"Milliyet Çocuk" dergisi

"Milliyet Çocuk" dergisi

80s / Mecmualar, Gazeteler ve Diğer Yayınlar


Like Tree51Likes

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 06.Nisan.2010, 15:26   #1
Yönetici
 
Baltimora - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 16.Nisan.2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 9,299
•Rep Puanı : 244257
•Rep Seviyesi :
Baltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond repute
Standart "Milliyet Çocuk" dergisi


Kişisel gelişimimde ciddi etkisi olduğunu düşündüğüm; Tercüman Çocuk'la beraber en beğendiğim çocuk dergisiydi.. "Mırnav", "Uzay Çocukları", "Pembe Panter", "Red Kit", "Tarzan", "Cimcime", "Beşler çetesi" ve "Şimşek Santfor"u soluksuz okurdum. Özellikle dergi arasında ilave olarak verdiği "Dünya klasikleri" çizgi romanları enfesti. Her bir romanda değişik maceraların içinde bulurduk kendimizi. Çalınan taç, Seksen günde devrialem, Balonda beş hafta, Üç silahşörler, Oliver Twist, Tom Sawyer, Don Kişot, Robin Hood, Hazreti Süleyman'ın hazineleri, Dünyanın merkezine yolculuk, Denizaltında 20000 fersah, Define adası ve Jack ilk aklıma gelenlerdir.. Bunların yanı sıra tarih, bilim, sanat, spor ve magazinle ilgili bol resimli yazılar olurdu. Ülkü Tamer'in utopik/bilimkurgu nitelikli ''Tele Yunus" yazılarına bayılırdım. Ayrıca Orhan Boran'ın Yuki'si, Aziz Nesin'in hikayeleri, Müjdat Gezen ve Halit Kıvanç'ın da çeşitli yazıları dergiye ayrı bir renk katıyordu. Milliyet çocuğun aklımda kalan en büyük özelliklerinden biri de çok hoş bir kapak dizaynı ve baskı kalitesine sahip olmasıydı. Bizler çok şanslı çocuklardık zira artık ülkemizde bu tarz güzel dergiler çıkmıyor..
ayberk, ender71, sbahar ve 3 kişi bunu beğendi.
__________________
Yaşam geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır.


Konu Baltimora tarafından (09.Haziran.2017 Saat 10:18 ) değiştirilmiştir.
Baltimora isimli Üye şuanda  online konumundadır   Facebook'ta Paylaş                 Alıntı ile Cevapla
Alt 06.Nisan.2010, 15:27   #2
Yönetici
 
Baltimora - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 16.Nisan.2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 9,299
•Rep Puanı : 244257
•Rep Seviyesi :
Baltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond repute
Standart


BİZİM MİLLİYET ÇOCUKLARIMIZ VARDI. (ALINTIDIR..)

Bilmem ki kaçıncı ev taşınmamızdı.

Taşınmanın usanmışlığı ile gidilecek yeni kira evine mümkün olduğu kadar zamanı dolmuş eşyayı ve hırdavatı taşımama yönünde bir toparlanma gayretindeydik.

Fatih'te oturduğumuz kira evi müteahhite kat karşılığı verilmişti.

Oda sayısı bol, tavanları hayli yüksek, zemini ahşap dışı yarı kagir bir binaydı.

Şimdilerde yerinde zevksiz bir sakalet abidesi yükselen bu güzel evin bizim oturduğumuz katında cumbası bile vardı.

Mütevazi bir bahçesi, özenle bordürlenmiş çiçeklikleri ve her bir kat sakinine ait kömürlükleri ve rahmetli ev sahibimiz Murat amcanın vefatına yakın bir zamana kadar içinde tavuklarını beslediği bir kümesi bile vardı.

Evin kat karşılığı müteahhite verilmesiyle bize de kışkış denmesinden dolayı evi toparlıyorduk.

Odalardan bir tanesi eski eşyaların konduğu ardiye durumundaydı.

Benim de yıllarca model model uçaklar yaptığım, minik elektrik deneyleri ile Edisonculuk oynadığım bir gizli sığınağımdı:

Eski kitaplarımı ve yıllardır biriktirdiğim tüm Milliyet Çocuk dergilerimi burada muhafaza ederdim.

Sokağından bir kamyon geçse, kamyonun gürültüsünden daha fazlasını evin içinde hissederdik.

Sallanırdık...

Normal birşeydi...

Ev sallanırdı. Zira yarı kagir yarı ahşaptı.

O evin sallanması kadar doğal birşey olmadığından ufak tefek zelzelelerin çok ta umurumuzda olmadığını hatırlarım.

Evin ardiye olarak kullanılan o boş odasında yatılı okuldan arta kalan zamanlarda yaz aylarında bol miktarda kitap bitirdiğimi hatırlıyorum.

Ahşap zemine serili bir kilim üzerinde, şimdilerdeki gibi çok yakıcı gelmeyen yazların tam ortasında birkaç açık pencere ceryanında püfür püfür, taze meyve eşliğinde ne Aziz Nesin'ler ne Reşat Nuri'ler kalırdı okunmadık.

Ama tabi ki, çocukluk ve ilk gençlik dönemimizin ayrılmaz parçası ve haftadan haftaya utana sıkıla para isteme sebebimiz olan Milliyet Çocuk çok farklı bir yerdeydi.

Bilmem ki bu değersiz yazı parçasını okuyanlar içinde: "Ya hakikaten ne şanslıymışsınız. Keşke şimdilerde bizim de olsa diyebilecek birkaç genç çıkar mı?"

Ya da ne bileyim: "İhtiyar! Bilmem farkında mısın? Ne okumak istersem internetten zaten bulurum." mu derler bana?

Ben şimdi birazcık anlatayım da...

Gelin bakın bakalım...

Bizler mi erken geldik dünyaya yoksa şimdikiler mi geç kaldı bizim tattıklarımızı aramaya...

İlk Milliyet Çocuk dergisinin eve nasıl girdiğini çok hatırlamıyorum.

Ama daha sonradan tarihlere baktığımda 1977 yılından dahi dergilerim vardı.

Eh... Okumaya 7 yaşında başladıysak ve 1979'a denk geliyorsa demek ki bir şekilde birileri tarafından elimize oyuncak niyetine bunlardan birkaç tane tutuşturulmuş okul öncesinde...

Derginin müdavimi olmam ve iyice tadını almaya başlamam üçüncü sınıfta başlamıştı.

Neye mi benzerdi bu dergi?

Haftalıktı.

Dergi için babadan para istemesi kolaydı.

"Al benim aslan oğlum" der ve verirdi.

Kısıtlı harçlıkla evi döndürme sanatını gösteren annemden bu fuzuli masraf için para koparmak çok ama çok zordu. Üstelik kendisini bu konuda ezip babamdan aldığım harçlıkla dahi dergi almam başlı başına suçtu çoğu zaman. Neylesin? Zor zamanlardı. Bir çocuk dergisi kaç ekmek ediyordu?

Ama her hafta o dergiyi almak üzere bakkala ya da gazete büfesine elinde o dergiyi almaya yetecek kadar para ile gitmek mutluluktu.

Evet...

Mutluluktu...

Şimdilerde her istediği yapılıp da sevinci ancak birkaç saat süren veletlerin mutsuzluklarını görüp üzülüyorum.

Alt tarafı 50 sayfalık bir dergiyi satın alabilmek ve sayfalarının kokusunu duya duya okumak ne büyük bir mutluluktu.

Benim çocukluğumda 67 milyonluk dev bir ülke de değildik. Nereden bakarasan bir 15 milyon daha azdık.

Ve!

Benim çocukluğumda bu ülkede neredeyse 10'a yakın çocuk dergisi yayınlanırdı.

Benim favorim olan Milliyet Çocuk ile birlikte, Tercüman Çocuk da vardı. Nedense ben pek sevmezdim. Milliyet Çocuk'un içeriği daha zengin ve her nedense özgüveni sağlam, hür insanlar yetiştiren bir misyona sahip gibi gelirdi bana. Seksen sonrasında, seksenlere imza atanların tam istediği biçimde insanları yetiştirecek Türkiye Çocuk dergisi de eklendi çocuk dergileri kervanına.

Bankalar çocuklara "alın harcayın babanız nasıl olsa öder " diye kredi kartı dağıtmaz, sosyal sorumluluk gereği kendi çıkarttıkları dergilerden dağıtırlardı hem de bedavadan. Biz yetişemedik ama Yapı Kredi'nin Doğan kardeş'i, İş Bankası'nın "Kumbara" isimli dergileri vardı.

Yani...

Aman okusunlar diye çaba gösterilen bir kuşaktık iyi ya da kötü..

Tommiks ve Teksas'lar bize yasaktı.

Çaktırmadan bulduğumuz yerlerde onları da okurduk arada. Şimdikiler galiba onları da okumuyorlar.

“Hiç olmazsa bari Tommiks Teksas okusunlar." diye çocuklarını playstation karşısından kurtarmaya çalışan ana babaları görüyor üzülüyorum.

Dönelim Milliyet Çocuk'a...

Neler hatırlayacağım bakalım...

Zihnimin sisli bulvarları arasında kalan birkaç anıyı yakalamaya gayret ediyorum.

Ardiye olarak kullandığımız o boş oda...,

Neredeyse boyuma yakın dergi öbeği...

Yıllarca biriktirilmiş...

Gideceğimiz evde nereye koyulacak onca şey?

Gereksizleri almayacağız.

Eh artık çocukta değildik ki... Tam onaltım bitmişti...

Sokakta oynayan çocukları çağırdığımı hatırlıyorum.

Beşer onar dağıtmıştım hepsini... İçim kan ağlayarak...

Günün birinde halbuki bu ülkede, sadece çocuklar için değil , büyükler için dahi böylesine dolu bir içeriği üretecek babayiğitlerin olmayacağını bilseydim bu kadar kolay vazgeçebilir miydim o biriktirilmiş dergilerden?

İsimler hatırlıyorum...

Ülkü Tamer...

Şair Ülkü Tamer derginin yayıncı kurulundaydı.

Yalvaç Ural... Memlekette kendisini çocuk edebiyatına vakfetmiş bir abide...

Bu adamlar memleketin çocuklarına içeriği dolu bir dergi çıkartmak için uğraşırlardı bu ülkede...

Ülkü Tamer'i ya da Yalvaç Ural'ı bilen bir bol kot pantolonlu, rap müzik tutkunu, hamburger tüketicisi bir zibidi çıksın ben bu sitede bir daha ukalalık etmeyeceğim.

Mıstık, uzay çocuklarını çizerdi...

Hayal gücümüzde bir uzay gemisi ve tarihe yolculuk. Ne bir vurdu kırdı ne de fasaryadan efsane kahramanlar...

Bilgi... Eğlenirken dahi bilgi...

Sinan Gürdağcık, Mırnav ismindeki kedi karakterine can verirdi.. Eğlenirdik. Farkında olmadan da kedileri severdik belki de bu sayede.

Ne bileyim belki de kedileri çok matrak hayvanlar olarak görmem bu nedenledir.

Çünkü biz Garfield'dan evvel Mırnav'ı tanıdık.

Red Kit okuma sevdamızı da bu dergiden elde ettik.

Pahalı yabancı çizgi romanların teliflerini alıp Türk çocuğuna da bu şekilde düzgün tercümeler ile sunmuş olurlardı.

Yazdıkça çocuk hafızamın sisleri dağılıyor...

Bilmem kaçıncı yıla ait dünya kupasıydı acaba.... 78 mi 82 mi?

Halit Kıvanç yazılar yazardı.

Müjdat Gezen yazardı...

Orhan Boran uzun kulaklı Yuki tavşanı ile diyaloglarını anlatırdı her hafta.

Yaşar Kemal' "İnce Memed"ini İsmail Gülgeç çizgileri ile yeniden yorumlardı. (İş bankasının kumbara dergisinde olsa gerek)

Şimdilerdeki gibi popstar peşinde telefon mesajı yağdırılmaz, gerçek starların sanat emekleri o sayfalarda yazı, öykü, şiir, çizgi roman olarak kendisini gösterirdi. Sabun köpüğü gibi patlayacak hevesler değildi yapılanlar. Adam gibi çınar gibi sağlam işlerdi.

Bir tarihe kadar da her hafta ünlü bir romanın çizgi romanının derginin tam ortasında ayrı bir dergi gibi verildiğini hatırlarım.

Nice ünlü romanların önce oralarda çizgi romanlarını okuyup sonradan da gerçeklerini o hevesle okuyup bitirdiğimi hatırlarım.

Robert M. Ballantyne tarafından kaleme alınmış Mercan Adası isimli mükemmel romanın çizgi romanını hatırladım şimdi. Onlarcası içinden en fazla aklımda kalan o olmuş demek ki?

Yıllar geçtikçe....

Milliyet Çocuk'ta okunabilir ve okunması halinde yüksek faydaların elde edilebileceği sayfalarda ciddi azalmalar oldu.

Belki artık kadro eksilmişti.

Belki de bizim de son anda ucundan yakalandığımız atari kuşağı daha az okur olmuştu.

Tonton hükümeti dönemiydi ve kağıda mürekkebe zam üstüne de zam gelince kalite de düşüyordu belki de...

Dedim ya ben de çocuk dergisi okuyacak yaşı da geçmiştim sanki...

Biriken dergileri mahallenin çocuklarına dağıtmış ve cumbalı evden de taşınmıştık.

Milliyet Çocuk ne zaman ve ne şekilde yayın hayatına son verdi hatırlamıyorum.

Sadece bir ara Çarşaf dergisine amatör karikatürlerim ile katılmaya gayret ettiğim dönemlerde derginin yeni bir anlayış ile tekrardan çıktığını duymuş ve bir örneğini incelemiştim.

Baştan sona tek bir yazılı sayfa olmayan ve çizgi roman dergisine dönüştürülmüş birşeydi...

Zaten Atari'nin modası geçmiş ve şanslı evlerde Commodore 64'ler ve Amiga marka bilgisayarlar gözükmeye başlamıştı.

Evinde bilgisayar oyunu olmayanlar için Atari salonları, ikinci üçüncü ve özel televizyon kanalları vardı...

Kim oturup okuyacaktı?

Okumadan yetişen kuşak şimdilerde okumak nedir hiç bilemeyen bir kuşak yetiştiriyor.

Miliyet Çocuk gibi bir dergi bir daha belki hiç olmayacak...

Onlarca dergi içinden aldığım bilgi kırıntılarının halen kafamın içinde olduğunu hatırlıyorum.

Üç kuruşluk derginin içinden her hafta fasikül fasikül verilen ansiklopedileri daha sonradan ciltlettirip kütüphanelerimize koymuşluğumuz da vardı.

Ne tesadüf ki bilgisayar namına bildiğim ilk şeyleri bu şekilde yayımlanan bir ansiklopediden öğrenmiştim.

Anlamasam dahi okuduğum ve okumaya gayret ettiğim o bilgiler, günün birinde bilgisayardan ekmek kazanmama imkan sağlayan ilk bilgiler olmuşlardı.

Ne tesadüf!

Milliyet çocuk, yeni çağa damgasını vuracak olan yeni teknolojiyi çocuklara anlatmaya ve öğretmeye çalışırken yeni çağın okuma sevmezliğine yenilmiş gibi....

Bir daha bu ülke'de Milliyet Çocuk gibi dergiler olmayacak korkarım.

Korkarım ki bir daha hiçbir çocuk her hafta koşa koşa gazete bayisine gidip bir önceki haftadan yarım kalan maceralarını takip edemeyecek Red Kit'in ya da Baytekin'in...

Bizim Milliyet Çocuklarımız vardı....

Biz iyi çocuklardık...

Yazan: Fatih Özcan
sekonme, korcan7, cingoz6 ve 6 kişi bunu beğendi.
__________________
Yaşam geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır.


Konu Baltimora tarafından (13.Kasım.2016 Saat 05:17 ) değiştirilmiştir.
Baltimora isimli Üye şuanda  online konumundadır   Facebook'ta Paylaş                 Alıntı ile Cevapla
Alt 06.Nisan.2010, 15:27   #3
Yönetici
 
Baltimora - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 16.Nisan.2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 9,299
•Rep Puanı : 244257
•Rep Seviyesi :
Baltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond repute
Standart
Bugün nette gezinirken, 70'li yıllarda Milliyet Çocuk dergisinde yayınlanan "Tele Yunus" karakterinin yaratıcısı ve aynı derginin bir dönem genel yayın yönetmenliği de yapan sevgili Ülkü Tamer'in; bana çok keyif verdiği bir yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum..



Çocuk kitabında öykü dikkat çekmeli

1970'lerin sonunda yayımladığımız "Milliyet Çocuk Dergisi" neredeyse hiç kimsenin hayal bile edemeyeceği bir okur sayısına ulaşmıştı. Bir İspanyol yayımcısının önerisi gelmişti önümüze: Çizgi roman biçiminde klasikler. İspanyollar, 100'ü aşkın klasik romanı 32'şer sayfalık çizgi roman biçiminde "özetlemişti". Yayın haklarını aldık. Her sayı bir "çizgi klasik" yayımladık. Okur büyük ilgiyle karşıladı bunu ama çizgi roman denilince tüyleri diken diken olan kimi yazarlar eleştiri oklarını yağdırdı: "Çocukları okumamaya teşvik ediyorsunuz! Çizgi romanını okuyunca kimse o kitabı okumaz!"

Biz pek öyle düşünmüyorduk. TV'den örnekler veriyorduk: O sıralarda gösterilen "Zengin ve Yoksul"un kitabı neden baskı üstüne baskı yapıyordu? Sinemaya uyarlanmış romanlar da öyle. Filmi gösterilen kitap hemen bestseller listelerinin tepesine kuruluyordu.
***
Aradan kaç ay geçti bilmiyorum, bir gün Altın Kitaplar'a uğradım. Yayınevinin yöneticisi Turhan Bozkurt, "Sana ilginç bir şey anlatacağım" dedi. "Bizim klasiklerden birinin satışı ansızın alevleniyor. Kitapçılardan talep üstüne talep yağıyor. İki hafta geçiyor, bir başka klasiğin satışı hızlanıyor. Şaşırdım. Sonra bir de baktım ki, o hafta satışı artan klasiğin çizgi romanını yayımlamışsınız. Geçmişe döndüm, Milliyet Çocuk'un eski sayılarını buldurdum. Mesele anlaşıldı. Ne zaman bir klasiği çizgi roman olarak yayımlasanız, bizdeki kitabın da satışı yükseliyor."

Görüşümüzü destekleyen somut bir örnekti bu. Çizgi romanlar küçükleri okumaya özendiriyordu. Öyküleriyle...

Bizler "Robinson Crusoe"yu, "Gulliver'in Yolculukları"nı okuyarak büyüdük. Onları çocuk kitabı belledik. Birçok çocuk gibi. Okuduklarımız, kitapların özetleriydi elbette. Önemli olan öyküleriydi.

***
1980'lerin başında Türkiye'de bir çocuk kitapları furyası yaşandı. Birçok ünlü yazarımız çocuk kitabı yazdı. Şimdi o kitaplardan kaçının adını kaç kişi hatırlıyor?

Yazarlarının değerini kimse yadsıyamaz. Ama yazdıkları çocuk kitapları bugün nerede? Büyüklere yazar gibi yazmışlardı. Çocuğa öykü anlatmaktan çok, kendi yazarlıklarını öne çıkarmaya özen göstermişlerdi.
***
Çocuk kitaplarında önemli olan sadece öyküdür demiyorum. Öykü bir başına elbette yetmez. "Yazarlık düzeyi" de aynı ölçüde önemlidir. Ama yazarlığı öykünün önüne çıkarırsanız okurunuzun ilgisinden yoksun kalırsınız.

Sırf öykü anlatmak için peş peşe olaylar sıralamaktan da söz etmiyorum. Anlatılan öykünün merak uyandırması, değişik ve çarpıcı olması, hayal gücüyle örülmesi gerekir.

İşte son örnek: Harry Potter dizisinin başarısında en büyük payın öyküsü olduğunu düşünüyorum.

Başka etkenler de söz konusu elbette. Ama okur ilgisinin temeli, Harry Potter'ın "başından geçenler"de yatıyor. Tom Sawyer'in, Huckleberry Finn'in, Pinokyo'nun, Heidi'nin "başından geçenler" gibi.

Kaynak: 05 Ekim 2003 tarihli Milliyet gazetesinin "Pazar eki"
ayberk, sentooki ve Mbtlodos bunu beğendi.
__________________
Yaşam geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır.


Konu Baltimora tarafından (18.Kasım.2017 Saat 07:34 ) değiştirilmiştir.
Baltimora isimli Üye şuanda  online konumundadır   Facebook'ta Paylaş                 Alıntı ile Cevapla
Alt 13.Temmuz.2010, 21:37   #4
Yönetici
 
Baltimora - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 16.Nisan.2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 9,299
•Rep Puanı : 244257
•Rep Seviyesi :
Baltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond repute
Standart


Derginin arasında çıkan "Resimli dünya klasikleri" daha sonraları, Milliyet yayınları tarafından ciltler halinde tekrar piyasaya sürülmüştü. Her cilt; 6 çizgi romandan oluşan toplam 196 sayfaydı ve renkli çok güzel kartondan kapakları vardı. Satış fiyatı ise, o yıllarda 6 TL'ye satılan Milliyet Çocuklara göre, dört dergi fiyatına tekabül eden 25 TL'idi..
ayberk bunu beğendi.
__________________
Yaşam geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır.


Konu Baltimora tarafından (18.Kasım.2017 Saat 07:35 ) değiştirilmiştir.
Baltimora isimli Üye şuanda  online konumundadır   Facebook'ta Paylaş                 Alıntı ile Cevapla
Alt 24.Kasım.2010, 00:21   #5
Kıdemli Üye
 
Nostromo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 14.Eylül.2010
Mesajlar: 140
•Rep Puanı : 2110
•Rep Seviyesi :
Nostromo has a reputation beyond reputeNostromo has a reputation beyond reputeNostromo has a reputation beyond reputeNostromo has a reputation beyond reputeNostromo has a reputation beyond reputeNostromo has a reputation beyond reputeNostromo has a reputation beyond reputeNostromo has a reputation beyond reputeNostromo has a reputation beyond reputeNostromo has a reputation beyond reputeNostromo has a reputation beyond repute
Standart
Sayenizde tekrar nostaljik oldum.
Ben de Milliyet Çocuk, Tercüman Çocuk ve Doğan Kardeş dergilerini takip eden o mutlu çocuklardandım.
Onların bende yarattığı havayı artık bugün hiçbir dergide alamıyorum.
Keşke bu zamanın çocukları da bunu yaşasalar diye düşünürüm bazen.
Ama şimdi bilgisayar ve internet çağı.
Çocuklar kitap, dergi okumak yerine bilgisayar, televizyon başındalar.

Dediğim gibi ben şanslı azınlıktanım.
Hala özlemle anımsarım o günleri.

Yıllar sonra bu forum da çocukluğumun dergilerini bulunca tarif edemeyeceğim kadar mutlu oldum.
Hala bir yanım çocuk kalmış.

Ne mutlu bana...

Bu çalışma ve bilgiler için gönülden teşekkürler ederim...
ayberk ve sentooki bunu beğendi.

Konu Baltimora tarafından (01.Ocak.2011 Saat 23:01 ) değiştirilmiştir.
Nostromo isimli Üye şuanda  online konumundadır   Facebook'ta Paylaş                 Alıntı ile Cevapla
Alt 24.Kasım.2010, 01:39   #6
 
gurselileri - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 18.Temmuz.2010
Bulunduğu yer: LÜLEBURGAZ
Mesajlar: 2,248
•Rep Puanı : 124043
•Rep Seviyesi :
gurselileri has a reputation beyond reputegurselileri has a reputation beyond reputegurselileri has a reputation beyond reputegurselileri has a reputation beyond reputegurselileri has a reputation beyond reputegurselileri has a reputation beyond reputegurselileri has a reputation beyond reputegurselileri has a reputation beyond reputegurselileri has a reputation beyond reputegurselileri has a reputation beyond reputegurselileri has a reputation beyond repute
gurselileri - MSN üzerinden mesaj gönder
Standart
Alıntı:
Bizler mi erken geldik dünyaya yoksa şimdikiler mi geç kaldı bizim tattıklarımızı aramaya…

Sevgili Baltimora, Milliyet Çocuk dergisini ve o yıllarımızı, o duygularımızı öyle dolu dolu, öyle güzel anlatmışsınız ki yazdıklarınızı duygulanarak okudum... Eklenecek, söylenecek başka söz bırakmamışsınız hiç değilse ben de elimdeki Milliyet Çocuk dergilerinden iki tanesinin resmini ekleyeyim...

ayberk ve sentooki bunu beğendi.

Konu Baltimora tarafından (18.Kasım.2017 Saat 07:36 ) değiştirilmiştir.
gurselileri isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Facebook'ta Paylaş                 Alıntı ile Cevapla
Alt 01.Ocak.2011, 23:04   #7
Yönetici
 
Baltimora - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 16.Nisan.2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 9,299
•Rep Puanı : 244257
•Rep Seviyesi :
Baltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond repute
Standart
Alıntı: Nostromo´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayenizde tekrar nostaljik oldum.
Ben de Milliyet Çocuk, Tercüman Çocuk ve Doğan Kardeş dergilerini takip eden o mutlu çocuklardandım.
Onların bende yarattığı havayı artık bugün hiçbir dergide alamıyorum.
Keşke bu zamanın çocukları da bunu yaşasalar diye düşünürüm bazen.
Ama şimdi bilgisayar ve internet çağı.
Çocuklar kitap, dergi okumak yerine bilgisayar, televizyon başındalar.

Dediğim gibi ben şanslı azınlıktanım.
Hala özlemle anımsarım o günleri.

Yıllar sonra bu forum da çocukluğumun dergilerini bulunca tarif edemeyeceğim kadar mutlu oldum.
Hala bir yanım çocuk kalmış.

Ne mutlu bana...

Bu çalışma ve bilgiler için gönülden teşekkürler ederim...

Her şeyi o kadar net ve güzel ifade etmişsiniz ki, bana yorum yapacak pek bir şey kalmamış sayın Nostromo..

Evet, bizler bugün azınlıktayız hem de çooookkkk.. Ama şanslı, mutlu ve de huzurlu bir azınlık!!!..
ayberk ve sentooki bunu beğendi.
__________________
Yaşam geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır.


Konu Baltimora tarafından (10.Ekim.2014 Saat 18:50 ) değiştirilmiştir.
Baltimora isimli Üye şuanda  online konumundadır   Facebook'ta Paylaş                 Alıntı ile Cevapla
Alt 01.Ocak.2011, 23:08   #8
Yönetici
 
Baltimora - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 16.Nisan.2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 9,299
•Rep Puanı : 244257
•Rep Seviyesi :
Baltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond repute
Standart
Alıntı: gurselileri´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili Baltimora, Milliyet Çocuk dergisini ve o yıllarımızı, o duygularımızı öyle dolu dolu, öyle güzel anlatmışsınız ki yazdıklarınızı duygulanarak okudum... Eklenecek, söylenecek başka söz bırakmamışsınız hiç değilse ben de elimdeki Milliyet Çocuk dergilerinden iki tanesinin resmini ekleyeyim...


Güzel söz, iltifat ve dergi paylaşımlarınız için teşekkür ederim sayın gurselileri..
ayberk ve sentooki bunu beğendi.
__________________
Yaşam geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır.


Konu Baltimora tarafından (18.Kasım.2017 Saat 07:36 ) değiştirilmiştir.
Baltimora isimli Üye şuanda  online konumundadır   Facebook'ta Paylaş                 Alıntı ile Cevapla
Alt 06.Mayıs.2011, 02:03   #9
Yeni Üye
 
solan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 21.Eylül.2010
Mesajlar: 5
•Rep Puanı : 10
•Rep Seviyesi :
solan is on a distinguished road
Standart
Önce şunu söylemeliyim ki, 8 ay önce geldiğim bu diyara, nereden ve nasıl başlasam bilemedim. Kitap mı okuyayım yorum mu yapayım, yorum mu okuyayım derken, hiçbir şey yapamadığımı farkettim. Bu biraz da ne yaparsam yapayım hakkını vermeliyim düşüncesiyle; bu diyara, bu dostlara, belki de hepsinin gıyabında çocukluğumuza hissettiğim kıymetdendi. Ne de olsa elimize geçen bir çizgi romanı defalarca okumuş, o çizgi romanı değiştire değiştire sonraki onlarca kitaba dönüştürecek kıymeti vermiş bir kuşaktık .

Bu mesajları okuyunca, kendi yazdığım mesajı okuyormuşum gibi hissettim ve buradan Milliyet Çcuk'tan başlayayım dedim.

Her pazartesi gününün iple çekilme sebebiydi Milliyet Çocuk; alındığı gibi bitirili , hafta boyunca da hazmedilirdi. Nihayetinde diğer dergilerin içinde arşivdeki yerini alır, ilerki zamanda tekrar ara ara okunurdu. Yoktu çünkü elimizde daha fazlası, o yüzden sineğin yağını çıkarır gibiydik. Teksas- Tommikslerin yasak olduğu okul döneminde tek yarendi benim için... Bir de Tercüman Çocuk vardı ama ben Milliyet Çocukcuydum...
Baltimora, ayberk ve sentooki bunu beğendi.

Konu Baltimora tarafından (16.Nisan.2013 Saat 14:48 ) değiştirilmiştir.
solan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Facebook'ta Paylaş                 Alıntı ile Cevapla
Alt 15.Mayıs.2011, 18:35   #10
Yönetici
 
Baltimora - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 16.Nisan.2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 9,299
•Rep Puanı : 244257
•Rep Seviyesi :
Baltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond reputeBaltimora has a reputation beyond repute
Standart
Alıntı: solan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Her pazartesi gününün iple çekilme sebebiydi Milliyet Çocuk; alındığı gibi bitirili , hafta boyunca da hazmedilirdi. Nihayetinde diğer dergilerin içinde arşivdeki yerini alır, ilerki zamanda tekrar ara ara okunurdu. Yoktu çünkü elimizde daha fazlası, o yüzden sineğin yağını çıkarır gibiydik. Teksas- Tommikslerin yasak olduğu okul döneminde tek yarendi benim için... Bir de Tercüman Çocuk vardı ama ben Milliyet Çocukcuydum...

Çok yerinde tespitler yapmışsın sayın Solan.. Benim ailem de yaz dönemleri haricinde Teksas-Tommiks diye tabir edilen çizgi romanları okumama kesinlikle izin vermez ama Tercüman Çocuk'u okumama ses çıkartmazdı. Tabi ki bu uygulamada da büyük bir yanlışlık içine girerek, bana sadece Tercüman ve Türkiye Çocuk okumamı empoze ederlerdi. Oysa ki benim daima favorim Milliyet Çocuktu. Arkadaşlarımın ellerinde gördüğüm, bana daha görsel ve sıcak gelen o dergilere hep imrenerek bakar; onlardan emanet alarak, ya da değiştirme usulü ile Milliyet Çocukları okurdum. Anneme neden Milliyet Çocuk okumama izin vermediklerini sorduğumda ise; "Onlar Solcuların yayını oğlum!. O dergilerde zararlı şeyler de yazıyor.." tarzında bir yanıt alırdım. Oysa ki annemin, bunu bana söylerken, bir kez olsun Milliyet Çocuk dergisine göz atmadığını da biliyordum. Maalesef ki annemin bu tavrı, o yıllarda toplumda yaşanan sağ-sol kamplaşmasının bir ürünüydü. Kendisine bundan bir kaç yıl önce, bana ve kardeşlerime karşı uyguladığı bu yasağı hatırlattığımda; "Ne bileyim oğlum?!.. O yıllarda sağcı olanlar belli gazeteleri, solcu olanlar da belli gazeteleri okuyorlardı. Ben de o zaman kendi siyasi tercihimizdeki yayınları okumanızı istemiştim." demişti. Oysa ki annem, o zamanlar Milliyet Çocuklara göz atmayı düşünseydi, bu dergileri asla yasaklamazdı. Zira o dergilerde sürekli sevgi, barış ve kardeşlik temaları işlenirken aynı zamanda bizleri araştırmaya, sorgulamaya ve de bilimselliğe yöneltiyordu. Neyse ki ben o yıllarda, dolaylı yollardan da olsa Milliyet Çocuk dergilerinin çoğunu okuma şerefine ermiştim.
ayberk ve sentooki bunu beğendi.
__________________
Yaşam geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır.


Konu Baltimora tarafından (10.Ekim.2014 Saat 18:58 ) değiştirilmiştir.
Baltimora isimli Üye şuanda  online konumundadır   Facebook'ta Paylaş                 Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni konu açma yetkiniz
Mesajlara cevap verme yetkiniz
Eklenti yükleme yetkiniz
Mesajınızı değiştirme yetkiniz

[IMG] Kodları
HTML Kodları
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Milliyet Çocuk Dergisi Tarihçe Önder Çakı Milliyet Çocuk Dergisi 8 27.Ocak.2022 20:43
Milliyet Çocuk Dergisi 1977 Sayı 37 "penGO" Milliyet Çocuk Dergisi 7 21.Şubat.2021 06:54
Milliyet Çocuk Dergisi 1988 Sayı 27 BlackBishop Milliyet Çocuk Dergisi 4 06.Ağustos.2015 10:09
Milliyet Çocuk Dergisi 1985 Sayı 25 Tarantula Milliyet Çocuk Dergisi 4 12.Ocak.2014 19:43
Milliyet Çocuk Dergisi 1988 Sayı 43 ertuğrul Milliyet Çocuk Dergisi 3 02.Ocak.2014 22:44


Bütün Zaman Ayarları WEZ +4 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:53

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2023, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
Valid XHTML 1.0 Transitional
Not : Burası binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir.Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır.Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uymayan ve telif hakkı içeren bir paylaşımın forumumuzda yapıldığına rastladıysanız lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz, en geç 48 saat içinde gereken yapılacaktır. Bilgilendirme yapabileceğiniz mail adresi: [email protected] Bu foruma üye olan herkes bu kuralları kabul etmiş sayılır...
ÇizgiDiyarı® Her Hakkı Saklıdır.