Çernobil reaktör kazası (26 Nisan 1986)

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Ba_l_ks_z-1.png


Çernobil reaktör kazası, 20. yüzyılın en büyük nükleer kazasıydı. Ukrayna'nın Kiev iline bağlı Çernobil kentindeki Nükleer Güç Reaktörünün 4. ünitesinde; 26 Nisan 1986 günü erken saatlerde meydana gelen nükleer kaza sonrasında, atmosfere büyük miktarda fisyon ürünleri salındığı, 30 Nisan 1986 günü tüm dünya tarafından öğrenilmişti.

Radyasyonun ne olduğunu daha evvel; TRT'de oynayan "San Francisco Sokakları" adlı dizinin bir bölümünde öğrendiğimden çocuk aklımla durumun vahametini az çok tahmin edebiliyordum. Zira dizinin o bölümünde; bir uranyum madenini soymaya kalkan teröristlerin hepsi bu maddeyle direk temas ettiklerinden zamanla radyasyondan ölmüşlerdi. Ama tabi ki Çernobil reaktör kazasının, sandığımdan çok daha fazla vahim sonuçlar içerdiğini de zamanla öğrenmiştim. O zaman uzmanlar, 2. dünya savaşında Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan bombaların etkisinden katlarca daha fazla olduğunu ve bu etkinin 2016 yılına kadar süreceğini söylemişlerdi...
 
Son düzenleme:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
l_LWv6_FX.jpg


Çernobil reaktör kazası

Çernobil reaktör kazası, 20. yüzyılın ilk büyük nükleer kazasıdır. Ukrayna'nın Kiev iline bağlı Çernobil kentindeki Nükleer Güç Reaktörünün 4. ünitesinde 26 Nisan 1986 günü erken saatlerde meydana gelen nükleer kaza sonrasında atmosfere büyük miktarda fisyon ürünleri salındığı 30 Nisan 1986 günü tüm dünya tarafından öğrenildi.

Kazanın sebebi

Çernobil 4. reaktörün felaketten sonraki durumu1972'de Ukrayna'daki (O dönem SSCB'nin bir parçasıydı) Kiev'in 140 km kuzeyinde kurulan Çernobil Nükleer Santralı'nda ortaya çıkan kazaya, her biri 1.000 Megawatt (MW) gücünde dört reaktördeki tasarım hataları ile reaktörlerden birinde deney yapmak için güvenlik sisteminin devre dışı bırakılması sonucu oluşan bazı hatalar dizisi sonucunda meydana geldi.

Deneyin yapılacağı 25 Nisan 1986'da önce reaktörün gücü yarıya düşürüldü, ardından da acil soğutma sistemi ile deney sırasında reaktörün kapanmasını önlemek için tehlike anında çalışmaya başlayan güvenlik sistemi devre dışı bırakıldı. 26 Nisan günü saat 01:00'i biraz geçe teknisyenler deneyin son hazırlıklarını tamamlamak üzere ek su pompalarını çalıştırdılar. Bunun sonucunda gücünün yüzde 7'siyle çalışmakta olan reaktörde buhar basıncı düştü ve buhar ayırma tamburlarındaki su düzeyi güvenlik sınırının altına indi. Normal olarak bu durumda reaktörün güvenlik sistemine ulaşması gereken sinyaller de teknisyenler tarafından engellendi. Su düzeyini yükseltmek için buhar sistemine daha fazla su aktarıldı ve saat 01:23'de deneyin fiilen başlatılması için koşulların oluştuğuna karar verildi.

Deneyin amacı, reaktörün çalışması ansızın durdurulduğunda, buhar tribünlerinin daha ne kadar süre çalışmayı sürdüreceklerini ve böylece ne kadar süre acil güvenlik sistemine güç sağlayabileceklerini öğrenmekti. Geri kalan öteki acil güvenlik sinyali bağlantılarını da kestikten sonra türbinlere giden buhar akışı durduruldu. Bunun sonucunda dolaşım pompaları ve reaktörün soğutma sistemi yavaşladı. Yakıt kanallarında ani bir ısı yükselmesi görüldü ve yapım özellikleri nedeniyle reaktör tümüyle denetimden çıkmış oldu. Tehlikeyi fark eden teknisyenler reaktörün durdurulmasını sağlamak amacıyla bütün denetim çubuklarını derhal sisteme sokmaya karar verdiler. Ama aşırı derecede ısınmış bulunan reaktörlerde saat 01:24'te yani deneye başlanmasından bir dakika sonra iki patlama oldu. Bu patlamanın ayrıntıları tam olarak bilinememekle birlikte, denetim dışı bir çekirdek tepkimesinin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.Üç saniye içinde reaktörün gücü %7'den %50'ye fırladı. Yakıt parçacıklarının soğutma suyuyla karşılaşması, suyun bir anda buhara dönüşmesine yol açtı. Oluşan aşırı buhar basıncı reaktörün ve santral binasının tepesini uçurdu. Reaktördeki zirkonyum ve grafitin yüksek sıcaklıktaki buharla karşılaşması sonucu oluşan hidrojen yanarak bütün santralı ateşler içinde bıraktı.

Kazanın etkileri

Nükleer kalıntıların ürettiği radyoaktif bulut patlamadan sonra tüm Avrupa üzerine yayılmış ve Çernobil'den yaklaşık 1100 km uzaklıktaki İsveç Formsmark Nükleer Reaktöründe çalışan 27 kişinin elbiselerinde radyoaktif parçacıklara rastlanmış ve yapılan araştırmada İsveç'teki reaktörün değil Çernobil'den gelen parçacıklar olduğu tespit edilmiştir.

Aynı şekilde İngiltere'nin Galler bölgesinde kazadan iki hafta sonra saptanan yüksek radyoaktif nedeniyle yeşil alanlara koyun ve sığırların girişi engellenmiştir.

Araştırmalarda ilk yıl doz açısından en fazla Avrupa ülkesi Bulgaristan olarak belirlenmiştir. Sıralama açısından ise şemada yer alan ülkeler doz sırasına göre şu şekilde sıralanmıştır:

Kaynak: Wikipedia
 
Son düzenleme:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
ÇERNOBİL REAKTÖR FELAKETİ,
2065 YILINA KADAR KANSER SIKLIĞINI NE KADAR ARTTIRACAK?

Çernobil etkilerinin aslında halen devam ettiğini, yani tamamlanmış bir süreç olmadığını belirtiyor. Çünkü radyoaktif atıkların bazıları toprakta ne yazık ki, 300 yıla kadar varlığını devam ettiriyor.

Geçtiğimiz günlerde katıldığım bir toplantıda Amerikalı bilim adamı Dr. Robert Peter Gale'in sunumu, Çernobil Nükleer kazasının 1986-2065 yılları arasında kanser sıklığını ne kadar arttıracağını konu alıyordu ve bilimsel yöntemler kullanılarak ileriye dönük bir olasılık çalışmasının sonuçlarını içeriyordu.

Gale'in sözünü edeceğim saptamaları ne yazık ki, bizim ülkemizi kapsamıyor. Çünkü Dr Gale, çalışmasını Türkiye dışındaki tüm Avrupa ülkeleri ve Kıbrıs Rum kesiminde yapmış, ancak kanımca bizim için de oldukça yol gösterici veriler içeriyor. Gale konuşmasının başında, Çernobil etkilerinin aslında halen devam ettiğini, yani tamamlanmış bir süreç olmadığını belirtiyor. Çünkü radyoaktif atıkların bazıları toprakta ne yazık ki, 300 yıla kadar varlığını devam ettiriyor. Yani insanlar aslında halen Çernobil'de yaşanan faciadan etkilenmeye bir biçimde devam ediyor.

Dr Gale, toplam olarak 150.000m2'lik bir alanın kazadan etkilendiğini belirtiyor. Kaza sırasında orada çalışanlar, kaza sonrası onlara yardım edenler, acil ekipleri, çevrenin temizlenmesi işinde çalışanlar en riskli grubu oluşturuyor ve sayıları 916.000'e ulaşıyor. Bir de bulaşın asıl etkilediği topraklarda yaşayanlar var ve bunların sayısı 5 milyon kişi. Gale'in çalışmasına dâhil ettiği Avrupa kara parçasında ise facianın etkilerinin ulaştığı insan sayısı 570 milyon kişiyi buluyor.

Dr Robert Peter Gale, aslında Çernobil'e bağlı kanser sıklığındaki artışın belirlenmesinin, sağlıklı istatistik bilgileri olan toplumlar için bile güç olduğunu söylüyor. Çünkü önümüzdeki yıllarda Çernobil dışı nedenlere bağlı kanser sıklığındaki artış hızı tam olarak öngörülemiyor. Dolayısıyla saptanacak artışın ne kadarının Çernobil'e bağlı olduğunu da söylemek zorlaşıyor. Buna ek olarak nüfus hareketlerinin ve demografik verilerin değişkenliği işi daha da zorlaştırıyor. Tüm bu zorluklara karşılık Dr Gale ve ekibi yine de bilimsel epidemiyolojik yöntemleri kullanarak bir kestirimde bulunabiliyor.

Onlara göre 1986-2065 yılları arasında Çernobil'e bağlı kanser hastası sayısı kabaca 20.000-40.000 kişi olacak. Gale, aynı süre içinde kömür ve petrole bağlı atıklar nedeniyle yaklaşık 2.000.000 kişinin, bunun neden olduğu küresel ısınma nedeniyle 16.000 kişinin, petrolün neden olacağı savaşlarda ise en az 80.000 kişinin yaşamını yitireceğini öngörüyor. Yani petrol ve kömüre bağlı enerji üretimi daha büyük bir risk olarak görünüyor. Ona göre 3. veya 4. sınıf gelişmiş nükleer terminaller aslında sanıldığının aksine insan sağlığı için daha güvenli gibi duruyor.

Dr Gale, sunumunda Çernobil'e bağlı kanserlerin yarıdan biraz fazlasını karaciğer, akciğer, meme, prostat gibi katı (solid) organ kanserlerinin oluşturacağını vurguluyor. Bunun yanında tiroid bezi kanserlerinin ve kan kanseri (lösemi) nin de artacağına vurgu yapıyor. Dr Robert Gale'in hesabına göre sözü edilen 80 yıl içinde 10.000-51.000 solid tümör, 700-7700 arasında lösemi ve 3.400 -72.000 arasında ise tiroid kanseri görülmesi bekleniyor. Tahmini değerler arasındaki büyük farklılıklar, Çernobil dışı nedenlere bağlı kanser sıklık artışının kestirilemez olmasından kaynaklanıyor. Çernobil'e bağlı bu olası kanser sayılarına karşılık, önümüzdeki 80 yılda tüm dünyadaki kanserli hasta sayısının 200.000.000 kişi olacağı tahmin ediliyor.

Bir diğer önemli nokta da kaza sonrası maruz kalınan radyasyon oranı gibi gözüküyor. Dr Gale, kazadan doğrudan etkilenen grupların 100 mSv, kazaya yakın bölgede yaşayanların 5-25 mSv, Avrupalıların ise 2-5 mSv dozunda Çernobil'e bağlı olarak radyasyona maruz kaldığını bildiriyor. Buna karşılık ABD'nin New York şehrinde yaşayan biri doğal yollardan ortalama 2,4 mSv, Denver'da yaşayan biri ise 12 mSv radyasyona maruz kalıyor. Bir bilgisayarlı tomografi çekiminde maruz kalınan radyasyonun ise 10 mSv olduğu biliniyor. Aslında bu rakamlara bakıldığında Çernobil'den doğrudan etkilenenleri bir yana bırakırsak, olayın gereğinden fazla abartıldığı sonucu bile çıkabiliyor.

Dr. Mustafa Çetiner

Kaynak: Cumhuriyet gazetesi / Bilim Teknik
 
Son düzenleme:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Çernobil faciasında yetkililerin komiklikleri karikatürlere konu olmuştu.

g_De_Owhv.jpg


Eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral bütün dünya radyasyona karşı önlem alırken halkı sükunete çağırmış, radyasyondan halka zarar gelmeyeceğini halka kanıtlamak için televizyonlarda ve basının önünde sık sık çay içmiş, "Türklere radyasyon dokunmaz" demişti. Çevre Bakanı Doğan Akyürek de, bir zarar olmadığını göstermek için yüzüne sürmüştü.

ALINTIDIR..
 
Son düzenleme:

panterus

Yeni Üye
2 Kas 2009
73
46
Çernobil faciasında yetkililerin komiklikleri karikatürlere konu olmuştu.

g_De_Owhv.jpg


Eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral bütün dünya radyasyona karşı önlem alırken halkı sükunete çağırmış, radyasyondan halka zarar gelmeyeceğini halka kanıtlamak için televizyonlarda ve basının önünde sık sık çay içmiş, "Türklere radyasyon dokunmaz" demişti. Çevre Bakanı Doğan Akyürek de, bir zarar olmadığını göstermek için yüzüne sürmüştü.

ALINTIDIR..

Şaka gibi ya!. Acaba diyorum bu böyle saçma sapan demeçlerinden sonra bu insan (demeye dilim varmıyor bile) müsveddelerine hesap soran çıkmadı mı?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Şaka gibi ya!. Acaba diyorum bu böyle saçma sapan demeçlerinden sonra bu insan (demeye dilim varmıyor bile) müsveddelerine hesap soran çıkmadı mı?

Benim bildiğim kadarıyla devlet içinde kimse çıkmadı..

Oysa ki; Çernobil'deki patlamanın, İkinci dünya savaşı sırasında Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine attığı atom bombaların 200 katı büyüklüğünde bir etki yarattığı düşünüldüğünde, insanın dehşete kapılmaması mümkün değil. Bunun yanında Karadeniz bölgesinde radyasyonun havaya, suya ve toprağa bulaştığı, buradan da hayvanlara ve insanlara geçtiği bilimsel olarak netlik kazanmıştır. Bu döngü neticesinde de kanser vakalarında anormal bir hızla artış meydana gelmiştir.

Başbakan adına Müsteşar Hasan Celal Güzel imzalı acil bir mektupla Çernobil faciasıyla ilgili yazı ve araştırma yasaklanmış, sadece dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanına konuşma yetkisi verilmiştir. O da ekran karşısında çay içerek "Dinine imanına inanan radyasyon var diyemez. Biraz radyasyon iyidir. Biraz radyasyonlu çay daha güzel oluyor. şeklinde, tarihe geçen bu korkunç sözleri sarf etmiştir.

Elbette ki bu talihsiz açıklamayı Karadenizliler unutmamıştır ve de unutmayacaklardır. Çünkü bu elim olaydan etkilenen ve hala büyük travma yaşayan bu bölgenin insanlarıdır. Ve bir takım sivil toplum örgütleri; Çernobil'in etkilerini silmek ve de halkı yanlış bilinçlendirenlere karşı haklarını savunmak için mücadele etmektedirler. Fakat ne yazık ki, hala bu şahıslar yargı önüne getirilememiştir..
 
Son düzenleme:

panterus

Yeni Üye
2 Kas 2009
73
46
Vallahi bu yazdıklarınızı okuduktan sonra, Hasan Celal (Çirkin) gibi kişilerin Milletimiz arasında pişkin, pişkin nasıl dolaşabildiklerini anlayabilmiş değilim. Ağzımdaki küfürleri yutkunmak için de bayağı bir zorlandım. Burasi küfürlere müsait olmadığı için onlara ancak "Şer..sizler" sıfatını yakıştırabildim. :(:(:(
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Dedecan 61

Süper Üye
25 Şub 2019
1,781
4,506
26 Nisan'a da az kaldı bu arada dostlar.. Bu "Radyasyonlu Çay" esprisi ve tehlikesi hâla dillerdedir.. Maalesef... :)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

14lübaba

Onursal Üye
14 Mar 2011
673
2,035
Ankara
Çernobil faciasını çok iyi hatırlıyorum. Epey bir süre etkisinde kalmıştım.
Çocuklarım o dönemde doğmuştu, acaba başlarına bir şey gelirmi acaba
diye endişelenmiştik.
Ellerine sağlık üstat.
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,039
75,336
hiçbiryerde :)
Çernobil faciasını ben de çok iyi hatırlıyorum.
Radyasyonu biliyorduk, kanseri biliyorduk,
politikacıların ne kadar yalancı olabileceklerini
de çok iyi öğrenmiştik genç yaşlarımızda maalesef.
Ayrıca bu olayın Türkiye'yi ne kadar etkileyeceğini
düşünüyorduk o yılların gençleri ve de ülkenin
geleceğinin mirasçıları olarak. Bize ne kadar değer
verildiğini ise biliyorsunuz, göstermişti o yıllarda
çok değerli "bakanlar"ımız ...

Yadigar Ejder'in anıldığı az önceki yeşilçamın
emektarlarının geçtiği konuda düşündüklerimi
buraya da aktarmak istedim:

Hayat çok ilginç, iki ay sonra Çernobil'e
bir ziyaret planımız var, halbuki 30 yıl önce, o
meşum olay olduğunda, hayal bile edemezdim
bunu; tıpkı Mister No, Revolution serisinin son
sayısında bahsedildiği gibi: Bazen "tarih"
(gerçek) ile "ütopya" (hayal) arasındaki
çizginin aslında ne kadar ince olduğunu
yaşayarak öğreniyoruz... Çernobil'de "scanfan"
üstadın bahsettiği yerlere giriş ücretli şu anda.
Turistik veya müze ziyareti gibi :) ... Yok, bir
şey diyemiyorum şu an, gidip görünce düşüncelerimi
paylaşabilirim bu konuda. Ama milyonlarca insanı
etkilemiş bir olayın daha çok konuşulması gerekir
bence. Son olarak çok etkileyici, önemli bir kitap var
okuyacağım bu konu ile ilgili, onu önerebilirim dostlara:

0001699484001-1.jpg
 

abolardis

Onursal Üye
12 Şub 2011
6,630
24,325
Sevgili Yeryüzü üstadımıza iyi seyahatler dilerim.
Çernobil bir büyük facia.
Onyıllarca çay içmedim bu nedenle.
Yıkım,sızıntı,radyasyon serpintisi insanlık dramı.
Vahim bir tablo...
Dün gibi aklımda...
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,231

Nükleer reaktör kazalarıyla ilgili olarak aklımıza ilk kuşku tohumları eken film 1979 tarihli "The China Syndrome" olmuştu (bizde "Dünyanın Kaderi" adıyla gösterildi) ve seyrettiğimizde sırtımız ürpermişti, zira "görünmeyen kötü bir güç" vardı ortada, ne kokusu var ne kiri ne dumanı, ama yavaş yavaş öldüren bir güç (Stephen King romanları/filmleri gibi!). Jane Fonda, Jack Lemmon, Michael Douglas filan oynuyordu. ABD'deki bir nükleer kazanın örtbas edilmeye çalışıldığını sezen gazeteciler olayın üzerine gidiyorlardı (yetkililer de onların üzerine gidiyordu tabii!) Filmin orijinal adı "Çin Sendromu"ndan kasıt, santralin kazayla eriyen merkezinin durdurulamayan reaksiyonla yer kabuğunu delip ta dünyanın öteki ucundan, yani Çin'den yüzeye çıkacağı teorisidir. Bir tesadüf, film gösterime girdikten günler sonra ABD'de ünlü "Üç Mil Adası" nükleer kazası meydana geldi.

51-R9-Kfj-M6-EL.jpg

 

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,206
3,846
Osmaniye
Çernobil'i unutmak mümkün mü?

Nükleer kazadan sonra oluşan radyasyon bulutların Türkiyeye geldiği haberlerini....

Bulutların asit yağmuruna neden olacağını.....

Benim her yağmurda acaba asit mi yağıyor diye huylandığımı....:Ğ

Karadeniz kıyılarının etkilendiğini, bundan çay bahçelerinin de nasibini aldığını....

Radyasyonlu çayı....

Tv'de radyasyonlu çayı içen yetkiliyi....

Unutmak mümkün mü?



gunaydin-cernobil-din.jpg



 
Üst