır, harikayım.” diye sevinirken bilgisayarımın azizliğine uğradığım. Bu nedenle geçen seneki bir yazımı tekrar yayınlıyorum.

Kaynak: 27 Ekim 2010 tarihli Hürriyet gazetesi Kelebek eki
 
Son düzenleme:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Amerika'da, 1953'den beri haftalık yayınlanan televizyon dergisi "TV Guide"ın;
Hayal Adası (Fantasy Island) dizisini kapağına misafir ettiği sayılar...

6l_BR5um.jpg
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,206
3,846
Osmaniye
Uzun zaman etkisinde kaldığım bir diziydi. Özellikle de bir bölümünü hala hatırlarım.
Hafızam beni yanıltmıyorsa bölümün konusu şöyleydi: Bir kadın Fransız İhtilalinin hemen öncesine gidiyor ve Marie Antoinette oluyordu. Saraydaki bin türlü entrikaya şahit oluyordu. Sarayda başka bir kadın Marie Antoinette'i hiç sevmiyor ve gözden düşmesine çalışıyordu. Marie Antoinette'in kral olan kocası ile gizli aşk yaşıyor ve kraliçe olmak istiyordu. Bir gün sarayda bir kutlama yapılıyordu, açlık içerisinde olan halk sarayın duvarlarının arkasına toplanmış açız diye bağırıyorlardı, halkın seslerini duyan Marie Antoinette halka ekmek dağıtılmasını istiyordu. Marie Antoinette'i sevmeyen kadın ise duruma karışıyor sarayda hiç ekmek olmadığını söylüyordu, bunun üzerine Marie Antoinette'de "ekmek yoksa pasta yesinler" diyerek halka pasta dağıtılmasını istiyordu. Diğer kadın ise daha sonra bu sözü çarpıtarak Marie Antoinette'i karalamaya çalışıyordu. Bu olaylar esnasında Marie Antoinette'i seven bir de subay vardı, ona gizli bir aşk duyuyordu sanırım. Akabinde Fransız ihtilali patlak veriyor halk sarayı basıyor, Fransa kralı da diğer kadınla birlikte bir at arabasına binerek kaçmaya çalışıyordu ancak halk arabanın peşine düşerek bunları yakalıyor ve zindana atıyorlardı. Tam hatırlamamakla birlikte Marie Antoinette'yi de yakalıyorlar ve ona da zindana kralın yanına atıyorlardı. Bu esnada subay ve de Mr. Roark da devreye giriyor ve isyancıları Marie Antoinette'in diğer kadın olduğunu ikna ediyorlardı.(Sanırım diğer kadının üzerinde bir gerdanlık vardı ve bu nedenle onu kraliçe sanmışlardı). Sonuç olarak Marie Antoinette aslında öldürülmüyor diğer kadın giyotine gönderiliyordu.
Bu bölüm çok hoşuma gitmiş olmalı ki hala hatırlıyorum. Tabi ki dizinin konusunda yanıldığım hatırlamadığım yerler de olacaktır.
Bu arada bu bölümü araştırarak buldum.

6. Sezon 13. Bölüm.
 
Son düzenleme:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Değerli paylaşımınız için teşekkürler sevgili Melih..
Dizinin bazı bölümlerini İngilizce olarak youtube'dan izleyebilirsiniz.
Bilginize sunulur..
 

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,206
3,846
Osmaniye
Değerli paylaşımınız için teşekkürler sevgili Melih..
Dizinin bazı bölümlerini İngilizce olarak youtube'dan izleyebilirsiniz.
Bilginize sunulur..

Rica ederim ayrıca teşekkür ederim. Bu dizinin tam olmasa da bazı bölümleri Youtubede var (keşke alt yazı ile birisi atsa da bu şekil seyredebilsek) ben tüm bölümleri araştırıyorum. Keşke İngilizcem olsaydı alta yazı hazırlar sonra da youtubeye yüklerdim.
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Bahsettiğim bölümdeki Marie Antoinette olan ve Adele Anthony rolünü oynayan hatun. Adrienne Barbeau

adrienne%20barbeau%207.jpg
Günümüzdeki fotolarına göz attım da, 73 yaşında olmasına rağmen hala güzel bir hatun. Boşuna 80'lerde bir dönem seks sembolü olarak görülmemiş.. Bu arada John Carpenter ile 1979–1984 arası evliymiş..
Paylaşım için teşekkürler..
Bu arada umarım bahsettiğiniz üzere birileri bu diziyi de alt yazılı olarak istifademize sunar...
 

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,206
3,846
Osmaniye

Günümüzdeki fotolarına göz attım da, 73 yaşında olmasına rağmen hala güzel bir hatun. Boşuna 80'lerde bir dönem seks sembolü olarak görülmemiş.. Bu arada John Carpenter ile 1979–1984 arası evliymiş..
Paylaşım için teşekkürler..
Bu arada umarım bahsettiğiniz üzere birileri bu diziyi de alt yazılı olarak istifademize sunar...

Güzel her yaşta güzel oluyor :) Oyuncunun dizinin bu bölümünde oynamasını hayretle karşıladığımı belirtmek isterim. Demek ki o dönem gerçekten tutulan, rağbet gören birisiymiş diyorum. Bu arada bir John Carpenter efsanesi olan Newyorktan Kaçış filminde de oynadığını belirtmek isterim.
Altyazıya gelince...Böyle bir hayırseveri bende arıyorum :)
Sanırım bu gidişle bu yaşta İngilizce öğrenmeye başlayacağım...
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Güzel her yaşta güzel oluyor :) Oyuncunun dizinin bu bölümünde oynamasını hayretle karşıladığımı belirtmek isterim. Demek ki o dönem gerçekten tutulan, rağbet gören birisiymiş diyorum. Bu arada bir John Carpenter efsanesi olan Newyorktan Kaçış filminde de oynadığını belirtmek isterim.
Altyazıya gelince...Böyle bir hayırseveri bende arıyorum :)
Sanırım bu gidişle bu yaşta İngilizce öğrenmeye başlayacağım...
:) Valla "New York'tan Kaçıs" dendiğinde aklıma hemen "Yılan.. Öldüğünü sanıyordum" cümlesi geliyor.. :D Bu arada kendisi "Sis"te de oynamış, o filmi de yıllar önce izlemiştim.. İnsan bazen bu isimleri çıkaramıyor ama hep bir yerlerden ısırdığının farkında oluyor.. :)
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
4 Ekim 1982 tarihli Tele Magazin dergisi (Sayı 45);
dizinin sevimli cücesi Tatü (Tattoo)yü canlandıran
Fransız aktör Herve Villechaize'yi konuk etmiş.

tatu-TELE-MAGAZ-N-say-45-4-Ekim-1982.jpg
 
Son düzenleme:

bereket

Kıdemli Üye
30 Haz 2011
207
177
Eskide var ne varsa insanca...
Şimdilerde;
Her şey çabuk her şey kabaca.

Şimdilerde insanca serüvenlere bile
KAN bulaştırmaya çalışıyorlar nedense...
Süperman ile Batman'i bile düşman edip...

Hayatta gerçekten;
küsleri barıştırmak,
kötü davranışları iyiye yönlendirmek,
insanları kötü alışkanlıklardan korumak,
Yanlış anlaşılmaları önlemek,
Hataları düzeltmek,
Kinleri nefretleri bitirmek
Evlenmek isteyenlere destek olmak,
Boşanmalara adaletle ara buluculukla mani olmak,
borçlulara, dertlilere, hastalara, ihtiyaç sahiplerine vb.
hayırlı işlerle özel olarak gönülden ilgilenenler var mıdır?
İşte onlardır gerçek insanlar...
Ömürleri uzun olsun...
Teşekkür ederim.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Yayınlandığı 7 sene boyunca Amerikan Televizyonu'nun en sevilen dizileri arasında olan "Hayal Beldesi", 8. sezon başladıktan hemen sonra apar-topar yayından kaldırılmıştır. Hem de dizinin 13 yeni bölümü filme alındığı halde.. Bunun sebebi ise diziden milyonlarca dolar kazanan prodüktör Aaron Spelling'in Cüce Tatü rolünü oynayan Herve Villechaize'in bölüm başına talep ettiği 60 bin dolar gibi makul bir rakamı kabul etmemesinden başka bir şey değildir. Lakin Villechaize'in diziden uzaklaştırlması kendisine çok pahalıya mal olmuştur zira Tatü karakterinin yerine iki metrelik İngiliz aktör Christopher Hewett'ın getirilmesi,; yıllardan beri Hayal Beldesi'nde Cüce Tatü'yü görmeye alışık olan ABC Televizyonu izleyicilerini kızdırarak dizinin boykot edilmesine sebep olmuştur.

Kaynak: TV'de 7 Gün dergisi (14 Kasım 1983 Sayı 47)

Bu konuyla ilgili 14 Kasım 1983 (Sayı 47) tarihli TV'de 7 Gün dergisi ayrıntılı bir haber yayınlamış. Dergideki resim kalitesi çok düşük olduğundan, ben internetten bulduğum iki fotoğrafı konuya ekledim.

51032915437_459ad9c485_k_d.jpg


51032982932_31e3f524e5_c_d.jpg


51032824016_c7d1287fe1_c_d.jpg
 
Son düzenleme:
Üst