Jethro Tull - Crest Of A Knave (1987)

Lami Tiryaki

Onursal Üye
21 Nis 2009
513
3,729
FLLNExc.jpg

Nihayet buldum. Her plakçı gezintimde sorup bulamadığım plaktı bu. Jethro Tull'ın benim kuşağımın gözünde efsane albümü 1987 tarihli Crest Of A Knave. CD'si kaseti filan çok bulunur da plağını bulmak kolay değil ya da bana denk gelmedi. Geçen gün Kadıköy Atlantis Müzik mağazasında görür görmez almışım. İçinde neler mi var? E Budapest var. Ian Anderson'un konser organizasyonunda kafasında kurduğu hayali(? acaba) Macar kızına olan aşkını anlattığı muhteşem ötesi eseri var. Şarkının sonlarına doğru Ric Sanders'ın kemanıyla flüte bir eşlik edişi var, ki dinlemek lazım! Yetmez mi. E Steel Monkey var, Mountain Men var. Var oğlu var.

90'larda Jethro Tull İstanbul'a konsere gelmişti. TRT-3'de Ian Anderson röportaja çıktı. Spiker ona en sevdiği eserini sordu. "Benim en kıymetli evladım Buapest'tir. Benim için hep onu çalın" diye cevap verdi, hiç unutmam. Adeta konuşturduğu flütünü sahnede dinlemek hiç nasip olmadı. Ama Crest Of A Knave'in plağını rafıma kasetinin yanına koydum. Bu da yeter artık. Şimdi sıra Rock Island'da. O da nedense hiç denk gelmiyor bana.



Albüm 10 küsur dakikalık Ian Anderson bestesi Budapest ile efsane oldu.

"Budapest"

I think she was a middle-distance runner...
(the translation wasn't clear).
Could be a budding stately hero.
International competition in a year.
She was a good enough reason for a party...
(well, you couldn't keep up on a hard track mile)
while she ran a perfect circle.
And she wore a perfect smile
in Budapest... hot night in Budapest.

We had to cozzy up in the old gymnasium...
dusting off the mandolins and checking on the gear.
She was helping out at the back-stage...
stopping hearts and chilling beer.
Yes, and her legs went on for ever.
Like staring up at infinity
through a wisp of cotton panty
along a skin of satin sea.
Hot night in Budapest.

You could cut the heat, peel it back with the wrong side of a knife.
Feel it blowing from the sidefills. Feel like you were playing for your life
(if not the money).
Hot night in Budapest.

She bent down to fill the ice box
and stuffed some more warm white wine in
like some weird unearthly vision
wearing only T-shirt, pants and skin.
You know, it rippled, just a hint of muscle.
But the boys and me were heading west
so we left her to the late crew
and a hot night in Budapest.
It was a hot night in Budapest.

She didn't speak much English language...
(she didn't speak much anyway).
She wouldn't make love, but she could make good sandwich
and she poured sweet wine before we played.

Hey, Budapest, cha, cha, cha. Let's watch her now.

I thought I saw her at the late night restaurant.
She would have sent blue shivers down the wall.
But she didn't grace our table.
In fact, she wasn't there at all.
Yes, and her legs went on forever.
Like staring up at infinity.
Her heart was spinning to the west-lands
and she didn't care to be
that night in Budapest.
Hot night in Budapest.

Selamlar
Lami Tiryaki
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,321
Günümüzde dijital plâklar daha çok kullanıldığı için artık analog LP vinil plâklar pek basılmıyorlar (çok az çıkıyormuş diye duymuştum). Eskiden basılmış olanlardan da temiz olanları bulmak oldukça güç. Zaten birkaç kez dinlenmiş olsa bile hemen çıtırtılar başlıyordu (özellikle yerli baskılarda). Ben de bir zamanlar LP tutkunuydum, Dual pikaplar, kartuşlar, iğneler) falan. Ancak çok zevkli olmasına karşın eziyetli ve masraflı bir uğraş haline geldi ve bıraktım uzun zaman önce. Bu plâklara bir bebek gibi bakmak gerekiyor, pikaplar ise her bir parçasıyla ayrı bir uğraş konusu neredeyse (ve masraf kapısı). Sayın "Lami Tiryaki", Sizin gibi halâ bu zevkli uğraşı sürdüren birine ÇD'nda rastlamak beni memnun etti, eski günlere şöyle bir gidip geldim. Bir de "Clint Eastwood"un şimdi adını hatırlayamadığım bir filmi gözümün önüne geldi. O filmde Clint Eastwood artık baskısı bulunmayan LP'leri topluyor (tıpkı sizin yaptığınız gibi) ve onlara yeri geldiğinde temizlik derecesine göre yüzlerce dolar para veriyordu. Unutamadığım bir sahne: bir plağı bir bebeği okşar gibi okşuyordu. Hattâ galiba LP'lerin verdiği kaliteli sesi (dynamic range?) CD kayıtlarından almanın asla mümkün olamayacağını söylüyordu.
 
Son düzenleme:

denizkara

Yeni Üye
28 Mar 2010
39
43
denizci
Üstadım, damardan girdin. :Z

Ian Anderson, en fazla dinlediğimizdi bir zamanlar. :D

Jethro Tull diyemiyorum; çünkü Anderson çok sık grup elemanlarını değiştirirdi. :(

Locomotive Breath bir numaramdı, fren kolu olmayan lokomotif, tıpkı Çizgi Diyarı, durmak yok!.. ;) ;) ;)
www.youtube.com/watch?v=i19d1QnstsA
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,321
Günümüzde dijital plâklar daha çok kullanıldığı için artık analog LP vinil plâklar pek basılmıyorlar (çok az çıkıyormuş diye duymuştum). Eskiden basılmış..... Sayın "Lami Tiryaki", Sizin gibi halâ bu zevkli uğraşı sürdüren birine ÇD'nda rastlamak beni memnun etti, eski günlere.........
Sitenin çökmesi nedeniyle tekrar yazıldı. Benim yukarıdaki mesajıma sayın "Lami Tiryaki" vinil plâklarla ilgili güzel bir cevap yazmıştı. Ben de onu destekleyen aşağıdaki bilgilendirici yazıyı kaleme almıştım. İkisi birden kaybolmuş. "Lami Tiryaki"nin yazısını kurtaramam, ama hiç olmazsa benim yazıyı tekrar yüklüyorum.

Vinil plâkların (LP) ses kalitesi neden dijital kayıtlardan (CD-DVD) daha iyidir?, Vinil plâklarda kayıt analogdur ve aşağıdaki grafikteki düzgün dalgalı sinyalde (siyah) görüldüğü gibi ses dalgasının bütünü kaydedilmiştir. Oysa CD ve DVD'lerdeki kayıtlar gerçek ses sinyalleri olmayıp, deyim yerindeyse analog sinyalin 'belli aralıklar'la çekilmiş anlık fotoğraflarının bir araya getirilmesinden oluşmuş taklitleridir, grafikte basamaklı (tırtıklı) eğrilerle gösterilmişlerdir. Bu 'belli aralıklar' CD için saniyede 44,100 kez gerçekleşir, yani o analog bölümün bir saniyelik bölümünün 44,100 kez fotografı çekilmiştir, yani örnekleme değeri (sampling rate) 44.1 kHz'dir. Yüksek bir sıklık gibi gözükse de grafikte görüleceği gibi analog sinyali bire bir taklid edemez, yani örnekleme hassasiyeti (sampling accuracy) çok da yüksek değildir. Bu hassasiyet CD
için 16-bit'tir, yani bu 65,536 olası ses örneğine denk gelir. Kısaca dijital kayıt ses dalgasının tamamını değil, bir dizi adımda onun bir taklidini, benzerini yaratmaktadır. Bu nedenle davul ve trompet gibi çok hızlı geçişlerin olduğu kayıtlarda seslerin bozunuma uğramaları (distortion) olasılığı fazladır. Bir de bu dijital sinyaller, CD çalıcılarının içinde yerleşik "dijital/analog" çeviricilerden (DAC) geçerek analog formata dönüştürülürler ve amplifikatörde güçlendirilerek hoparlörlere verilirler. Bu işlem sırasında da cihazın kalitesiyle orantılı olarak seste bir kısım kalite kaybı daha yaşanabilir.

vinilvsdijitalgrafik.jpg


Peki CD'lerin ses kalitesi vinil plâklarınkine yaklaşamıyorsa, örnekleme sıklığını arttırarak dijital ses kalitesini arttırmak mümkün olabilir mi?. Örnekleme hızı arttırılırırsa, yani orijinal sesin daha sık aralıklarla 'fotoğrafları çekilire', yani CD'ler yerine ses DVD'leri kullanılırsa, bunları kaliteli cihazlarda dinlemek şartıyla, vinil plâklardaki analog sese yakın (ama asla bire bir değil) dijital sesler elde etmek mümkün gözüküyor. Ses DVD'lerinde (DVD Audio) saniyede 192,000 örnekleme (192 KHz) yapılabiliyor. (Grafikte basamakların daha sık olduğu görülüyor) yani örnekleme hassasiyeti de 16-bit'ten 24-bit'e çıkmıştır. Bu da
16,777,216 olası ses örneğine denk gelir. Kaliteli ses dinlemek için Audio DVD'yi doğal olarak 192kHz/24-bit DAC'a sahip bir cihazla dinlemek gerekir, evlerdeki normal DVD playerların içinde genelde 96kHz/24-bit DAC olduğunu unutmamak gerekir, yani yeni bir masraf kapısı daha! Örnekleme hızının artmasını, görüntüdeki piksel sayısına da benzetebiliriz, ne kadar çok piksel, o kadar net görüntü.

Vinil plakta ise, tıpkı aynadaki bir görüntü gibi, orijinal sesin birebir kopyası kaydedilmiştir. Yani hiçbir ses bilgisi kayba uğramamıştır. Üretilen ses zaten analog olduğu için bir "dijital/analog" çeviriciye (DAC) gereksinim olmadan (yani ikincil bir kalite kaybına uğramadan) doğrudan amplifikatöre gönderilir ve güçlenmiş olarak hoparlörlere gelir.

O halde günümüzde neden Vinil LP'ler artık pek kullanımda değiller? Öncelikle vinil plâklar ilk çalınışlarından itibaren kalite kaybetmeye başlarlar ve bu durum yapıldığı malzemenin kalitesine bağlı olarak kısa zamanda daha da vahimleşebilir. Hışırtılar, çıtırtılar, dip gürültüsü bazen tahammül sınırlarını zorlayabilir. Kanal atlamalar, aynı kanalın sürekli tekrarlanması (takılmalar) ortaya çıkabilir. Yeni bile olsalar en küçük bir toz zerreciği gürültü halinde duyulur. Plakların tozdan uzak çok iyi muhafaza edilmeleri gerekir. Pikapların (turntable) çok hassas ve kaliteli olmaları gerekir. Devir ayarı bozuksa, ya da pikabın bunu telafi edecek düzeneği yoksa soprano bir sesi alto niyetine dinlersiniz. Pikabın ses kolunda kaliteli denge ayarı yoksa plâklar çabuk aşınır ya da tek kanala sürekli yük biner ve stereo kanallardan teki bozulur, diğeri nispeten salim kalır. Kaliteli iğne ve kartuşlar pahalıdır, zamanla yenilenmeleri gerekir. Ayrıca LP'ler çok yer kaplarlar ve ağırlık yaparlar, parçalar arası geçişler eziyetlidir, plâk değiştirmek zaman alıcıdır, kayıt, çoğaltma vb daima yorucu olur. Parçaların indekslenmesi, istenilen düzende sıralanması, binlerce parça arasından istenilenin hemen bulunup dinlenmesi zordur. Bir de çok ucuz değillerdir. Bir arkadaşınıza ödünç vermeye kıyamazsınız. Bütün bunlarla uğraşmak çok meraklı ve parası bol birisi için tam bir zevk haline de gelebilir.

Oysa dijital sesler çok daha uzun ömürlüdür. Gerçi sanılanın aksine CD'ler de zamanla bozunuma uğrayabilirler (disc rot, disk çürümesi), ancak müzik parçaları Hard Disk'lerde de saklanabilir ve yedeği alındığı sürece hiçbir zaman yok olmazlar. Kaydedildiği şekliyle sonsuz defalar dinlenebilirler. Devir düşmesi vb gibi sorunlar gözükmez. Müzik dosyaları kolayca çoğaltılıp paylaşılabilir. Üzerinde sayısız değişiklik yapılabilir. Minicik cihazlarla ev dışında da rahatça dinlenebilir vs. Ev kullanımı için üretilmiş dijital playerlar ucuzdur, değişebilen parçaları yoktur, masraf çıkarmazlar. Son yıllarda çok kaliteli dijital cihazların ortaya çıkmış olması, vinil plakların dezavantajlarıyla bir arada değerlendirildiğinde, çoklarının tercihlerini neden dijitalden yana koymakta olduklarını açıklayabilir.
 
Son düzenleme:

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,321

Vinil plâk ve pikap nasıl yapılır.
Youtube'dan iki video anlatımı

Vinil plâkların yapım aşamaları. "Nasıl Yapılır" (How It's Made) adlı program serisinden.


Kaliteli bir pikabın (turntable) yapım aşamaları. "Nasıl Yapılır" (How It's Made) adlı program serisinden.

 

Lami Tiryaki

Onursal Üye
21 Nis 2009
513
3,729
Sitenin çökmesi nedeniyle tekrar yazıldı. Benim yukarıdaki mesajıma sayın "Lami Tiryaki" vinil plâklarla ilgili güzel bir cevap yazmıştı. Ben de onu destekleyen aşağıdaki bilgilendirici yazıyı kaleme almıştım. İkisi birden kaybolmuş. "Lami Tiryaki"nin yazısını kurtaramam, ama hiç olmazsa benim yazıyı tekrar yüklüyorum.

O halde günümüzde neden Vinil LP'ler artık pek kullanımda değiller? Öncelikle vinil plâklar ilk çalınışlarından itibaren kalite kaybetmeye başlarlar ve bu durum yapıldığı malzemenin kalitesine bağlı olarak kısa zamanda daha da vahimleşebilir. Hışırtılar, çıtırtılar, dip gürültüsü bazen tahammül sınırlarını zorlayabilir. Kanal atlamalar, aynı kanalın sürekli tekrarlanması (takılmalar) ortaya çıkabilir. Yeni bile olsalar en küçük bir toz zerreciği gürültü halinde duyulur. Plakların tozdan uzak çok iyi muhafaza edilmeleri gerekir. Pikapların (turntable) çok hassas ve kaliteli olmaları gerekir. Devir ayarı bozuksa, ya da pikabın bunu telafi edecek düzeneği yoksa soprano bir sesi alto niyetine dinlersiniz. Pikabın ses kolunda kaliteli denge ayarı yoksa plâklar çabuk aşınır ya da tek kanala sürekli yük biner ve stereo kanallardan teki bozulur, diğeri nispeten salim kalır. Kaliteli iğne ve kartuşlar pahalıdır, zamanla yenilenmeleri gerekir. Ayrıca LP'ler çok yer kaplarlar ve ağırlık yaparlar, parçalar arası geçişler eziyetlidir, plâk değiştirmek zaman alıcıdır, kayıt, çoğaltma vb daima yorucu olur. Parçaların indekslenmesi, istenilen düzende sıralanması, binlerce parça arasından istenilenin hemen bulunup dinlenmesi zordur. Bir de çok ucuz değillerdir. Bir arkadaşınıza ödünç vermeye kıyamazsınız. Bütün bunlarla uğraşmak çok meraklı ve parası bol birisi için tam bir zevk haline de gelebilir.

Oysa dijital sesler çok daha uzun ömürlüdür. Gerçi sanılanın aksine CD'ler de zamanla bozunuma uğrayabilirler (disc rot, disk çürümesi), ancak müzik parçaları Hard Disk'lerde de saklanabilir ve yedeği alındığı sürece hiçbir zaman yok olmazlar. Kaydedildiği şekliyle sonsuz defalar dinlenebilirler. Devir düşmesi vb gibi sorunlar gözükmez. Müzik dosyaları kolayca çoğaltılıp paylaşılabilir. Üzerinde sayısız değişiklik yapılabilir. Minicik cihazlarla ev dışında da rahatça dinlenebilir vs. Ev kullanımı için üretilmiş dijital playerlar ucuzdur, değişebilen parçaları yoktur, masraf çıkarmazlar. Son yıllarda çok kaliteli dijital cihazların ortaya çıkmış olması, vinil plakların dezavantajlarıyla bir arada değerlendirildiğinde, çoklarının tercihlerini neden dijitalden yana koymakta olduklarını açıklayabilir.


Scanfan dostum müthiş bir yazı olmuş eline sağlık. Hakikaten yazdığımız yazılara yazık olmuş, keşke kurtarabilseydik.

Plaktan analog müzik dinlemek çok zahmetli ama buna farklı bir gözle bakmak da mümkün. Dijitalin aksine bir parçayı analog dinlemek için kapakalarından çıkarıp, platoya takmak, iğneyi ayarlamak, eğer pikap otomatik değilse plağın bitişini takip edip durdurmak gerekir vs vs... Bütün bunlar sanki o parçayı daha bir değerli daha bir ulaşılmaz da yapıyor yahu. CD'den veya mp3'den kolaylıkla bulunan aynı parça istenilen zaman bulanabilen daha değersiz bir varlıkmış hissi verebiliyor insana.

Günümüzün modası tüketim, müzikte de adeta geçer akçe. Kolaylıkla bulunup kolaylıkla tatmin olunan dijital bir hayat var müzikte. E insan ilişkileri öyle olurda müzik olmaz mı? Gençlerin aşkları bazan 2-3 ay sürüyor. İki yılda 4-5 aşk yaşayan gençler var. 3-5 yılda ancak olgunlaşabilecek bir ilişkiyi 2-3 ayda olgunlaştırıp harcayıp bitirmek ne kadar da düşürüyor değerini. Dijital-analog müziği buna benzetiyorum ben.

Analog bir müzik eserine bakarken karşınızdaki güzelliğe bakıyorsunuz. Yemyeşil gözlerin büyüsüyle kendinizden geçiyorsunuz. Çok detay göremiyorsunuz belki ama hayal kuruyorsunuz, beyniniz de çalışıyor. Oysa dijital bir medyayı dinlemek çıplak bir kıza bakmak gibi. Bir anda her şeyini görüp daha gördüğün anda tatmin olup her şeyin bitmesi gibi. Hatta artık öyle tekno bir medya varki sanki karşıdaki kızın iç organlarını görür gibisiniz. Doğallığın yok olup iç organlarının iç dokularına kadar anında tüketebileceğiniz bir ortamla karşı karşıya gibisiniz. Neyse çok kaydı mesele... Analog güzeldir azizim. Fırsatın varsa dinleyip keyif almak lazım....

Selamlar
Lami Tiryaki
 
Üst